Basından seçmeler - Yeni Akit Yazarı Hasan Karakaya’nın köşe yazısı
Çaldağ’da neler oluyor?
“18 milyon ton sülfürik asitte binde üç, korkunç bir miktar."
Sözü "çevre"den açmışken, devam edelim ve şöyle bir Turgutlu'ya doğru uzanalım.
Efendim, biliyorsunuz...
11 Kasım 2010 tarihli Ayna'da, "Çaldağ faciası"nı gündeme getirmiş, "Gediz Ovası bir katliamın eşiğinde" demiştim...
Bunu demiştim, çünkü Turgutlu Çaldağ'da "nikel madeni" çıkarmak için kurulan tesisler, Gediz Ovası için "ikinci bir Hiroşima" olacak kadar tehlikeliydi.
Tesisin kurulması için, ilk önce "resmî rakam"lara göre 330 bin ağaç, buna "ağaç" sayılmayan "fidan"ları da eklerseniz, "yaklaşık 2 milyon ağaç" kesilecekti!..
Sonra, "Çaldağ oyulmaya" başlanacaktı!..
En önemlisi de;
Çaldağ'dan çıkarılan toprak, "milyonlarca ton sülfürik asit"le yıkanacaktı!..
İşin, daha da vahimi;
Bütün bu işlemler "açık hava"da yapılacak!..
Yani, "uzman"ların ifadesiyle; "dünyanın en büyük ve en verimli 7. tarım havzası" olan Gediz Ovası, tam bir "açık hava kimya işletmesi"ne dönüşecekti!..
Bu, ne demek?..
Şu demek: "Dağlarından yağ, ovalarından bal akan" topraklar, "taammüden işlenen bir cinayet"e kurban gidecek!..
Sizin anlayacağınız;
"Gediz Ovası'ndaki yeraltı suları tükenecek!.. Nikel madeni çıkarmak için kullanılacak sülfürik asit bütün bölgenin sularına karışacak ve milyonlarca insan kanserin pençesine düşecek!.. 15 yıl sonra İngiliz şirketin işi bitip gittiğinde; geride, bir otun bile bitmediği Hiroşima kalacak!"
Evet, 11 Kasım 2010'da bunları yazdım... Sonra, yazmakla da kalmadım, gittim "facia"yı yerinde gördüm...
5 Ağustos 2011 tarihinde de gördüklerimi yazdım, çektiğim fotoğrafları yayınladım...
"Yazıdan bir ay sonra" yani 16 Eylül'de bir haber geldi Turgutlu'dan ve Çaldağ'ın eteklerinde oturan köylülerden;
"Gözünüz aydın... Çaldağ'da nikel çıkartmak üzere ruhsat alan Sardes Nikel Madencilik A.Ş. satıldı!.. Katkılarınız için teşekkür ediyoruz."
Doğrusu sevinmiştim.
Ancak, sevincim uzun sürmedi.
VTG DE NEREDEN ÇIKTI?
Bir ay kadar önce, yeni bir haber aldım... Gönderilen "mail"de; "Çaldağ'la ilgili gelişmelerden haberiniz var mı?" deniliyor ve Çaldağ'daki "nikel tesisleri"ni, "40 milyon dolar" ödeyerek VTG Holding'in devraldığı belirtiliyordu.
Nedir bu VTG Holding?..
Ve "kimler"den oluşmaktadır?..
Kısa bir araştırmadan sonra öğrendim ki; VTG Holding, "ortakların isimlerinin baş harfleri"nden oluşmaktadır.
Yani Vuslad Bayoğlu'nun V'si,
Tarık İmre'nin T'si,
Gökhan Kantarcıgil'in G'si...
Bu 3 arkadaş Güney Afrika'da "kömür" işine girmişler... Geçen yıl "2 milyon ton kömür" çıkarmışlar, bunu "yılda 10 milyon ton"a çıkarmak için çalışıyorlarmış!..
Dahası; yine Güney Afrika'da; "demir cevheri, platin ve krom" arama çalışmaları sürüyormuş!...
ŞİMDE DE
ÇALDAĞ'I
OYUYORLAR
Hürriyet'ten Vahap Munyar, VTG Holding yöneticileriyle yaptığı görüşmeyi, 21 Mart 2012'de şöyle aktarmış;
"VTG Holding Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Kantarcıgil, Türkiye'deki en önemli işlerinin şimdilik Manisa Turgutlu'daki Çaldağ Nikel Madeni olduğunu vurguladı:
- Projeyi European Nickhel'den (ENK) 40 milyon dolara devraldık. Bu projeyle yönetim kurulu üyemiz Cevat Er ilgileniyor.
Cevat Er, projeyi anlatmaya koyuldu:
- Çaldağ Projesi'ne 100 milyon dolar dolayında Ar-Ge yatırımı yapılmıştı. Toplamda 450 milyon doları bulacak yatırımla 2014 yılında nikel üretimine başlayacağız. 20 yılda 6 milyar dolarlık ekonomik katkı yaratacak proje 4 bin kişiye iş kapısı açacak. Projemiz TÜBİTAK tarafından da destekleniyor.
- ENK, bölgede madene karşı ortaya çıkan tepkilerden dolayı satıp çıkmayı seçti değil mi?
- Başka planları vardı sanıyoruz. O yüzden sattılar.
- Tepkilerden çekinmiyor musunuz?
- Yöre halkını ikna edebileceğimizi düşünüyoruz. VTG Holding olarak sürdürülebilir madencilikten yanayız. Çevreye gereken saygıyı sonuna kadar göstereceğiz.
- Projeyi devralan şirket konusunda ilk günlerde Cihan Kamer'in adı geçti. Bir ilginiz var mı?
Gökhan Kantarcıgil yanıtladı:
- Ben üniversiteyi bitirdikten sonra 1 yıl kadar Cihan Kamer'in şirketi Atasay'da çalıştım. Söylentiler belki de bu nedenle çıkmıştı. Ayrıca VTG Holding henüz fazla bilinmiyor. Bu da söylentilere yol açıyor olabilir.
Kantarcıgil, Türkiye'deki diğer projelerini sıraladı:
- VTG Kömür'le Muş, Denizli, Afyon, Ankara-Kazan ve Niğde'de linyit arıyoruz. Oremine Madencilik'le altın madeninde Balıkesir ve Gömeç'te ileri seviyede, Biga Yarımadası'nda ön arama, VTG Bakır ile de bakır arama çalışmalarımız sürüyor."
VTG Holding yöneticileri; çevre halkını "ikna" etmek için; "yol" yaptıklarını, okullara "bilgisayar" dağıttıklarını, bazı öğrencilere "burs" sağladıklarını, çevre köylere "zeytin ve meyve ağacı" diktiklerini ve "Gediz Köprüsü"nü yaptıklarını söylüyorlar...
Peki ama, "Gediz Köprüsü"nü yapmak, Gediz Ovası'nı "ikinci Hiroşima" olmaktan kurtarır mı?...
Öyle ya;
"Dünyanın ikinci büyük sülfürik asit fabrikasını bir tarım havzasına yani Türkiye'nin en verimli, dünyanın yedinci büyük verimli tarım havzasının orta yerine kurmak, çatınıza yüz ton dinamit depolamak gibi bir şeydir... En ileri sülfürik asit üretim teknolojilerinde bile, binde üç kaçak vardır. 18 milyon ton sülfürik asitte binde üç, korkunç bir miktar."
Uzun lafın kısası;
Bir "Egeli" olarak, Turgutlu'daki yemyeşil "Çaldağ"ın bir "yanardağ" gibi "kömür"e dönüşmesine karşıyım.
Bu "yeşillik" korunmalıdır.
ENK gibi, VTG de "nikel sevdası"ndan vazgeçmelidir. "Maden" her yerde bulunur ama Gediz gibi bir ova giderse, onu geri getirmek zordur.
Lütfen "çevre"ye saygı!.. İstanbul'da, Turgutlu'da ve her yerde!..
Yeni Akit Yazarı Hasan Karakaya
Yorumlar
Kalan Karakter: