TÜRKİYE’NİN İLK PLANLI SANAYİ MERKEZİ: DEMİRCİLER ÇARŞISI
CUMHURİYET dönemine gelinene dek Turgutlu, yakın aralıklarla büyük felaketler yaşamış bir yerleşim yeridir. 1862 yılında yaşanan Turgutlu merkezli büyük deprem, hem ilçede hem de çevre yerleşimlerde ciddi yıkıma neden olmuştur. Bu depremin yaraları henüz sarılamadan, yalnızca üç yıl sonra, 1865’te bu sefer de resmî evraklarda ‘harik-i kebir’, halk arasında ise ‘koca yangın’ diye adlandırılan felaket, şehrin yarısından fazlasını yok etmiştir. Günümüzde pek bilinmeyen bu yangından bahseden bir arşiv belgesi, felaketin büyüklüğünü göstermesi açısından çok önemlidir. 29 Muharrem 1283 (13 Haziran 1866) tarihli bu belgeye göre yangından sonra hazırlanan harita[1] doğrultusunda kamuya kalan arsaların satışı sonucunda elde edilecek gelirle Turgutlu’da bir hükümet konağı inşa edilecektir.[2] Anlaşılacağı üzere yangın birkaç mahalleyi tamamen yok etmiş ve bunun ardından yeni bir imar planı yapılması, zorunluluk haline gelmiştir.
Koca yangının üzerinden 60 yıl kadar geçtikten sonra bu sefer bir başka yangın, Turgutlu’yu bir kez daha yıkıp geçmiştir. Türk ordusunun önünden hızla İzmir’e doğru kaçan Yunan birlikleri, bölgedeki hemen her yerleşim yeri gibi Turgutlu’yu da yakmıştır. 4 Eylül 1922 akşamı başlatılan yangın, iki günden daha uzun sürmüştür. Kasaba’nın Türk ordusu tarafından düşman işgalinden kurtarıldığı 7 Eylül 1922 günü, öncesinde altı binden fazla binanın bulunduğu yerleşim yerinde bunların ancak iki yüz kadarı kullanılabilir durumda kalabilmiştir. Diğer tüm yapılar; evler, dükkânlar, hanlar, camiler, devlet daireleri ve okullar kelimenin tam anlamıyla küle dönmüştür.
1922 yılının son günlerine gelindiğinde Turgutlu son 60 yıl içerisinde yangınlar yüzünden iki defa planlanmak, 1862 depremini de dâhil edersek muhtemelen üç defa hemen hemen sıfırdan inşa edilmek mecburiyetinde kalınan bir şehir görünümündeydi. Durum böyle olunca da şehrin yeniden inşa edilmeye başladığı ilk günlerden itibaren hem yöneticilerin hem de halkın en çok korktuğu potansiyel tehdit yangınlardı. Turgutlu Belediyesi Meclisi’nin henüz ayağa kaldırılacak şehrin nasıl bir plan dairesinde inşa edileceği bile belirlenmeden aldığı 13 Kânunuevvel 1338 (13 Aralık 1922) tarihli bu karara göre, “Şimdilik, yanmayan hanelerin ve dükkânların ikişer teneke su bulundurmak suretiyle harik tehlikesinin temini mevzuuna” karar verilmiştir.[3] Yani yangından sonra ayakta kalabilen tüm ev dükkânlarda henüz itfaiye veya tulumbacı teşkilatının tam da oluşturulamadığı bu dönemde yaşanabilecek yangınlara müdahale edebilmek amacıyla ikişer teneke su hazır bulundurulacaktır. Vurgulamak amacıyla tekrarlamamız gerekirse yalnızca bu karar bile yöneticilerin muhtemel yangınlardan duydukları tedirginliği tek başına kanıtlamaya yeterlidir. Yunan yangınının külleri dahi soğumamışken, binlerce Kasabalı halen evsizken bu durum son derece normaldir.
Çoğumuzun birer Turgutlulu olarak zaman zaman övünerek Türkiye’nin ilk sanayi sitesi olduğunu söylediği Demirciler Çarşısı’nın kuruluş hikâyesinin temelinde de yöneticilerin yangın korkusu yatmaktadır. Yangın tehlikesini en aza indirmek isteyen dönemin Turgutlu Belediyesi’nin yöneticileri, ateşle çalışan, işlerini ateşle yapmak zorunda olan meslek erbaplarını şehrin dışına çıkarmayı istemektedir. Bahsedilen dönemde Turgutlu’nun yerleşim alanı, Eski Manisa Yolu’ndan batıya doğru ilerlerken Cumhuriyet Caddesi’ni biraz geçmekte; Karaca Sokak civarında ise hemen hemen sona ermektedir. Nalbant, at arabası imalatçısı ve demirci gibi esnafların taşınmaları için belirlenen bölge, yerleşim yerinin son evlerinden herhangi bir yangın durumunda alevlerin sıçrayamayacağı mesafededir. Zamanla onlarca dükkânın ve esnafın yer alacağı bu bölge, ilk önce Demirciler ve Arabacılar Çarşısı, bir süre sonra ise yalnızca Demirciler Çarşısı olarak adlandırılacaktır. Çarşının doğusundan geçen yol Arabacılar Sokağı, tam ortasından geçen ve günümüze ulaşmayan yol ise Demirciler Sokağı adını alacaktır. Demirciler Çarşısı’nın batı sınırını ise Spor Sokağı oluşturacaktır.
Nasıl ki Turgutlu Küçük Sanayi Sitesi’ndeki dükkânların inşaatı tamamlandıktan sonra gerek belediye meclisi, gerekse encümen toplantılarında bazı işkollarının artık şehir içerisinde yürütülemeyeceği, bu gibi dükkânların sanayi sitesine taşınmaları gerektiği yönünde kararlar aldıysa yangın sonrası yapılan yeni şehir planı sonrasında da benzer şekilde alınan kararlarla az önce bahsettiğimiz esnafların Demirciler ve Arabacılar Çarşısı’na nakli mecbur kılınmıştır.
Demirciler Çarşısı’nın geçmişine dair elimizde olan en eski belgeler, 1931 yılına aittir. İlk belgeye göre 26 Mart 1931 tarihli Turgutlu Belediyesi encümen toplantısında “Demirci ve Arabacı Çarşısı yapılmak üzere arsa verilen esnafın borçlarının taksitle” tahsil edilmesi görüşülmüş ve “Teklifat tetkik edilmiş, elli liraya kadar olanlar 931 eylül gayesinde ve bundan fazlasının da iki taksitte verilmek şartıyla 932 eylül gayesine kadar tamamen tediyesi için senetler tanzimi için muhasebeye tevdiine karar” verilmiştir.[4] Bu karardan da anlaşılacağı üzere 1931 yılının mart ayına gelindiğinde anılan meslek erbaplarından en azından bazıları, Demirci ve Arabacılar Çarşısı denilen alanda belediyeden arsalarını satın almışlardır. 30 Haziran 1931 tarihli bir başka encümen kararı ise artık burada bir çarşı hareketliliğinin oluştuğuna ve bu doğrultuda bazı ihtiyaçların ortaya çıktığını göstermektedir. Buna göre çarşı içerisinde bir tuvalet yaptırılacaktır. Kararda, “Yaptırılması icap ettiği tahakkuk eden halâların keşfine nazaran 130 liraya yaptırılmasına ve yapılan teklifte 50 lirası esnaflar tarafından tediyesi kabul edildiğine göre 80 liranın sarfına karar verildi.” ifadesi yer almaktadır.[5]
Şu an için Demirciler Çarşısı’nın kökenine dair en detaylı bilgiye ulaşabildiğimiz belge ise bu iki karardan birkaç ay sonrasına aittir ve yine bir encümen kararıdır. Buna göre: “Halen şehir dâhilinde bulunan ve ateşle icrayı sanat etmekte olan sanatkârların Ebniye Kanunu’nun 43. maddesi sarahati mucibince meşgul bulundukları dükkânlar kanunun tarifat ve evsafına haiz olmadığından ve Cemiyet-i Umumiye-i Belediye’nin 28.6.341 tarihli kararı veçhile 138. adanın demirci ve arabacı esnafına tahsis edilmiş ve elyevm üç, dördü müstesna olmak üzere kırkı mütecaviz esnaf nakletmiş bulunmaları hasebiyle şehir dâhilinde bulunanların nakletmemeleri kanun ve karara ve muhalefet şeklinde olmasından Ahkâm-ı Cezaiye Kanunu’nun 8’inci maddesi de buna müeyyet olduğundan kanun ve karara Tevfik ettirilmesine muhalefette ısrarları halinde hakkında cezaî muamele ifasına karar veril”miştir.[6] Buradan da anlaşılacağı üzere şehirdeki demirci ve arabacıların birkaç tanesi dışında hepsi de artık bu çarşıya taşınmıştır ve üretimle ticaret faaliyetlerini burada sürdürmektedir. Demirciler Çarşısı’nın kuruluşunun kökeninde ise Turgutlu Belediyesi Meclisi’nin 28 Haziran 341 yani 1925 tarihli kararı doğrultusunda söz konusu alanın imar haritasında bu işe ayrılmasının kararlaştırılması yatmaktadır.
Alıntılanan kararlardan altı yıl sonrasında ise belediyenin Demirciler ve Arabacılar Çarşısı’nda bulunan arsalarından ilgili esnafa satışlarının devam ettiği anlaşılmaktadır. 1937 yılına ait 342 numaralı encümen kararı şu şekildedir:
“Turan Yolu’nda Salih oğlu Şaban tarafından verilip ledel-havale fen memurluğundan gelen 16/10/1937 günlü ve 196 sayılı yazıda:
Ateşle oynayan esnafın encümen mukarreratı dairesinde Demirciler Çarşısı’na nakledileceğine binaen 138 adanın B 41-42 harita numarasında mukayyet 91 metre 62 santimetrelik mahallin takdiri kıymet edilerek verilmesi bildirilmiş olmakla keyfiyet encümenimizde tezekkür edilerek filhakika ateşle oynayan esnafın şehir dâhilinden şehir haricine yani Demirciler Çarşısı’na nakli icap etmesine binaen Şaban tarafından istenilip fen memurluğunca irae edilen salifüs-zikir arsa mahallinin beher metre murabbaına bir lira kıymet takdir edilmiş olmakla heyet-i mecmua üzerinden 91 lira, 62 kuruş bedel mukabilinde işbu arsanın Şaban uhdesine ihale edilmesine ve evrakın muhasebeciliğe havale edilmesine karar verildi.”[7]
Aynı tarihe ait bir diğer kararda da benzer cümleler ve benzer yargılar mevcuttur. Tek başına bu karardan dahi çarşının kuruluş gerekçesini, belediyenin kendisine ait araziyi küçük parseller şeklinde planlayarak ilgili esnafa o günün şartlarında bile makul denebilecek bir fiyattan sattığını yani bir anlamda esnafın buraya taşınmasını zorlamanın yanında bu kişileri teşvik de ettiğini söylememiz mümkündür.
1922 yangını öncesindeki Turgutlu çarşısına dair maalesef çok ayrıntılı bilgi sahibi değiliz. Bugün ‘tarihî çarşı’ diyebileceğimiz alanda, Şadırvan Meydanı ile çevresindeki sokaklara yayılmış durumdaki Turgutlu’nun eski çarşısında anladığımız kadarıyla küçük arastalar diye nitelendirilebilecek şekilde, belirli sokaklarda belirli esnaflar bulunuyordu. Bunun en net kanıtı tenekeciler, keçeciler, helvacılar, yorgancılar gibi çarşıdaki sokak isimlerinde halen yaşamaktadır. Ancak bu küçümsenmeyecek boyuttaki alanın içerisinde demirci, at arabası imalatçısı ya da nalbant gibi sonradan Demirciler Çarşısı’na taşınacak esnafın yer alıp almadığını, yer alıyor idiyse hangi sokaklarda bulunduklarını bilemiyoruz. Tüm bu esnaflar belki çarşının belirli sokaklarında, belki de Turgutlu’nun çeşitli mahallelerinde dağılmış durumdaydılar; ki her iki halde de bu işlerin yürütüldüğü her dükkânın gerekli önlemler alınmadığı takdirde potansiyel birer yangın tehlikesi konumunda olduğu inkâr edilemez.
2000’lerin ilk yıllarına kadar Demirciler Çarşısı’nda devam ettirilen demircilik ve nalbantlık mesleklerinin 19. yüzyıl Turgutlu’sunda da çok önemli olduğunu, hiç de az olmayan sayıdaki meslek erbabının o yıllarda bu şehirdeki mevcudiyeti belge ile sabittir. Bahsi geçen belge, 1840’lı yıllara aittir ve Turgutlu’daki vergi mükelleflerinin kaydedildiği temettuat defteridir. Bu deftere göre anılan dönemin Turgutlu’sunda 18 demirci, 1 demirci çırağı ve 3 demirci kalfası ile 17 nalbant, 2 nalbant çırağı ve 7 nalbant kalfası mevcuttur.[8] Bu gibi işkollarının 1920’li yıllardan itibaren aynı alana nakledilmeleri, belki de bu mesleklerin Turgutlu’da daha üst düzeyde üretim yapabilir hale gelmesini sağlamıştır. Özellikle 1946 yılında eğitime başlayan o günlerdeki adıyla Turgutlu Sanat Okulu, geleneksel üretim teknikleriyle ve ustalardan çıraklara aktarılan bilgiyle yürütülen mesleklerin modernleşmesindeki temellerin atılmasına da vesile olmuştur. O günlerde günümüze gelinene dek Sanat Okulu / Meslek Lisesi ile Demirciler Çarşısı / Küçük Sanayi Sitesi birlikteliğinde Turgutlu’daki sanayi tesisleri büyük gelişme göstermiştir.
Temelleri 1920’li yıllarda atılan ve o dönemden itibaren giderek gelişen Demirciler Çarşısı’nda başlangıçta belediye, kendisine ait olan arsaları uygun fiyatlarla esnafa satmış; sonraki yıllarda ise kimi zamanlarda kendi eliyle dükkânlar inşa ettirmiştir. Bunun en önemli kanıtı da belediyenin 1986 yılı bütçesidir. Bütçeye göre o yıl içerisinde belediye eliyle Demirciler Çarşısı’nda kuruma ait olan arsalara 8 adet dükkân inşa edilecektir. Bu dükkânların inşası için bütçede 8.000.000 lira tahsisat ayrılmıştır.[9]
1990’lı yıllara gelindiğinde Demirciler Çarşısı’ndaki 6 imar adasında toplam 76 parsel mevcuttur. Bazı parsellerin uygulamada birleştirilip tek dükkâna dönüştürülmüş olabileceği düşünüldüğünde bu alanda 60-65 dükkân bulunduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca bu tarihe gelindiğinde çarşı başlangıçta ifade ettiğimiz sınırları da aşıp sözü edilen 6 adanın komşusu olan diğer sokaklara da taşmıştır. Buradaki işkolları da ilk günlerdeki gibi yalnızca demirci, nalbant ve at arabası imalatçıları değildir. Artık bu alanda kalaycılar da vardır, keresteciler ve hatta marangozlar da…
Diğer mesleklerin varlığına rağmen halen Demirciler Çarşısı adıyla anılan bu üretim merkezi, bir taraftan da bazı sorunları barındırmaya başlamıştır. Çarşının planlandığı dönemde bu alan şehrin dışındayken Turgutlu’nun nüfusu öngörülemeyecek bir hızla artmış; yerleşim yeri de maalesef plansız bir şekilde büyümüştür. Bunun sonucunda da Demirciler Çarşısı şehrin içinde, neredeyse tam da ortasında kalmıştır. Hatırlanacağı üzere çarşının evlerin uzağında bir bölgede oluşturulmasıyla amaçlanan yangın tehlikesinin en aza indirilmesiydi. Ancak dükkânların artık evlerle hemen hemen iç içe olması, bu amaçtan uzaklaşıldığının, hatta büyüyen bir tehdidin göstergesidir. Bunun yanında çarşıdaki üretim faaliyetleri esnasında ortaya çıkan gürültü ve yer yer kirlilik de bölgeyi başka açılardan tehdit etmektedir.
Anılan yıllara gelinene kadar bir taraftan Küçük Sanayi Sitesi belirli ölçüde tamamlanmış ve birçok esnaf buradaki yeni dükkânlarına taşınmıştır. Ayrıca Koşukırı mevkiinde oluşturulan yeni çarşı alanlarında da benzeri işkollarına yerler ayrılmıştır. Turgutlu Belediyesi’nin 6 Ekim 1998 tarihli toplantısında alınan 23 numaralı karardaki 7. madde doğrudan bu konuya ve adı anılmasa da Demirciler Çarşısı’ndaki esnaflara ve işkollarına dairdir. Buna göre, “Turgutlu Belediyesi’nde ait 9. mıntıka 2134 ada 9, 10, 11, 12, 13 ve 14 parseller ile Maliye Hazinesine ait olup Turgutlu Belediyesi taşınmazları ile takas edilmesine karar verilen 2134 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 parsellerde kayıtlı taşınmazlar imar planında gayrisıhhî müessese alanı olarak ayrılmıştır. Şehrimizde faaliyet gösteren sıcak demirciler, at arabacılar, zirai alet imalatçıları, hurdacılar vb meslek grubundakiler için Koşukırı mevkiinde daha önce yer tahsis edilmediğinden anılan taşınmazların bahsedilen meslek grubu mensuplarına satışının yapılabilmesi için Belediye Encümeni’ne yetki verilmesi mevcudun ittifakıyla kabul edildi.”[10]
Bu gibi kararlar, bir yönüyle baktığımızda Demirciler Çarşısı’nın sonunun yaklaşmakta olduğunun da ilanı gibidir. Kademe kademe çarşıdaki esnaflar taşınmakta, çarşı son günlerine nüfusu her geçen gün daha da azalarak gitmektedir. Derken bu meclis kararından beş yıl sonra, yine bir meclis toplantısında alınan kararla, Demirciler Çarşısı’nın her anlamıyla sonu gelir. Andığımız karara dair zabıtlarda geçen ifade şu şekildedir:
“İmar komisyonu raporunun 2. maddesinin görüşülmesine geçildi. İlgili madde Başkan Yunus ERKAN tarafından okunarak; İlçemiz Yedieylül Mahallesi Eski Manisa Yolu üzerinde bulunan Demirciler Çarşısı’nın 8.5.1997 tarih onaylı İmar planında ‘Bölgesel Otopark’ alanında kaldığı, burada faaliyet gösteren işyeri sahiplerinin ilçemiz 9. mıntıka Koşukırı mevkiinde, mülkiyeti Belediyemize ait 20K-3d pafta 1643 ada 2, 3, 4, 5 ve parseller1644 ada 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 parseller, 1645 ada 6, 7, 8 ve 9 parsellerin kapladığı birleştirilerek tek imar adası haline getirilip buraya uygun hazırlanan proje ile yeteri kadar işyeri yapılacağını belirtti. Ayrıca şehir içerisinde kalan Demirciler Çarşısı’nın görüntü ve gürültü kirliliği oluşturduğu çevre halkın rahatsızlık duyduğunu ifade etti. Buraya uygun bir proje ile otopark alanına dönüştürüleceğini ve Demirciler Çarşısı’nın sembolik şekilde oluşturulacak bir dükkân ile korunabileceğini söyledi……. Daha sonra mülkiyeti Belediyemize ait 20K-3d pafta 1643 ada 2, 3, 4, 5 ve parseller,1644 ada 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 parseller, 1645 ada 6, 7parsellerin kapladığı alan birleştirilerek tek imar adası haline getirilmesi için hazırlanan imar planı tadilatı oylandı. Oybirliği ile kabul edildi.”[11]
Karardan da anlaşılacağı üzere bu tarihî alanın mevcut şartlarda ve mevcut şekliyle korunmasının ve yaşatılmasının mümkün olmamasından dolayı en azından bir dükkânın sembolik de olsa muhafazasıyla geleceğe bırakılması düşünülmüştür. Ancak bilindiği gibi bu düşüncenin hayata geçirilmesi mümkün olmamıştır. Bu karar sonrasında Demirciler Çarşısı’nda kalan son esnaflar da yeni dükkânlarına taşınacak ve çarşının yıkımına başlanacaktır. Sonrası ise hepimizin malumudur. Bu alanda günümüzde İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü ve Öğretmenevi yer almakta; bu yapının arkasındaki alan ise otopark ve yeşil alan olarak işlevlendirilmiş durumdadır.
Yazımızın başlangıcına dönecek olursak, bugün birçoğumuz günümüze ulaşmayan Demirciler Çarşısı’nın Türkiye’nin ilk sanayi sitelerinden birisi olduğu, hatta bunların ilki olduğunu düşünüyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na göre, “Ülkemizde, sanayi sitesi uygulamalarından önce esnaf ve sanatkârlarımız; plansız ve denetimsiz bir şekilde yapılaşmış, mahalle ve sokakların izbe köşelerinde sıkışıp kalmış, oldukça dağınık yapıda, her türlü sağlık koşullarından ve çağdaş ticaret anlayışından uzak dükkan ve atölyelerde, zor şartlarda üretim yapmaktaydı. Bu koşullarda gösterilen faaliyetler, başta insan sağlığını tehdit etmiş, ayrıca çevre kirliliği ve plansız kentleşme gibi olumsuz sonuçların doğmasına neden olmuştur. Sanayi sitesi uygulamalarına; çarpık sanayinin önlenmesi ve sanayi yapılaşmalarının disipline edilmesi amacıyla, planlı kalkınma dönemi olan 1960'lı yıllarda başlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak, sanayi sitesi yapı kooperatifleri büyük oranda altyapı ve üstyapı yapım kredisi ile desteklenmiştir.”[12] Bakanlığın bu resmî tanımından da görülebileceği üzere Türkiye’de sanayi sitelerinin ortaya çıkmaları, ancak 1960’lı yıllar ve sonrasında gerçekleşebilmiştir. Öncesinde ise plansız ve denetimsiz bir şekilde yapılaşmış dükkânlarda yürütülen bir üretim süreci söz konusudur. Fakat Turgutlu Demirciler Çarşısı’nın kökleri, 1925 yılına dayanmakta; 1931 yılına gelindiğinde ise artık gerçekten ‘çarşı’ olarak anılabilecek bir yapıya dönüştüğü görülmektedir. Dolayısıyla toparlayacak olursa Turgutlu Demirciler Çarşısı, henüz ‘sanayi sitesi’ gibi bir kavramın dahi akla gelmediği bir dönemde o günlerin belediye yöneticilerinin ileri görüşlülükleri sayesinde ortaya çıkmış ve tüm Türkiye’ye örnek olarak nitelendirilebilecek bir yapı haline gelmiş öncü bir üretim merkezidir. Ancak tarihî örnek olma gibi çok kıymetli bir niteliği olmasına ve ilçenin tarihinde de çok önemli bir yere sahip olmasına rağmen değişen zamanın şartlarından dolayı korunamamıştır. Belediye Meclisi toplantılarında her ne kadar gayet iyi niyetli bir yaklaşımla en azından bir dükkânın sembolik bir şekilde muhafaza edileceği ifade edilmişse bile bu da yapılamamıştır. Günümüzde Turgutlu için en büyük gurur, şu ana dek yaşatılamamış olsa bile, 1920’li ve 30’lu yıllarda müthiş bir öngörüyle inşa edilen böyle bir tarihî dokuya ev sahipliği yapmış olmaktır.
[1] Modern imar planlarının öncülü denebilecek bu planlamalara ‘harita’ denmektedir.
[2] BOA. MVL. 721-4
[3] Hasancan Eralaca-Mehmet Gökyayla, Turgutlu Belediyesi Meclis-i İdare Karar Defteri 1, Turgutlu 2022, s. 21.
[4] Turgutlu Belediyesi 26.03.1931 tarih ve 89 numaralı encümen kararı.
[5] Turgutlu Belediyesi 30.06.1931 tarih ve 193 numaralı encümen kararı.
[6] Turgutlu Belediyesi 29.08.1931 tarih ve 264 numaralı encümen kararı.
[7] Turgutlu Belediyesi 20 Ekim 1937 tarih ve 342 numaralı encümen kararı.
[8] İlker Mümin Çağlar, Tanzimat’tan İkinci Meşrutiyet’e Turgutlu, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi, Manisa 2014, s. 112 ve 119.
[9] Turgutlu Belediyesi Meclisi 20.12.1985 tarihli toplantı zabıtnamesi.
[10] Turgutlu Belediyesi Meclisi 06.10.1998 tarih ve 23 numaralı kararı.
[11] Turgutlu Belediyesi Meclisi 04.08.2003 tarihli toplantısına ait zabıtname.
[12] https://www.sanayi.gov.tr/sanayi-bolgeleri/sanayi-siteleri-hizmetleri , Erişim: 04.03.2023.