Eğitim sendikalarından ortak basın açıklaması

HASAN Ferdi Turgutlu Endüstri Meslek Lisesi’nde görev yapan bir öğretmene yapılan saldırı nedeniyle Turgutlu'da temsilciliği bulunan tüm eğitim sendikaları çarşamba akşamı saat 18.00’de Turgutlu Belediye Binası önü, saat kulesi meydanında ortak basın açıklaması yaptı. 
    Öğretmene saldırı protesto edildiği basın açıklamasına Türk Eğitim Sen Turgutlu Temsilcilik Başkanı İsmail Alsaç, Eğitim Sen Turgutlu Temsilcilik Başkanı Nacittin Durak, Eğitim İş Turgutlu Temsilcilik Başkanı Cahit Öktem, Eğitim Bir Sen Turgutlu Temsilcilik Başkanı Kudret Uçar ve Aktif Sen Turgutlu Temsilcilik Başkanı Oktay Albayrak ve çok sayıda öğretmen katıldı. 
    Tüm eğitim sendikalarının ortak basın açıklamasında: “Şiddet toplumuna dönüştük; yine bir şiddet olayı, yine öğrencisi tarafından dövülen bir öğretmen. 28 Mart Cuma günü Hasan Ferdi Turgutlu Endüstri Meslek Lisesi öğretmenlerinden arkadaşımız Mesut Gürçam öğrencisi tarafından darp edilmiş. Ne acıdır ki, ciddi şekilde darp edilen arkadaşımıza “darp edildi” raporu verilmemiştir.

                  “Öğretmenlik kutsal bir meslektir.”  diyoruz. Öğretmenler içim gün ayırıyoruz. O gün, nutuklar atıyor, “öğretmenlerimiz baş tacımızdır.” diyoruz. Fakat ve yazıktır ki yılda bir gün baş tacı ettiklerimizi üç yüz altmış dört gün ayaklar altında pas pas yapıyoruz. En acısı da bu durumu yadırgamıyor, kanıksıyoruz.
                  Her şiddetten sonra, basın açıklamaları yapılıyor, nutuklar atılıyor, şiddet lanetleniyor. Fakat lanet yine lanetini kusuyor. Kabul etmeliyiz ki şiddet, eğitim sistemindeki yapısal bozukluktan, eğitimdeki yapısal bozukluk da ülkedeki yapısal bozukluktan kaynaklanıyor.
                  Eğitim öğretim anayasal bir haktır. Devlet, herkesin ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim alabileceği düzenlemeleri yapmalıdır, ideali budur. Fakat eğitim öğretim bir istek işidir. Eğitilmek, öğrenmek istemeyen bireye eğitimi, bilgiyi vermekte zorlanırsınız. Ülkemizde işsizlik gizli açık yüzde onlara ulaşmıştır. Çalışanların büyük kesimi de asgari ücretli, taşeron işçi, geçici işçi konumundadır. Köylünün ürünü para etmemekte, köşe başında dükkânı olan da para kazanamamaktadır.
    Ürünü para ettiğinde, dükkânında yaşamını devam ettirecek kadar para kazandığında çocuğunu okula göndermeyecek ana babalar, okula gelmek istemeyecek çocuklar; işsizliğin zorlanmasıyla, kimi adresi belli olsun diye, çoğunluğu da mutsuzluğunun, çaresizliğinin itkisiyle “bir diploması olsun da belki bir iş bulur” düşüncesiyle çocuğunu okula göndermektedir. Bu durumda, çocukta okuma isteği oluşmamakta, okul da bilgiyi ve eğitimi vermekte zorlanmaktadır. Üstüne üstlük yöneticilerimiz ülkenin geri kalmışlığına, eğitimin kalitesizliğine doğru çözüm önerileri koyamamakta, dolayısıyla doğru çözümler üretememektedirler.
Gelişmiş ülkelerin eğitim süreçlerini incelemeden, sadece sonuçlarına bakarak, o ülkelerin eğitim programları alınmakta, daha bir yıl geçmeden alınan programın sonuç vermediği görülünce, nedenler üzerinde düşünülmeden bir başka ülkenin eğitim sonuçlarına bakarak eğitim programları taklit edilmekte, yıllardır bu böyle devam etmektedir.
    Okumak istemeyen öğrenci, ilgisiz, bilgisiz veli, ekonomik olanakları kısıtlı okul, gelecek vaat etmeyen diploma, mezun olanların işsizliği; eğitime, okula bakışı olumsuzlaştırmakta, dolayısıyla şiddeti beraberinde getirmektedir. Bozuk bir eğitim sistemi, disiplini bozuk bir okul demektir. “Ben yaptım, yanıma kar kaldı” anlayışı, öğrenciyi azdırmaktadır.
    Yapısal sorunlar, köklü çözümler ister, bu da uzun bir süreci gerektirir. Yapısal sorunlara köklü çözümler üretilinceye kadar, öğretmenlerin şiddetle karşı kaşıya kalmasına göz yumulmamalıdır. Yetkilileri, kendilerini o makamlara gelmelerini sağlayan öğretmenlerine destek olmaya, onları şiddete karşı duyarlı olmaya, yasal önlemleri almaya çağırıyoruz.” denildi. 
Haber Merkezi