5 Aralık Türk Kadınına Seçme Ve Seçilme Hakkının Verilmesi
Atatürkçü Düşünce Derneği Turgutlu Şube Başkanı Ali TEZCAN, Türk kadınına ATATÜRK tarafından milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilişinin 81. yıldönümü olan 5 Aralık günü dolayısıyla gazetemize bir demeç verdi.
-Ulu Önder gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Kurtuluş Savaşımız’da kadınlarımızın gösterdiği özveri ve kahramanlığı gördükten sonra “Dünyada hiç bir milletin kadını “Ben Anadolu Kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar emek verdim,” diyemez!” diyerek, bu insanların da ülke yönetiminde söz sahibi olmaları gerektiğine karar vermiş ve 1930 yılından başlayarak, önce belediye seçimlerinde, ardından köy muhtarlıklarında ve son olarak ta 5 Ararlık 1934 tarihinde,TBMM’nde bulunan tüm milletvekillerinin oybirliği ile Türk Kadınına milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı verilmiş ve bu anayasa ve seçim kanunlarıyla güvence altına alınmıştır. Türk kadını ATATÜRK sayesinde pek çok uygar Avrupa ülkesi kadınından yıllar önce en önemli insan haklarlından biri olan seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur. Bu kararın alınmasından sonra ATATÜRK,
“ Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lâzım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini selâhiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selâhiyet ve liyakatle kullanacaktır.” diyerek, duygularını dile getirmiştir.
Sözleri arasında geçen “Çarşaf içinde,peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lâzım gelecektir” tümcesi ne yazık ki, günümüzde geçerliliğini yitirmek üzeredir. Çevremizde gördüğümüz her 10 genç kız ya da kadından, bugün için en az 3 – 4’ü, adına türban denilen rahibe örtüsünün altında saçlarını örtmekte, bazıları ise, tepeden tırnağa siyah giysi, yüzünde siyah peçe, gözünde siyah gözlük ve siyah eldivenle toplum içinde boy göstermektedir. Özellikle son yıllarda ülkemizde baş gösteren eğitimi dinselleştirme akımı sonunda hızla yayılan imam hatip ortaokul ve liselerinde eğitim gören genç kızlarımız, bu örtünme akımının da bayraktarlığını yapmaktalar. Bu okullarda aldıkları dinsel eğitim sonunda da oylarını, kendisini dindar olarak tanıtan, aslında dinsel söylemleri yalnızca toplumu yönlendirmekte kullanan bir partiye, seçme hakkı kendilerine verildiği halde, hâlâ eşlerinin, babalarının ya da erkek kardeşlerinin baskısıyla vermekte, bu kutsal haklarını ne yazık ki kendi iradeleriyle kullanmamaktadırlar. Ama, buldukları her fırsatta, kendilerine bu hakkı veren ATATÜRK’e sövüp saymayı, neredeyse görev edinmişlerdir. Oysa bilinmelidir ki, bu ülkede yaşayan her insan, kadın olsun, erkek olsun; türbanlı, çarşaflı, peçeli, kadınlarımız, sarıklı,sakallı, şalvarlı erkeklerimiz de dahil olmak üzere , önce ATATÜRK’ü ALLAH’a, ondan sonrasını da ATATÜRK’e borçludur.
Kadınlarımızın; erkeklerimizin de türlü entrikalarıyla bir türlü gereği gibi kullanamadıkları, ancak, bu konuda pek te istekli olmadıkları, hâlâ “ben bilmem, kocam bilir” diyerek,istedikleri yere değil de işaret edilen yere oy verdikleri seçme ve seçilme hakkının 81.yıldönümü tüm kadınlarımıza kutlu olsun!
Yorumlar
Kalan Karakter: