Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'na (Eğitim Sen) üye öğretmenler, Turgutlu Orta Park Saat Kulesi önünde bir araya gelerek pankartlı 'Savaşa karşı barışı savunacağız “ eylemi gerçekleştirdi.
Saat Kulesi önünde bugün öğlen açıklama yapan Eğitim Sen Turgutlu Temsilcisi Nacettin Durak “Bbu topraklarda kimsenin ölmesini istemediklerini belirtti. Sendikalar, meslek örgütleri olarak, demokratik kitle örgütleri olarak her zaman barışın yanında olduklarını söyleyen Irmak, "Barışın yanındayız. Görevimiz, insanlarımızın ölmesine seyirci kalmak değil, insanları yaşatmaktır. Gün, yaşananları seyretme günü değil, içeride ve dışarıda savaş çığlıkları atanlara karşı yüksek sesle ve cesaretle öldürülenler bizim çocuklarımız deme günüdür. Yaşasın halkların kardeşliği diye haykırma günüdür." dedi.
Yapılan bsın açıklmasından bazı satır başları şu şekilde
AKP’nin Savaş Ve Baskı Politikalarına Karşı Üretimden Gelen Gücümüzü Kullanacağız!
Sondan söyleyeceğimizi baştan söyleyelim: Endişeliyiz! Endişemiz büyük!
• Atılan her kurşunda,
• Çocuk, kadın, genç, yaşlı her ölümde,
• Mahalle sokaklarına giren tankların palet seslerinin kulaklarımızı sağır edercesine çoğalmasında,
• Sayısız ilçenin ve mahallenin tanklarla, toplarla, savaş uçaklarıyla abluka altına alınmasında,
• Boşaltılan her okulda, her yurtta, her hastanede, her kurumda,
• Sokağa çıkma yasaklarıyla, yüzbinlerce insanın “peşinen” açlığa, susuzluğa mahkum edilmesinde,
• Bırakın sokağa çıkmayı, evinin penceresinden bakan kim olursa olsun namluların hedefi haline gelmesinde,
• Yurttaşlık haklarını kullanamamaları bir yana, en temel hakları olan yaşama haklarının bizzat devlet tarafından ellerinden alınmasında,
• Devlet güvencesiyle savaşa sürüklenen yoksul çocuklarının çaresizliklerinde,
• Bir arada yaşama umudunun geçen her gün, her saat, yüreğimiz ağzımızda, kulağımız gelecek acı haberi beklerken
ENDİŞEMİZ ARTIYOR!
..Türkiye’nin batısında da muhalif olmak, bir gece yarısı yargısız infazlarda katledilmeniz anlamına gelmektedir.
Yaşam güvencenizin ortadan kaldırılması için artık karakollara götürülmeniz de gerekmiyor. İstanbul metropolünde son tarihlerde de Dilek Doğan, Yeliz Erbay ve Şirin Öker sabah baskınlarında sorgusuz sualsiz katledildiler.
Türkiye’nin batısında, metropol bir ilinde yaşanılan infazlara gözü kulağı kapatılan bir toplumun, doğuda yaşanılan insanlık dramına karşı kayıtsız kalması nasıl açıklanabilir?
Egemenlerin bizlere yaşattıkları bu dram ülkemizle sınırlı da değildir. Sadece bölgemiz değil tüm dünya halkları barbarlık tehdidi altındadır. Emperyalist çıkarlar doğrultusunda etnik-mezhepsel temelde bölünen ve birbirine düşürülen, yerlerinden yurtlarından edilen, yoksullaştırılan halkların oluşturduğu Ortadoğu coğrafyasında yaşananlar bugün artık tüm dünyayı etkiler hale gelmiştir.
Bizim ülkemizdeki vebali ise, iktidarını tahkim etmek ve baskıcı/otoriter bir rejim kurmak için savaş ve çatışmalardan medet uman, içeride ve dışarıda savaş konseptini tırmandırmaya devam eden AKP iktidarının boynunadır.
Şunu da söylemeden geçemeyeceğiz: İktidarın gücüne biat ederek onların suç ortaklığını yapanlar da en az onlar kadar suçludur!..
Biz emek ve meslek örgütleri olarak, duyduğumuz sorumluluk gereği, gidilen yolun, kan ve gözyaşlarının sel olup akacağı bir yol olduğunu; bu kirli savaşta çocukların, kadınların, yoksulların, işçilerin, emekçi halk kitlelerinin en ağır bedeller ödeyeceğini bir kez daha yineliyoruz.
Daha kaç kez söylememiz gerekecekse, bıkmadan, usanmadan tekrar tekrar söyleyeceğiz:
• Savaş, ölüm, acı, gözyaşı ve yıkım demektir!
• Savaş, cinayet demektir!
• Savaş, baskı, şiddet ve sömürünün katmerlenerek artması demektir!
• Savaş, emekçilerin ekmeğinin küçülürken zenginlerin kasalarının dolması demektir!
• Savaş, emeğin haklarının tamamen ortadan kaldırılması demektir!
• Savaş, demokrasi ve özgürlüklerin bitirilmesi demektir!
• Savaş, insan haklarının, hukuk ve adaletin hiçe sayılmasıdır!
• Savaş, çevrenin, doğanın tahrip edilmesi demektir!
• Savaş, savaş kararı alanların çocuklarının değil, emekçi halk çocuklarının gönderildiği bir cehennem demektir!
• Savaş sürdükçe halk konuşamayacak!
• Savaş sürdükçe kan ve gözyaşı akmaya devam edecek!
• Savaş sürdükçe onlar kasalarını dolduracak, halk yoksulluğa mahkum olacak!
AKAN KAN VE GÖZYAŞLARINI DURDURMANIN TEK ÇARESİ, HALKLARA KARŞI AÇILAN BU SAVAŞI DERHAL DURDURMAKTIR!
Bu çağrımıza AKP hükümetinin olumlu karşılık vereceğini beklemiyoruz. Zira onlar SAVAŞ İSTİYOR! Karşılık vermesi gerekenler, iktidarın, sermayenin, ırkçı milliyetçilerin çıkar sağladığı bu savaşa evlatlarını feda etmek zorunda bırakılacak olanlardır.
Duymayan kulaklara, görmeyen gözlere de sesleniyoruz: Bu topraklarda KİMSENİN ÖLMESİNİ İSTEMİYORUZ! Sendikalar olarak, meslek örgütleri olarak, demokratik kitle örgütleri olarak biz BARIŞIN TARAFINDAYIZ! Görevimiz, insanlarımızın öldürülmesine seyirci kalmak değil, insanları yaşatmaktır!”
Topluluk daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı TUNCEL YILMAZ
Yorumlar
Kalan Karakter: