Cenderedeki Tarih
Doğan Çizmeci, 22 Ağustos 2013 tarihli Turgutlu Yankı'da, Turgutlu Devlet Demiryolları istasyonunda yıllara meydan okumuş olarak yükselen "su cendereleri" ile ilgili bir haber yapmış, tren garı yetkililerinin düşüncelerini yansıtmış. Gerek Çizmeci'yi gerekse istasyon yetkililerini içtenlikle kutlamak isterim. İlki böyle bir konuyu medyaya taşımış ve ilgililerin Turgutlu'daki tarih zenginliğine dikkatlerini çekmeye yönelik bir gazetecilik görevi yapmış; istasyon yetkilileriyse ise adeta tarih dersi vermişler, bu çok değerli tarihi tanıkların sökülerek hurdaya dönüştürülüp yok edilmesini düşünebilecek kadar uygarlık yoksunu olanlara adeta geçmişe yönelik bir bilinci hatırlatmışlar. Önce istasyon yetkililerinin gazetede yer alan sözlerini yansıtmak, sonra da hem bir Turgutlulu (Kasabalı) olarak hem de bir tarihçi olarak tepkimi göstermek istiyorum.
SİMGE OLARAK CENDERELER
"Cenderelerin sökülüp hurdaya gönderilmesi gündeme gelmişti. Ancak buna gönlümüz razı olmadı. Zira bu aletler kara trenden geriye kalan yadigârdır. Yeni neslin cendereler ile buharlı kara trenleri tanımalarını, demiryollarının tarihi gelişimi açısından önemli buluyoruz".
Kim/kimler böyle bir aymazlık içinde bulunabilir, kim/kimler hem Osmanlı döneminden kalan hem de Cumhuriyet sürecinin Manisa ve İzmir ile bağlantısını yüklenmiş olan bir olgunun canlı şahitllerini yok sayabilir? İyi ki İstasyonun tarih bilincine sahip olduğunu sandığım görevlileri var; iyi ki sorumlu gazetecilik yapan Doğan Çizmeci var!
Gar yetkilileri, dolayısıyla, tarih eğitim ve öğretimindeki uygulamalı yöntemine de değinmiş olmaktalar, tarih öğretmenliği sertifikası sahibi değillerken. Ayrıca, bu bilgi dalının gerek halk için gerekse öğrenci için taşıdığı öneme de vurgu yapmışlar. Demiryolu bilinçli bu devlet memurları, demiryollarıyla yapılan ulaşımın 1850'li yıllarda İzmir-Aydın ve hemen ardından 1860'lı yıllarda "İzmir-Kasaba" hattı ile girişilen çok büyük projelerin tarihsel önemini de belirtmişler.
Osmanlı padişahının, yeterli sermaye ve teknik uzmanlıklar yetersizliğiyle -verdiği imtiyazlar (ayrıcalıklar) ile- yabancıların teknik bilgilerine ve sermayelerine dayanılarak döşenmiş olan "İzmir-Kasaba" hattı (1863) bir İngiliz şirketiyle işe girişilmiş, 30 yıl kadar sonra yani 1894 yılında da "İzmir-Kasaba ve Temdidi" adıyla bir Fransız şirketiyle faaliyet göstermiştir.
Hiç şüphe yoktur ki, Gediz havzasının tarım ürünlerinin toplandığı çok önemli bir yerdi Kasaba. Gerek İngilizler gerekse Fransızlar böyle bir avantajdan yararlanmak istiyorlardı.
CUMHURİYET'İN DEMİRYOLLARI
Cumhuriyet sürecinde ülkeyi demirağlarla donatma isteği ve tam bağımsızlık felsefesi, demiryollarını yerli işletme konumuna getirmiş, Mustafa Kemal Atatürk'ün sıklıkla kullandığı bir ulaşım aracı olmuştur. Kasaba halkı onu çoğu zaman bu istasyonda karşılamış, taze Cumhuriyet'in heyecanını onunla burada paylaşmıştır. 1930'lu yılları anımsatan ve istasyon binasına asılan "Demiryollarıyle kömüre, bakıra varıyoruz. Akdeniz'i Karadeniz'e bağladık, Balıkesir'e vardık, Sivas'ı aştık, yarın Erzurum'dayız" afişi bu ulaşım aracına verilen değerin öneminin net bir göstergesidir.
Turgutlu'ya sahip çıkmak isteyenler, Kasaba'dan kalan ve tarihsel önemleri paha biçilmez olan simgeleri korumak, onların bakımlarını yapmak zorundadır. Aksi halde geçmişe ve özellikle Cumhuriyet kazanımlarının simgesi olan yapılanmalara ve doğaya çok büyük bir titizlik göstermelidir. Her gördüğümde bakım isteğinin feryadını duyduğum 1926 tarihli "Cumhuriyet Mektebi" gibi; her göz attığımda bana çaresizce bakan, 1937 yılından sonra halkına aydınlık saçmış olan "Halkevi" gibi; memleketime gidiş gelişlerde uzaktan seyrettiğim Çaldağı için gösterilen direnç gibi.
Salih Özbaran- Emekli Tarih Profesörü
Yorumlar
Kalan Karakter: