Belediye, tarihsel doku ve çevre sorunları Salih Özbaran* 25 Şubat 2015 tarihinde internet ortamında Turgutlu Yankı gazetesinde Editör Doğan Çizmeci "Tarih Turgutlu'da yaşanacak" başlıklı bir haber yansıttı. Güzel bir gazetecilik örneği de vermiş oldu. Başlık -böyle bir şey hiç yaşanmamış, bundan sonra yaşanacak gibi bir izlenim verse dahi- yıllar önce ve ivedilikle ele alınması gereken bir sorunun çözümüne yönelik bir haber vermesi nedeniyle çok önemliydi. Ben haberi merakla ve heyecanla okudum. Haber, Turgutlu Belediye Başkanı Turgay Şirin'in Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndaki yetkililerle yaptığı toplantının niteliğini yansıtmış. Onca yıldır üstünde titrediğim bazı tarihi binaların ve meydanların restorasyon ve düzenlemelerine ilişkin iyi niyetleri ve planları dile getirdiği için gazeteyi ve Belediye yetkililerini kutlamak isterim. Şirin, "sürekli görüşme halinde olduğumuz projelere yönelik hızlı bir geçiş süreci yaşıyoruz. Kent tarihimizi canlandırırken daha modern bir Turgutlu inşa ediyoruz" beyanında bulunmuş; Eski Belediye [yani Halkevi!], Üzümcü Konağı, Sevinç Meydanı ve Şadırvan Meydanı başta olmak üzere "tarihi hafıza"yı yaşar hale getireceklerinin ve yeni kültürel projelerin devreye girebileceğinin sözünü vermiş. Yıllardır, onyıllardır ihmal edilmiş yaşamsal bir sorunun -2015 yılında bile olsa- ele alınması memnuniyet vericidir. Çevreye ve içinde barındırdığı tarihsel dokuya ilişkin problemlerin hemen çözülmesini ve hemşehrilerimin -maalesef- boş vermişliklerinin giderilmesini beklemek hayal olur. Ancak, Belediye Başkanlığı'ndan gelen böyle bir atılımın gerçekleşmesini, halka örnek olabileceğini ve çevreye duyarlı vatandaşların sayılarını fazlalaştıracağı umudunun da doğabileceğini düşünerek sevindiğimi duyurmak isterim. Bir kent gökten zembille inmez; geçmişiyle de yaşar; planlı bir gelişmeyi de içselleştirir. Bu bağlamda tarihsel ve çevre dokusunun gözetilmesi büyük önem taşır. Böyle bir atılımın, özellikle son yıllarda ülke çapında karşılaşılan yeşil doku yağmacılığa direneceği ve tarih bilinci oluşturan tarihsel anıtlar ve kültür varlıkları konusunda bilinç aşılayabileceği yönünde umut aşılayabilir. Çevre, yıllarını çevre sorunlarını dile getirmeye adamış olan Ruşen Keleş'in vurguladığı gibi ve Çevre Yasası'nda belirtildiği üzere "canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortam" ise, ve de doğa olarak algılananlar kadar doğal olmayan "yapılı çevre"yi kapsıyor ise, yaşamsallık kendiliğinden ortaya çıkar; üzerinde ivedilikle durulması gerekmektedir. "Yalnız bir dünyamız var" deyişinin içerdiği gerçek, yani "geminin batması durumunda boğulacak olanların yalnız birkaç kişi değil tüm insanlık olacağı yolundaki bilincin güçlenmesi" kaçınılmaz sayılmalıdır. (Ruşen Keleş, 100 Soruda Çevre: Çevre Sorunları ve Çevre Politikası, İzmir, Yakın Kitabevi, 2013). Turgutlu Belediye Başkanlığı'nın yukarıda andığım girişimlerinin ve böylece hemşehrisine çevre bilinci aşılama umutlarının kalıcı olmasını dilerim. Unutulmamalıdır ki, çevrenin ve onun içerdiği doğa ve tarihi doku ancak sokaktaki bireyin ona sahip çıkmasıyla korunabilir. Dilerim, Belediye, sorunu halka mal etme konusunda başarılı olur. * Emekli tarih profesörü
KÖŞE YAZILARI
26 Şubat 2015 - 11:34
Güncelleme: 28 Şubat 2015 - 00:10
Belediye, tarihsel doku ve çevre sorunları
Salih Özbaran'ın yazısı
KÖŞE YAZILARI
26 Şubat 2015 - 11:34
Güncelleme: 28 Şubat 2015 - 00:10