Güle Güle Abi...Haber bile vermeden, böyle zamansız! Aman her ölüm, zamansız değil midir aslında? Ve ölüm ne demektir? Yeniden varoluş değil mi?Sen gittin ya, burada bir sağnak! Sorma gitsin! Biri gidince aramızdan kalanlar üşüyor burada, biliyor musun? Dili tutuluyor, bağı çözülüyor dizlerinin, yemeden-içmeden kesiliyor! Bir köşe boşalıyor gönlünün bir yerinden; yalnızlaşıyor, ıssızlaşıyor!Birden ortalık nasıl da tenha!Bir başına çekip gittin," Hadi eyvellah, Evliya!" demeden.Fotoğraflarımız yanyana ama hâlâ, tozlu albümlerde biliyor musun! Nişan fotoğrafların, düğün fotoğrafların, ilk çocuğun olduğunda...Onlar hep öyle kalacak sonsuza kadar öyle! Torunlarıma diyeceğim, "Bak, bu senin büyük amcan! Ne günler yaşadık biz onunla, bilemezsiniz! Ne güreşler tutardık üzüm sergilerinde, asmalar arasında, toz-toprak! Sonra tulumbalardan soğuk sularla sırılsıklam! Sonra koca söğüt altında soluk soluğa dinlenmeler! Kara incir ağacına tırmanmalar sonra...Ve daha neler neler!"Biliyor musun o amansız güreş tutmalarımızın öncesinde, Ethem abinin konya işi at arabası, tren yolundan geçerken, Babamıza sormuştum; "Baba, dünyanın en uzun ağacı nerededir?" dizinle iteklemiştin beni, “ Ne ağacı oğlum? Salak mısın sen? Nereden bilsin o?” “ Bilir.” Duruyordum ben. Aklıma yeni gelmiş gibi, “ Abi, senin yaşın on sekiz değil; on iki.” “ Git oğlum işine!” “Tabi on iki. Uykuda geçen zamanı düşsene. Askere çok var daha. Gönüllü gidecem seneye diyordun ya; gidemezsin.” Gitmeni istemiyordum çünki! “ Oğlum, sus!” diye tersliyordun beni, gözlerini oğuşturuyordun. “ Geldik mi?” “ Geldik sayılır. Ayakkabıcı Mehmet amcanın bağı önündeyiz.” “ İyi. Sus artık!.” “ Ben de on iki değil; sekiz yaşındayım.” Senden ses çıkmıyordu! “ Uykuda geçenleri saymıyorum ben. Daha da büyüyünce, çocukluk günlerimi saymıyacam. Bana ne!” Olduğun yerde kıpırdanıyordun sen, “ Yaşlanınca da yaşlılık günlerimi saymıyacam, tamam mı? Senden yine ses çıkmıyordu!"Annene kavuştun işte, daha ne istiyorsun?" diyesi geliyor insanın! Biliyor musun, askere uğurlarken seni, annemizle birbirinize salladığınız kırmızı-beyaz ipek mendiller, tren gözden kaybolduğunda bile uçlarından değecek kadar yakındı, o kadar olur artık! Ve hepimiz biliyorduk ki; annemiz en çok seni severdi! Ve hiçbirimiz yüksünmezdik bundan. Çünki biz de en çok seni severdik zaten!Yüreğim, hamlaç alevine tutulmuş gibi şimdi burada! Güle güle abi!"Abi!!! Abi!!! Şimdi de gitmeni istemiyorum!"Senden yine ses çıkmıyor! 3 Ağustos 2013Kardeşin Necdet ARACI (kızıl evliya)
Genel
03 Ağustos 2013 - 11:24
Güncelleme: 03 Ağustos 2013 - 11:51
Güle Güle Abi.
bu sabah abisi vefat eden Necdet ARACI (kızıl evliya) yazısı
Genel
03 Ağustos 2013 - 11:24
Güncelleme: 03 Ağustos 2013 - 11:51