İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği soykırım hakkında konuşan sinema, dizi ve tiyatro oyuncusu Ahmet Yenilmez, "Bugün Gazze’de 60 bin insan katledildi, bir soykırım yapıldı. Zalim, insan düşmanıdır; insanlık suçu işler. Nemrut doymuş mu? Doymaz çünkü. Bugünkü zalimler de onların izdüşümü. Ne yapmak lazım? Akletmek, utanmak lazım. Ünlü olmakla, sanatçı olmak karıştırılıyor. Tam anlamıyla ’bu insan sanatçı’ dediğim kişilerin hepsi tepki gösteriyor" dedi. Öte yandan, İsrail’in Türkiye’ye saldıracağı yönündeki söylemleri de değerlendiren Yenilmez, "Çanakkale’den, Milli Mücadele’den sonra Amerika, Çin ve Rusya da dahil öyle bir devlet yok. Varlığımız, asker kimliğimizle olmuş, zenginliklerimizle değil. O yüzden bize öyle bir şeyin cesaret edilebileceğini sanmıyorum" ifadelerini kullandı.
Sinema, dizi ve tiyatro oyuncusu Ahmet Yenilmez, gündem özelinde mikrofonuna konuştu. Kendini ’kavga adamı’ olarak ifade eden Ahmet Yenilmez, "Bizim nesli biraz şartlar yetiştirdi. Gerek bireysel, gerek aile, gerek sosyal çevre itibarıyla bizim nesil kendi istek arzu ve hayallerinin ötesinde şartların oluşturduğu bir nesiliz. Çocukluğu 70’li yıllarda geçmiş, 12 Eylül olmuş ki bana göre dünyanın değişiminin başladığı bir süreç. Özellikle dünyanın merkezi konumunda olan, asla yapılan bütün hesapların onsuz olamayacağı gerçeği ortada olan bir coğrafyanın üzerinde, bir de mesuliyetleri üzerinde bulunduğu coğrafyadan ibaret olmayan, gönül coğrafyası diye adlandırabileceğimiz coğrafyanın da yüklerinin omuzunda olduğu, dini, dili, ırkı ne olursa olsun dünyanın neresinde mazlum varsa kendini mesul sayan bir milletin çocukları olarak 1980’den sonraki o süreçte tabiri caize bu değişimin evimize yaklaşan ateşini geciktirmeye, söndürmeye uğraşla geçti. Dönüp baktığınız zaman bugün şikayet edilen birçok konunun 12 Eylül ile piminin çekildiği ortada. İran’da devrimin olması, Türkiye’de ihtilalin olması akabinde şımarık bir çocuk NATO’dan çıkıp 12 Eylül yönetiminin Türkiye’nin NATO’ya vetosunu kaldırarak Yunanistan’ı alması, 70’li yılların ortalarında başlayan ASALA, 84’te Eruh Katliamı ile ASALA’nın yerini alan PKK ve bugün. Bir taraftan da 70’li yıllarda bu sürece karşı çıkan bizden iki önceki neslin büyük bir mağduriyeti, büyük bir acısı. Orada o insanların acısına ve feryadına kayıtsız kalamamak. Ne öğrendiysek biz onlardan öğrendik. Çoğunun Anadolu çocuğu olması. Kıt kaynak ve imkanlarla eğitim öğretim hayatını sürdürmeye çalışması. Bir de onların mesuliyeti. Yaş 18-19-20-21. Bizim nesil, 18 yaşından sonra dünyayı değişmeye soyunmuş bir nesil. Bu nesli bilgiyle, planla, programla yönlendiremezsiniz. Hayatınız da biraz mecburiyetlerin, mesuliyet olması etki eder. Ben de o neslin içerisinde bulunan bir fert olarak hayatımı mecburiyetlerin mesuliyeti şekillendirdi. Burada da kavgayı ne ile vereceksiniz? Baktım gördüm bu kavgayı ben tiyatroyla veririm. Bu soru Mehmet Akif’e de sorulmuş. Onun güzel bir sözü var; ’İnsanımın baldırı çıplak, karnı aç. Nerede ne fırsat görüyorsam, orada avazım çıktığı kadar bağırıyorum’ diyor. Hayatını da böyle yaşamış. Ben de ancak tiyatroyla bu kavganın verilebileceğini görüyorum" şeklinde konuştu.
"Mesleki olarak bir noktadaysam bunun sebebi Osman Sınav’dır"
Osman Sınav’la birlikte yol yürümekten gurur duyduğunu belirten Yenilmez, "Mesleki olarak bugün görünürlük ve bilinirlilik açısından bir noktadaysam bunun sebebi Osman Sınav’dır. Osman Sınav da aynıydı. Köyünden kalkıp gelmiş, bir cami imamının oğlu, hafız. Resim öğretmeninin yönlendirmesiyle Anadolu’dan çıkıp gelmişti. Onun da mecburiyetler mesuliyet olmuş. Hayatı hep kavga ile geçmiş. Bizim beraber olduğumuz dönem itibarıyla 90’lı yıllar. Karşımda şunu gördüm; benden yaşça büyük ama onun da derdi var. O da bir kavganın içinde. En azından arkasına düşebileceğimiz, kanadının altında onun bilgi, görgü, tecrübe, birikiminden faydalanmak için yanına sığındık. O da elimizden tuttu. Sadece sinema açısından değil, ülke, asil milletin kültürü, karakteri, İslam medeniyeti, Batı ve dünya açısından çok şey öğrendik. Benim için bir onur. Hayallerini ve derdini biliyorum o da başka bir yük yüklüyor insana. Muhsin Bey ile olan beraberlik o başka bir yük yüklüyor. Rahmetli Başbuğ, Erbakan Hoca az ötede komşum olan Sezai Karakoç, Erdem Bayazıt, Abdurrahim Karakoç, Hilmi Oflaz gibi bunlara benzer insanlar bile bulamıyoruz" dedi.
"Doların sıfırı artsın, onlar için İsrail’de ya da bir başka yerde olmasının farkı yok"
Ünlülerin Gazze’de yaşanan soykırıma tepki göstermemesi hakkında konuşan Ahmet Yenilmez, "Ünlü olmakla, sanatçı olmak karıştırılıyor. Tam anlamıyla sanatçı dediğim kişilerin hepsi tepki gösteriyor. Hangi ideolojiden olursa olsun. Ünlü ve görünürlük noktasında olmadıkları için sesi duyulmuyor. Savaşın popüler kültürün üzerine yürümesinin de asıl sebebidir. Gezi olaylarında da bunu yaşadık. Hemen ünlü yüzler bir araya girdi, olayın şekli değişti. Tepki vermiyor değiller ama popüler kültür noktasından bakarsanız onların niyeti bellidir. Doların sıfırı artsın, onlar için İsrail’de ya da bir başka yerde olmasının farkı yok. Bu insanlığın problemi. 12 Eylül öyle demiştir; seks, futbol, fiesta, düşünmeyen, apolitik bir nesil türetmek. Netice ortada. Akşam ben yatarken sohbet odalarına bakıyorum. Bir futbol takımı için küfürlü sohbet odalarında 15 bin kişi, diğer tarafta bakıyorsunuz İran-İsrail Savaşı, Gazze, Doğu Türkistan Kırım veya Balkanlarla ile ilgili sohbet odaları 20 kişi. Halimiz ortada. Bugün Gazze’de 60 bin insan katledildi, bir soykırım yapıldı. Zalim, insan düşmanıdır; insanlık suçu işler. Nemrut doymuş mu? Doymaz çünkü. Bugünkü zalimler de onların izdüşümü. Ne yapmak lazım? Akletmek lazım. Utanmak lazım. Hangi vicdandan biz akis bekliyoruz. Evimize giderken sosyal medyadan bakıyoruz, Gazze’de bugün 2 bin kişi öldü. Eve gidiyoruz, soframıza oturuyoruz, yemeklerimizi yiyoruz, dizilerimizi ve televizyon programlarımızı izliyoruz, mışıl mışıl uyuyoruz ve hiçbir şey olmamış gibi sabah kalkıyoruz. Buradan ne çıkar? İran’ın nüfusu 90 milyon, İsrail’in 9 milyon. 10’da 1’i. İran’ın; İslam medeniyetinin en büyük, en köklü medeniyete ait devletin yaşadığı bu facia karşısında din kardeşlerinin neden alenen onun yanında duramadığını sorgulaması gerekiyor. Bunun çözümünün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden geçtiğini, ondan başka da bir çözümünün olmadığını görüyoruz. Dedim ya mecburiyetler, mesuliyet işte arttıkça gidiyor" ifadelerini kullandı.
"Türkiye’ye cesaret edemezler"
İran-İsrail savaşının Türkiye’ye yansıma ihtimali üzerine yorum yapan Yenilmez, "Türkiye’ye bomba atılır mı? İran’ın yaşadığı faciayı yaşar mı? Dünya malı zarar görür mü? Eşrefi mahlukatın dışında şehir ve dünya malının yıkılmasından bahsediyorsanız ben öyle bir devlet göremiyorum. Çanakkale’den, Milli Mücadele’den sonra ben buna Amerika, Çin ve Rusya da dahil öyle bir devlet yok. Tarihçiler derler ya; ’Türkleri çıkarırsanız dünya tarihini yazamazsınız.’ Türkiye asker bir millet. Varlığımız, asker kimliğimizle olmuş, zenginliklerimizle değil. O yüzden bize öyle bir şeyin cesaret edilebileceğini sanmıyorum. Eden de olursa demek ki bu dünyada işi kalmamış, bir an önce mekan değiştirmek için acele eden bir millet olarak görürüz" diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: