MANİSA MÜZESİNİN KURULUŞUNA DAİR
Mehmet Gökyayla
Türk müzeciliğinin kökenleri, Osmanlı Devleti’nin son yıllarına uzanmaktadır. Öncesinde de müzeciliğe yaklaşan bazı hamleler olduğu bilinmekteyse de bu alanın asıl olarak ciddi bir şekilde ele alınması, 1880 yılında Müze-i Hümayun’un açılması ve Osman Hamdi Bey’in müze müdürü olarak göreve gelmesi sonrasında gerçekleşecektir. Osman Hamdi Bey’in ve onun ardından kardeşi Halil Edhem (Eldem) Bey’in bu alandaki çabaları, Türkiye’de müzeciliğin artık belirli bir disiplin altına alındığını göstermektedir.
Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilgisi ve yönlendirmeleri ile bu alanda kısa süre içerisinde önemli adımlar atılacaktır. Bu açıdan özellikle yereldeki eserlerin ve yerelin geçmişinin araştırılıp ortaya çıkarılmasında 1932’de kurulan Halkevlerinin etkisi çok önemli ve değerlidir. Halkevlerinin bünyelerindeki tarih ve müzecilik kolları, bir taraftan bulundukları bölgenin tarihinin ortaya çıkarılması, diğer taraftan da müzelik eserlerin derlenip toplanması amacını taşımaktaydılar.[1] Bunun en güzel örneklerinden birisini de Manisa Müzesi oluşturmaktadır.
Şu anda ziyarete kapalı olan Manisa Müzesi, envanterindeki eserlerin sayısı ve nitelikleri itibariyle Türkiye’nin en önemli müzelerinden bir tanesidir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ilgili internet sitesindeki bilgilere göre, “Sultan III. Murat tarafından 1583-1588 yallarında yaptırılan Muradiye Külliyesi’nin Medrese yapısı müzeye dönüştürülerek 29 Ekim 1937 tarihinde Manisa Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Zamanla müzeye gelen eserlerin sayısının artmasıyla medrese yetersiz kalmış ve 1972 yılında külliyenin imarethane yapısı da müzeye dâhil edilmiştir. Şuan inşaatı devam eden yeni müze binasına taşınma çalışmaları kapsamında eser paketleme işi devam etmekte olup Bakanlık Oluru ile ziyarete kapalıdır. Yakın gelecekte müze yeni binasında ziyaretçilerini ağırlayacaktır.”[2]
Manisa Müzesi’nin temelleri, doğrudan doğruya Manisa Halkevi’nin çalışmalarıyla ilintilidir. 23 Haziran 1936 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ‘Manisa’da Bulunan Tarihî Eserler Türk Tarihini Aydınlatacak Kadar Kıymetlidir’ başlıklı haber, bu irtibatı açıkça kanıtlamaktadır. Ayrıca bu kapsamda yürütülen çalışmaların bölgesel tarihi aydınlattığı, bilinmeyenleri bilinir hale getirdiği de yine aynı haberden anlaşılmaktadır. Haber, “Pek yakın zamanlara kadar ancak Yunan, Roma, Selçuk eserlerini ihtiva ettiği zannedilen Manisa’nın bugün, çok eski ve zengin bir Türk medeniyetini içinde yaşatmış ehemmiyetli bir şehir olduğu anlaşılmıştır.”[3] cümlesiyle başlamaktadır. Dönemin şartlarında Sümerlerden Hititlere pek çok medeniyetin Türklerle irtibatlandırılmaya çalışıldığı düşünülürse bu bakış olağan karşılanmalıdır.
Haber, “İlbayımızın kuvvetli görüş ve değerli alakalarile Manisa çok zengin ve emsalsiz bir müzeye kavuşmaktadır. Şimdiye kadar bu hususa lazım olan ehemmiyetin verilmemesi yüzünden şurada burada atılmakta ve harabiye uğratılmakta olan tarihî eserler, muntazam ve esaslı bir mesai programı içinde toplanılmaktadır. Koca Mimar Sinan’ın eseri olan ve memleket müzesi ittihaz edilen Muradiye medresesinde, kısmen restörize işleri yapılan bu eserlerden bazılarının milâddan evvel çok eski devirlere aid olup pek zengin bir mahiyet arzettikleri mütehassısları tarafından katiyetle söylenmektedir.” paragrafıyla devam etmektedir. Dönemin Manisa Valisi -ilbay- Murat Germen’dir. Birkaç ay sonra aynı göreve gelecek kişi ise Dr. Lütfi Kırdar’dır. Lütfi Kırdar, birçok alanda olduğu gibi Manisa Müzesi’nin kuruluşunda önemli rol üstlenmiştir. Manisa Spor Kulübü, Manisa Hastanesi, Manisa Halkevi gibi birçok kalıcı yapı, onun döneminde inşa edilmiştir.[4] Manisa Müzesi’nin resmî olarak açılışı da yine onun valiliği zamanında gerçekleşecektir.
Haberin Halkevi ile ilgili bilgi veren kısmı ise Manisa Halkevi’nin tarih ve müzecilik kolunun çalışmalarını günümüze taşıması açısından çok önemlidir:
“Diğer taraftan Halkevi de, kendi faaliyet çerçevesi içinde, halka, tarihî eserlerin kıymetlerini belirtmek, bunları tahribden kurtarmak ve onlara karşı sevgi uyandırmak için konferanslar verdirmekte, tarihî inceleme gezileri tertib etmektedir. Geçen Pazar günü 60’tan fazla Halkevi üyesinin iştirakile yapılan gezi çok faydalı olmuş, tarihî bilgilerimizi yepyeni bir yola sokan emsalsiz eserler görülmüştür.
….
Manisa kafilesi Turgutlu Halkevinin kırkı aşkın üyesiyle birleşilerek Sancaklı Bozköy eteklerinde bulunan höyüklere gidildi. Burası Manisa’ya 27 kilometro uzaklıkta ve hiç ilişilmemiş bakir bir tarih hazinesidir. Birbirlerine 50 ilâ 400 metro uzaklıkta on, on bir höyük mevcuddur. Bunlardan yalnız bir tanesi 30 yıl evvel meçhul eller tarafından açılmış, höyüğün merkezine doğru cenub istikametinden uzanan ve ikişer metro ara ile üç hücreyi ihtiva eden dehliz ve hücreler bozularak taşları köyün minaresinde kullanılmıştır.”
Görüldüğü üzere Halkevi’nin konuyla ilgili çalışmaları oldukça çeşitlidir. Bir taraftan konferanslar vasıtasıyla halkın bilinçlendirilmesine çalışılmakta öte yandan da saha çalışmalarıyla bölgedeki tarihî eserlerin tespiti gerçekleştirilmektedir. İlerleyen yıllarda Manisa Halkevi, yerel tarih alanında birçok yayın da yapacak ve Çağatay Uluçay, İbrahim Gökçen gibi isimlerin bu alandaki çalışmalarıyla Halkevlerinin arasında en çok öne çıkanlardan birisi olacaktır.
Haberde tarif edilen tümülüslerin ve nekropol yani mezarlık alanının antik Mostene kenti yakınlarında olabileceği anlaşılmaktadır. Bölgede günümüzde de pek çok buluntu olduğu ve halen ne yazık ki zaman zaman kaçak kazıların gerçekleştirildiği basına yansıyan haberlerden dolayı bilinmektedir.
Başlangıçta da ifade ettiğimiz üzere Manisa Müzesi, günümüzde Türkiye’nin en önemli müzelerinden birisidir. Müzenin temellerinde de haberde belirtilen çalışmaların ve daha bunun gibi pek çok çabanın olduğu unutulmamalıdır. Manisa Müzesi’nin kuruluş döneminde bahsederken unutmamamız gereken isim ise Remzi Oğuz Arık’tır hiç şüphesiz. Onu da bir başka yazıya bırakalım…
[1] Hatice Engin, “Cumhuriyet Dönemi Müzeciliğinin Gelişmesinde Bir Kültür Kurumu Olarak ‘Halkevlerinin’ Önemi”, Pearson Journal of Social Studies, 2021, Volume: 6, s. 141.
[2] https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-44121/manisa-muze-mudurlugu.html , Erişim: 23.07.2023.
[3] “Manisa’da Bulunan Tarihî Eserler Türk Tarihini Aydınlatacak Kadar Kıymetlidir”, Cumhuriyet gazetesi, 23 Haziran 1936, s. 2.
[4] Olcay Soğuk, Efsane Vali / İstanbul Valisi Dr. Lütfi Kırdar’ın Yaşam Öyküsü, Doğan Kitap, İstanbul 2019, s. 33-34.