TURDAK 27 Şubat etkinliği
Bir güne sığan dört mevsim
BU pazar, TURDAK grubuyla Kemalpaşa Mahmut dağındayız. Yürüyüşe Karabel geçidinden sonra yer alan Torbalı yönündeki Dereköy’den başladık. Bütün hafta boyunca yağan yağmur havayı yıkadığı gibi ağaçları, otları da yıkamış. Her yer mis gibi toprak, yosun kokuyor.
Eylülden beri hiç ara vermeden yürüyüşler yapan Turdaklılar olumsuz hava koşullarına karşı oldukça dirençli. Bugün de oldukça yoğun bir sis var. Dereköy’den yola çıkarak Mahmut dağı zirvesi yapıp Yukarıkızılca köyü güneyindeki Akkaya’ya ineceğiz. Her adımda biraz daha yükselerek Mahmut dağının zirvesine doğru tırmanıyoruz. Tırmandıkça da hava soğuyor. Kimi zaman sisten birbirimizi göremez oluyoruz. Kuytularda yer yer kar kümeleri kalmış. Kayalar, taşlar, kalın gövdeli çam ve meşe ağaçları havanın neminden yoğun bir şekilde yosun bağlamış. Buz tutmuş iğne yapraklar ve gövdelerdeki yosun bir renk cümbüşü oluşturuyor. Kafasını yere eğmiş beyaz kardelenler; sarılı, beyazlı çiğdem çiçekleri; kırmızı, beyaz, mor laleler hoş görüntüleriyle sanki bize görsel bir şölen sunuyorlar. Yükseldikçe ufkumuz genişliyor. Öyle ki biraz önce içinden geçtiğimiz s şimdi aşağılarda bulut şeklinde görülüyor. Artık bulutların üstündeyiz. Kimi arkadaşlar bu görüntüyü “Sadece uçaktan bakanların görebileceği manzara” şeklinde değerlendiriyor.
Yoğun tırmanış sonrası terledik, üşüyoruz. Uzaklardan gelen çan ve çıngırak seslerinden, oğlak bağırmalarından yakınlarda keçi ağılları olduğunu anlıyoruz. Oğlakların sesleri doğada o denli güzel yankılanıyor ki bundan güzel daha bir melodi olamaz diye düşünüyorum. Birden karşı tepenin düzlüğünde sisler arasından sıyrılıp gelen yirmiden fazla yılkı atı görüyorum. Daha geçen hafta ben bu manzara ile Spil dağında karşılaşmıştım. Acaba gördüklerim hayal mi? Hayır hepsi canlı bir şekilde karşımda. Olabildiğince özgür yayılıyorlar. Resim çekme amacıyla biraz yaklaşmayı denediğimizde ödün vermeyerek özgürlüklerine doğru kaçışıp yine kendi dünyalarına dalıp gözden kayboluyorlar. Buradaki kuytu bölgelerde kar hala ilk yağdığı zamanki kalınlığını koruyor. Aynı gün içinde kartopu oynayarak kışı, kardelenleri okşayarak, laleleri, papatyaları, çiğdem çiçeklerini koklayarak ve her bir yerden akan pınar gözelerden buz gibi suları içerek ilkbaharı yaşamış oluyoruz. Zorlukla olsa da, sık sık molalar versek de sisler içindeki Mahmut dağının zirvesine ulaşıyoruz. Bir ara sis açılır gibi oluyor. Görüntü belirginleşiyor. Güneyde tüm Torbalı ovası, kuzeyde Kemalpaşa ve Turgutlu ovası sanki ayaklarımızın altında. Kahvaltımızı burada yapıyoruz. Bu eşsiz görünüm tüm katılımcılara “İyi ki gelmişiz.” dedirtiyor. Toplanmışken grup üyeleri küçük bir doğum günü töreni düzenliyorlar. Bu gün başkan Celalettin Hoca’nın doğum günüymüş. Gruptan Levent Uslu başkan için güzel bir şiir okuyor.
“Hey gidi koca reis, demek altmış olduk
Dağlar, tepeler, zirveler derken, hayattan yorulduk,
Diye yakınmadık, küsmedik, hayata sıkıca sarıldık
Uzun olsun ömrü, mutlu ol, biz seni de alıp,
Öğrettiğin gibi ‘gönlümüze sığdırdıklarımızın’ gövdesini de başköşeye koyduk''.
Şiir gerçekten etkileyici. Şakacı grup üyeleri, başkanı 95 kg olmasına karşın kucaklayıp omuzlarında taşıyor. Gerçekten hoş bir sahne. Dönüşe geçiyoruz. İniş, tırmanıştan daha zor. Kayanlar, düşenler oluyor. Yoğun sis yine bastırdı. Yol, iz yok. Kızılca köyünü hedef seçiyoruz. Kimi zaman uçurumların başından dönüp daha az tehlikeli geçitler deneyerek iniyoruz. Ağaçların yaprakları buz tutmuş. Altlarından geçtikçe başımıza sanki yapraklardan buz parçaları yağıyor. Ama grup oldukça keyifli. Turgutlu’da bu doğal güzellikleri gören, yaşayan kırk kişiyiz. Yüz yirmi bin nüfus içinde “Biz şanslıyız!” diyoruz.
Akkaya’daki Kestane Çeşmesi’ne indik. Artık çok az bir yolumuz kaldı. Koca bir kanyondan geçerek Yukarıkızılca köyü üstündeki Haydaroluk mevkisine varıyoruz. Köy artık çok yakın. Arabamız bizi orada bekliyor. Çayı Aşağıkızılca da içeceğiz. Başkanın yeğeni Aşağıkızılca köyü öğretmeni Kurtuluş Şimşek bizi bekliyor. Çaylar onun ikramı. Sıcak çaylar yorgunluğumuza ilaç gibi geliyor. Otuz dakika sonra Turgutlu’dayız. HABER MERKEZİ
Yorumlar
Kalan Karakter: