7 EYLÜL…
Ali Şentürk'ün arşivinden
Sayı-4
7 Eylül Turgutlu tarihine bir ”kurtuluş” günü olarak geçerken, ayni zamanda yaşanan birçok olay da anılarda iz bırakır. Kasaba’dan ayrılıp birçok cephede çarpışan ve önemli görevler üstlenen milli kahramanlarımız, Turgutlu’nun kurtuluş gününde de, ilçeye ilk girenler arasında yer alırlar.
Mustafa Niyazi Dinçsoy anlatır:
“İkindiye doğru, Akıncılar müfrezesinin önünde, yedek subaylarımızdan Zahit Zühtü Akıncı ile Rıza Çetin Beyler, atları üzerinde, göğüslerinde dürbün, bellerinde kılıç, başlarında kalpak oldukları halde, birer “Zafer Anıtı” görünümünde idiler... Babamla göz göze gelince, birden durdular. Atlarından inip ona sarıldılar, ellerinden öptüler. Babamda onların gözlerini, yüzlerini öptü”
Horozların öttüğü saatlerde, 5’inci Süvari Kolordusu’na bağlı tümenlerin konaklama yerlerini ulvi bir hava kaplar. Kasaba’da salalar verilmektedir. 10’uncu Süvari Alayı Kemalpaşa istikametine, 1 Süvari Tümen’i Manisa yönüne, 2’nci Süvari Tümeni Manisa dağlarına doğru giderler.4
7 Eylül günü Turgutlu’ya girenler arasında Kasabalı teğmen Mehmet Akif Erkan’da vardır. Onun anısı şöyledir:
“Bir ikindi vakti, Ahmetli’den Kasaba’ya yöneldik. Yollar enkaz halindeydi. Her taraf yanmıştı. Bu yürüyüş anında beni en çok hüzünlendiren, belleğimde özellikle yer eden Kasaba’ya girerken gördüğüm bir kız çocuğunun vurulmuş haliydi. Küçük bir kız başı, yolun kenarına yuvarlanmış, oyuk gözleri, sırıtmış dişleriyle alaca karanlık içinde ağlıyor gibiydi. Elinde bir torbanın kulpu bulunuyordu. Bu kız belki de bu savaşın ve Kasaba’nın en ağır cesediydi. Çocukluğumu geçirdiğim evimiz kül olmuştu. Ne varsa yanmış yakılmıştı. Ailemi, Alaca Hamam’ın karsısında bulunan Arap Yusuf’un bahçesinde buldum. İlk eniştem gördü beni. “Mehmet gelmiş” dedi. Annem, “Kim Mehmet” dedi. Sonra bayıldı. O geceyi ailemle birlikte geçirdim. Ertesi günü, yine yola koyulduk.”
(Devam edecek)
Yorumlar
Kalan Karakter: