“Tekkelizâdeler, Kaşıkçıoğulları, Manavoğulları, Çavuşoğulları, Çelikoğulları, Taşçıoğulları, Hacıköseoğulları, Katıroğulları, Ahmetzâdeler, Beşeoğulları, Derelioğulları, Karacaoğulları, Hattapoğulları, Karasüleymanoğulları, Şehirlioğulları ve Hacısarıoğulları.”
TURGUTLU Kent Müzesi’nin uzmanlarından tarihçi Hasancan Eralaca, Derbent Mahallesi Mezarlığı’nın tarihini gazetemize anlattı.
Eralaca’nın Derbent tarihinin sessiz tanıklarını ele aldığı yazısı şu şekilde: “Önceki yazımız Derbent tarihine kısa bir giriş niteliğindeydi ve esasen Derbent’in ne zaman kurulduğunu ve tarih içerisinde isminin nasıl ve niçin değiştiğini açıklamaktaydı. Bir yerleşim yeri olarak ortaya çıkmasından sonra asırlar boyunca Yayla-yı Kebir, yani “Büyük Yayla” ismini taşıyan ve bölgemizin en eski ve köklü yerleşim yerlerinden birisi olan Derbent’in tarihini yazarken hem arşiv belgelerinden hem de köyde bulunan hatıralardan ve somut eserlerden faydalanmaktayız. Bu somut eserler camiler, mezar taşları, çeşmeler, yer ve mevki isimleri ve hatta bazen topyekûn bir mezarlık olabilmektedir. Bu eserlerin ifade ettikleri anlamlar arşiv belgelerinden edindiğimiz bilgilerle birleştirildiğinde birçok bilinmeyeni açığa çıkarmaktadır.
Mezarlıklar bir yerleşim yerinin kimliğini, kültürel geçmişini ve asırlar boyunca burada yaşamış olan insanların dini inançlarını, ekonomik durumlarını ve yaşam tarzlarını gösteren en önemli mekanlardandır. Mezarlıkların genel görünümleri ve burada bulunan yazılı veya yazısız mezar taşlarının fiziksel formlarından tutun da üzerlerinde bulunan yazılar ve semboller ölen kişinin, dolayısıyla geçmişte orada yaşamış olan bir şahsın, hayatına dair önemli veriler içermektedir. Dolayısıyla Derbent köyünde bulunan iki mezarlık da köyün tarihine dair bahsetmiş olduğumuz bu verileri bize sunmakta ve önemli bir eksiği kapatmaktadır.

Derbent köyünde birisi köyün kuzey batısında diğeri ise doğusunda olmak üzere iki tane mezarlık bulunmaktadır. Kuzeybatıda Derbent ovasında bulunan mezarlık köy ahalisi tarafından “Koca Mezar” olarak adlandırılmaktadır ve hâlihazırda bölgemizin en eski Türk-İslam mezarlıklarından birisidir. Köyün doğusunda bulunan mezarlık ise Gül Dede yatırının bulunduğu tepenin kuzey yamacında kurulmuştur. Anadolu’nun birçok yerinde halk tarafından saygı duyulan ve kutsal şahsiyetler olduklarına inanılan Din büyüklerinin mezarlarının, yani yatırlarının etrafında zamanla mezarlık alanlarının oluştuğu bilinmektedir. Bu durum yöre ahalisinin “Dede”, “Baba”, “Şeyh”, “Hoca” olarak nitelendirdiği ve belli bir kutsallık atfettiği şahısların yanına veya yakınına gömülmek istemelerinin, onların ruhaniyetinden faydalanmak amacında olmalarının bir sonucudur. Haliyle Derbent köyünün doğusunda bulunan bu mezarlığın Gül Dede yatırının ruhaniyeti etrafında oluştuğunu düşünmek doğru olacaktır. Öte yandan bu durum sadece Derbent’e has değildir. Gül Dede ismiyle bilinen zâtın Ahmetli’de de bir yatırı bulunmaktadır ki günümüzde Ahmetli ilçe mezarlığı bu yatır etrafında oluşmuştur ve “Gül Dede Mezarlığı” ismiyle anılmaktadır.
Derbent köyünün doğusunda bulunan ve bizim de Gül Dede Mezarlığı olarak anacağımız mezarlık 22.912 metrekare alana sahiptir. Mezarlıkta bulunan Osmanlıca yazılı mezar taşlarının en eskisi 1792 yılına aittir ancak burada bulunan yazısız mezar taşlarının çokluğu ve belli bir bölgede yoğunlaşmaları mezarlığın mazisinin daha eski olduğunu göstermektedir.

Köyün kuzeybatısında bulunan Koca Mezar ise sadece Derbent’in değil bölgemizin en eski Türk-İslam mezarlıklarından birisidir. 43.234 metrekare alana sahip olan ve tamamen dolduğu için artık defin yapılmayan, metruk haldeki bu mezarlığın mazisinin 14. yüzyıla kadar gittiği düşünülmektedir. Mezarlık, 2016 yılında Turgutlu Belediyesi ve Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından temizlenmiş, ardından başlattığımız akademik çalışma ile mezarlıkta bulunan yazılı ve yazısız tüm mezar taşları incelenerek kayıt altına alınmıştı. Bu çalışma sırasında mezarlığın en eski bölümünde bulunan yazısız bir taşın üzerindeki bayat boyu tamgası, burada defnedilmiş kişinin bu bölgede henüz mezar taşlarına yazı yazmaya başlanmadığı dönemde vefat ettiğini göstermekteydi. Gömülmüş olan kişinin Oğuz boylarından birisi olan Bayat boyuna mensup olduğunu gösteren bu taş tahminlere göre günümüzden yaklaşık 600 yıl öncesine aittir. Dolayısıyla koca mezarın bölgemize yerleşen ilk Türkler tarafından kullanılmaya başlandığı, Yayla-yı Kebir yani bizim bildiğimiz ismiyle
Derbent köyünün ilk mezarlığı olduğu anlaşılmaktadır.
Koca mezar Derbent’in kuzeyinden geçen ve asırlar boyunca bu bölgenin ana ulaşım güzergâhı olarak kullanılan Ulu Yol’un üzerinde bulunmaktadır. 19. Yüzyılın sonlarında Turgutlu’ya gelen Fransız seyyah Charles Texier de bu yolu kullanmış, Turgutlu’dan sonra Derbent’e gelmiş ve Koca Mezarın içinden geçerek burada bulunan Osmanlı dönemine ait mezar taşlarını incelemiştir. Charles Texier seyahatnamesinde koca mezar ile ilgili şunları söylemektedir; “Derbent köyü Kasaba’dan iki saat mesafede aşağısında karların eridiği mevsimde geçilemeyecek sel suyu akan (Karacaali çayını kastediyor) bir tepenin eteğindedir. Bundan sonra mezarlarda mimari süsleme parçaları görülen bütün ve terk edilmiş bir mezarlıktan geçilir. Bazı yerleri hala iyi döşenmiş yol bölümleri ve duvar yıkıntıları buranın zamanında kalabalık bir merkez olduğunu gösterir.”

Koca mezarda yazısız binlerce mezar taşının yanında Osmanlıca yazılı toplam 110 taş bulunmaktadır. Bu taşların en eskisi 1738 tarihlidir ve Mehmet Ağa isminde bir şahsa aittir. Sanatsal ve edebi açıdan üstün denilebilecek niteliklere sahip olan ve her biri birer sanat eseri olan bu mezar taşları Derbentlilerin atalarına dair önemli bilgiler içermektedir. Mesela Derbentteki Orta Camiini inşa ettiren Hacı Muhittin Efendi’nin büyük büyük dedesi Mehmet Efendi 1762 tarihinde ölmüş ve koca mezara defnedilmiştir. Yine arşiv belgelerine göre Derbent’in önemli ailelerinden olduğu anlaşılan Manavoğullarının dedeleri de koca mezarda medfundur. Sülalenin en büyük dedesi Manavoğlu Halil 1788 yılında, oğlu Mehmet 1817 yılında, onun oğlu İsmail 1862 yılında, onun oğlu Hüseyin Efendi ise 1890 yılında vefat etmiştir.
Öte yandan Derbent Hacı Muhittin Camii haziresinde bulunan 6 adet yazılı mezar taşı da camiyi yaptıran Hacı Muhittin Efendi ve ailesiyle ilgili önemli veriler sunmaktadır. Camiyi yaptıran Hacı Muhittin 1929 yılında vefat ederek caminin bahçesine gömülmüştür. Hacı Muhittin’in solunda 1878 yılında vefat eden babası İbrahim Efendinin, İbrahim Efendi’nin solunda ise 1851 yılında vefat eden babası İbrahim Efendi’nin mezarı bulunmaktadır. Dolayısıyla Hacı Muhittin’in dedesinin de babasının da adı İbrahim’dir ve dedesi 1851 yılında babası ise 1878 yılında vefat etmiştir.
Koca mezarda bunlar dışında şu sülalelere mensup kişilerin mezarları bulunmaktadır: Tekkelizâdeler, Kaşıkçıoğulları, Manavoğulları, Çavuşoğulları, Çelikoğulları, Taşçıoğulları, Hacıköseoğulları, Katıroğulları, Ahmetzâdeler, Beşeoğulları, Derelioğulları, Karacaoğulları, Hattapoğulları, Karasüleymanoğulları, Şehirlioğulları ve Hacısarıoğulları.”
Hasan Deniz ÇİZMECİ
Yorumlar
Kalan Karakter: