Okulların açıldığı günler, yazlık beldeler için birden sessizliğin başladığı, ortalığın çabucak boşaldığı zaman dilimleri şeklinde geçiyor. Ege ve Akdeniz kıyılarında daha belki bir aydan daha uzun bir süre denize girilebilecek gibi olmasına rağmen anne babalar da mecburen çocuklarıyla birlikte yılın çoğunluğunu geçirdikleri memleketlerine dönüyor ve Ayvalık gibi, Çeşme gibi ya da Kuşadası, Marmaris, Dikili gibi yazlıkların yoğun olduğu ilçeler birdenbire boşalıyor.
Yazlıkların boşalması, bizim gibi yazlığında da ikamet etme şansı olan emekliler için bir taraftan da daha sakin bir ortamda zaman geçirme imkânı sunuyor. Öyle sanıyorum ki buraların yerel yönetim birimleri de her yazın sonunda rahat bir nefes alıyorlardır. Sonuçta örneğin asıl nüfusu elli bin nüfusu olan ilçe iki buçuk aylığına belki beş yüz bin nüfusa hizmet üretmek mecburiyetinde kalıyor. Neyse ki bu süre bitince onlar da kendi işlerini daha rutin bir akışa döndürebiliyorlar.
Bunların hepsinden ötesi okulların açılması, sonbaharın da ufukta göründüğü anlamına geliyor. Artık ne ilkbaharın insana nefes aldıran ince esintili tatlı havası ne de yazın sıcaklığı kalıyor. Havaların yavaş yavaş soğuması ve yağışların başlaması, doğa için elbette bir gereklilik olsa bile günlerin de kısalması ile birlikte daha kolay sıkıldığımız, kapalı alanlara tıkılıp kaldığımız bir dönemin başladığını belirtiyor.
Elbette bunun da güzel tarafları var. Yazın nispeten işlerine ara veren veya yavaşlatan yayınevleri, bu aylardan itibaren daha çok kitap yayınlıyor. Sinema salonlarında sezonun beklenen filmleri bugünlerden itibaren gösterime giriyor. Aynı şekilde dizi ve film platformlarında asıl sezon eylül ayından itibaren başlıyor. Umarım artık içerisine girdiğimiz bu sonbahar ve ardından gelecek kış ayları da bizler için verimli geçer; hepimizin üretkenliği artar. Bizler bunu isteyelim ve gayret edelim ki öyle gerçekleşsin…
Yorumlar
Kalan Karakter: