BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA TURGUTLU
Mehmet Gökyayla
Birinci Dünya Savaşı, dünya tarihinin en karanlık dönemlerinden birisini oluşturur. Yaklaşık dört yıl süren bu savaşta resmî rakamlara göre dokuz milyona yakın asker hayatını kaybetmiş; otuz milyona yakını da yaralı, esir ya da kayıp olara kaydedilmiştir. Bu rakamlar elbette yalnızca cephedeki zayiatı belirtmektedir. Savaşın etkisiyle cephe gerisinde yaşanan yoksunluklar, sıkıntılar, hastalıklar ve bunların sonucunda ortaya çıkan yıkım ve gerçekleşen kayıplar, kolay kolay hesaplanabilecek boyutta değildir.
Savaşın sonucunda dünya bambaşka bir hale gelirken bir zamanların en büyük imparatorluklarından birisi olan Osmanlı Devleti’nin de ömrü nihayete erecektir. Balkan Savaşlarından itibaren imparatorluk coğrafyası büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Bir de o günlerdeki adıyla söylersek Cihan Harbi’nde yaşananlar ve verilen kayıplar, devletin içinden çıkılamaz bir konuma düşmesine sebep olmuştur. Savaşın sonunda imzalanan Mondros ve Sevr Anlaşmaları da aslına bakılırsa fiiliyatta devletin idam fermanları gibidir.
Mondros Mütarekesi’nin ardından başlayan işgaller ve millî mücadele sürecinde Osmanlı şehirlerinde yaşananlara dair elimizde sınırlı da olsa araştırmalar bulunmaktadır. Ancak hemen önceki yılları kapsayan Birinci Dünya Savaşı Yılları, toplumsal tarih bakımından oldukça muğlâk, hatta karanlık bir durumdadır. Bu yazıda elimizdeki sınırlı verilere rağmen savaşın en azından son yıllarında Turgutlu’nun nasıl bir durumda olduğunu ve savaştan nasıl etkilendiğini ortaya koymaya çalışacağız.
1917-1918 yıllarının Turgutlu’suna ait veriler, bir fotoğraf ile üç adet de yazılı belgeden ibarettir. Bunların ilki, 1917 yılına ait İzmir ve Çevresi Nüfus İstatistiği, [1] ikincisi ise 1918 yılının verilerini içeren İzmir ve Çevresi Resmi, Özel Binalar İstatistiği’dir.[2] Birinci Dünya Savaşı boyunca çeşitli cephelerde şehit olan Turgutluluların kayıtlarının bulunduğu listeler ise üçüncü ve son yazılı verimizi oluşturmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı, savaşa katılan ülkelerin tamamı ama özellikle Osmanlı Devleti için çok büyük sıkıntılara yol açmıştır çünkü savaşa girdiği dönemde bile yani daha sürecin en başından itibaren Osmanlı Devleti, ekonomik bir çöküntü içerisindedir. Devletin içerisinde bulunduğu ekonomik şartlar, kolaylıkla aşılabilecek gibi değilken bir de savaşa dâhil olunmuş ve tüm bu yük de doğrudan ya da dolaylı olarak vatandaşların omuzlarına binmiştir. İşgücünün önemli bölümünü oluşturan üretim çağındaki erkeklerin askere alınması ve çok ciddi sayılarda kayıplar verilmesi, yaşananları daha da sıkıntılı ve acılı bir hale dönüştürmüştür.
Savaş boyunca çok sayıda Turgutlulu da şehit olmuştur. O günlerde tutulan resmî kayıtlara göre Çanakkale Cephesi’nde 159, Yemen Cephesi’nde 5, Kafkas Cephesi’nde 23, Irak Cephesi’nde 8, Filistin Cephesi’nde 11 ve Galiçya Cephesi’nde ise 25 Turgutlulu şehit olmuştur. Resmî kayıtlara yansıyan Turgutlulu şehit sayısı toplam olarak 231’dir.[3] Bu sayıya elbette yaralılar, esirler ve kayıp şeklinde kaydedilen, çoğunluğunun akıbetinden bir daha haber alınamayanlar dâhil değildir. Yalnızca şehitlerin sayısı dahi dönemin Turgutlu’sunun nüfusu dikkate alındığında çok yüksektir.
1 Mart 1917 tarihinde Turgutlu’nun köyleriyle birlikte toplam nüfusu, 22.381’i erkek ve 21.661’i kadın olmak üzere 44.492’dir. Nüfusun 20.003’ü erkek, 19.090’ı kadın toplam 39.093’ü Müslüman; 493’ü erkek, 468’i kadın toplam 962’si Musevi; 219’u erkek, 199’u kadın toplam 418’i Ermeni ve 2.115’i erkek, 1904’ü kadın olmak üzere 4.019’u ise Rum’dur.[4] On aylık bir sürenin ardından aynı yılın sonuna gelindiğinde ise toplam nüfusta bir düşüş gözlemlenecektir. İzmir, Manisa, Aydın ve Denizli’yi içine alan Aydın vilayetinin toplam nüfusunda da aynı düşüş gözlemlenmiştir. Mart ayında 44.492 olan Turgutlu’nun toplam nüfusu, 1917’nin sonuna gelindiğinde 43.619’a gerilemiştir. Nüfustaki bu azalma Müslüman ve gayrimüslim tüm unsurlara yansımış haldedir. Bu durum, yaşanmakta olan savaşın doğrudan topluma yansıyan ağır şartlarından kaynaklanmış gibi görünmektedir. Nüfus istatistiğini hazırlayan Vilayet İstatistik Müdürü İhsan Mustafa da, “Şu halde vilayetimiz nüfusunun sene be-sene azalmakda olduğu anlaşılmakda ve fakat tevellüdâtın külliyetine ve vefayatın kesretine müesser olan esbab ve avâmil hakkında şimdilik mütâla-i katiye dermeyanı kabil olmamakla beraber ilcaât-ı harbiyenin bundaki dahl ve tesiri bi-iştibahdır.”[5] diyerek kesin yargıda bulunmaktan kaçınsa da nüfusun azalmasında savaşın etkisinin şüphesiz olduğunu ifade etmiştir.
Önceki yıllara ait resmî verilerden bildiğimize göre Turgutlu’nun nüfusunun yaklaşık yarısı ilçe merkezinde, diğer yarısı ise köylerde ikamet etmektedir. Örneğin 1908 yılında Turgutlu ilçe merkezinin nüfusu 14.959 iken ilçenin toplam nüfusu ise 30.519’dur.[6] 1917 yılının nüfus istatistiğinde buna dair bir veri bulunmasa bile benzer durumun bu dönem için de geçerli olduğunu öne verebiliriz.
Elimizdeki ikinci istatistik, yukarıda bahsedilen nüfusun barındıkları evlerin, iş yaptıkları dükkân ve mağazaların, devletle muhatap oldukları resmî binaların sayılarını içermektedir. Yine Vilayet İstatistik Müdürlüğü’nün yayınladığı bu kitap, İzmir ve Çevresi Resmî, Özel Binalar İstatistiği adını taşımaktadır ve buradaki veriler 1918 yılına yani Birinci Dünya Savaşı’nın son yılına aittir.
Buna göre 1918 yılında Turgutlu’daki resmî dairelerin dökümü şu şekildedir: Kasaba’da 2 hükümet konağı, 1 kışla, 1 polis karakolu, 1 belediye dairesi, 1 hastane, 1 askerî depo, 1 cephanelik ve 1 adet de hapishane mevcuttur.[7] 2 adet olduğu belirtilen hükümet konaklarından ilki, günümüzde hâlâ Konakönü denen mevkide yer alan, dönemin Turgutlu Kaymakamlığı’nın ve adliyenin bulunduğu binadır. İkinci binaya dair somut bilgimiz olmasa da bu yapının Turgutlu’ya bağlı bir nahiye merkezi olan Ahmetli’de olabileceğini düşünüyoruz. Kışla binası, sonraki yıllarda çok uzun süre Endüstri Meslek Lisesi ya da eski adıyla Sanat Okulu’na da ev sahipliği yapan Turgutlu Redif Taburu Kışlası’dır. Bu bina, Cumhuriyet döneminde Sanat Okulu’na dönüşmeden, 1940’lara kadar Turgutlu 25. Topçu Alayı tarafından kullanılmıştır. Dönemin Turgutlu’sundaki tek hastane, Pazar Camii’nin kıble istikametindeki dar sokakta konumlanmış olan Gureba Hastanesi’dir. Belediye Dairesi, Koza Pazarı civarındadır. Askerî depo ve cephanelik şeklinde bahsedilen yapılar günümüzde de Cephanelik diye anılan mevkideki binalar ile Atatepe’deki bir zamanlar cephanelik denen yer olmalıdır. Hapishane ise 1990’lara kadar ayakta kalan ve şu anda yerinde sağlık ocağı bulunan yapı olmalıdır. Bu yapı da Konakönü’nde idi. Raporda varlığından söz edilen polis karakolunun yerini ise şu an için maalesef bilemiyoruz.
Turgutlu’da anılan tarihte 7.515 adet ev mevcuttur. Bu evlerin 6.717’si Müslümanlara, 646’sı Rumlara, 76’sı Musevilere ve yine 76’si Ermenilere aittir. Rum ve Ermenilerin tamamına yakını, günümüzün Acarlar ve Yılmazlar Mahallelerini kaplayan Zeytincik Mahallesi’nde, Yahudilerin büyük çoğunluğu ise bugün İstiklal Mahallesi olan bölgede ikamet etmektedirler. Bu mahallelerde gayrimüslimlerle komşuluk yapan Müslümanlar da yaşamaktadır. İlçenin diğer mahallelerinde ise gayrimüslim yok gibidir. İlçede bahsedilen evlerin yanında çok sayıda Yahudi ailesini barındıran bir de Yahudihane mevcuttur.
Farklı dinlere mensup Turgutluluların ibadetlerini sürdürdükleri yapılar ise şunlardır: Köylerle birlikte tüm ilçede 30 cami, 50 mescit ve 4 tekkenin yanında 2 sinagog ile 5 kilise dönemin Turgutlu’sundaki dinî yapılardır. Sinagogların birisi, günümüzün Dikişyurdu Sokağı’nda yer almaktadır. Diğer sinagogun yeri ise meçhulümüzdür. İlçe merkezindeki Rum kilisesinin olduğu yerde şu anda hükümet konağı yer almaktadır. Ermeni kilisesi ise halen büyük ölçüde ayaktadır ve eski belediye binasının içinde kalmıştır. Diğer kiliselerden birisi Irlamaz köyündedir. Yerlerinden emin olmadığımız iki kilise ise kuvvetli ihtimalle Ahmetli ve Urganlı’dadır. Cami ve mescitlerin ilçenin her bölgesinde yer aldığını söylememiz dahi belki gereksiz olacaktır.
Anılan tarihte Rum ve Ermeni cemaatlerinin kız ve erkekler için ayrı olmak üzere birer okulları vardır. Yahudilerin ise yalnızca erkek okulu mevcuttur. Müslüman öğrenciler ise eğitimlerini 43 adet erkek iptidai ve 1 adet kız iptidai mektebi ile 7 adet medresede sürdürmektedirler. Ayrıca yine kız ve erkekler için ayrı olmak üzere ilçede 2 adet de rüştiye yani ortaokul bulunmaktadır.
Son olarak o günlerde Turgutlu’da var olan bazı işyerleri ile sanayi tesislerinden bahsedelim. İlçede 695’i Müslümanlara, 95’i Rumlara, 31’i Musevilere ve 12’si de Ermenilere ait toplam 833 dükkân; 90’ı Müslümanlara, 36’sı Rumlara, 8’i Musevilere ve 5’i Ermenilere ait 139 da mağaza vardır. Turgutlu’daki 14 hanın 10’u Müslümanlara, 4’ü ise Rumlara aittir. 81’i Müslümanlara, 17’si Rumlara, 4’ü Ermenilere, 1 adedi ise Musevilere ait olmak üzere Turgutlu’da 103 kahvehane mevcuttur. İlçedeki 48 fırından 27’si Müslümanlara, 20’si Rumlara, 1 tanesi de Musevilere aittir.
Dönemin sanayi tesislerinin mülkiyetine bakıldığında ise diğer gayrimenkullerde genellikle nüfus oranı ile sahiplik ilişkisi arasında sayısal bir korelasyon varken bu tesislerde dengenin Rumlar lehine bozulduğu görülecektir. İlçedeki 10 yağhanenin 8’i Rumlara, 2’si Müslümanlara aittir. Turgutlu’da toplam 5 adet un fabrikası vardır ve bunların 3’ü Rum, 1’i Ermeni, 1’i de Müslüman malıdır. Tek pamuk fabrikası Müslüman işletmesi durumundayken 17 su değirmeninden 10’u Müslümanlara, 7’si ise Rumlara aittir.
Birinci Dünya Savaşı’nın son günlerindeki Turgutlu’yu görsel olarak anlamlandırabilmemize yardımcı olacak bir tek fotoğraf vardır elimizde. 1918 yılına ait olan bu fotoğraf, Pazar Camii’nin minaresinden çekilmiştir ve ileride Tatar Camii görünmektedir. Fotoğrafa yansıyan evlerin büyük bölümü bitişik nizamlıdır ve anlaşıldığı kadarıyla hemen hepsinin küçük ya da büyük birer arka bahçesi vardır. O dönemde birçok sokağında küçük derelerin aktığı Turgutlu’da bu akarsular ağaçların yetiştirilmesi için de kullanılmış olmalıdır.
Buraya kadar anlattığımız fizikî yapılar ve aktardığımız nüfus veriler için 29 Mayıs 1919’da başlayan Yunan işgali bir dönüm noktası olacaktır. Kasaba, bu tarihten itibaren yaklaşık üç buçuk yıl boyuca işgal altında kalmış ve kurtuluştan birkaç gün önce, 4 Eylül 1922 akşam saatlerinde Yunan birliklerinin çıkardığı yangın, her şeyi kül etmiştir. 7 Eylül 1922’de düşman işgalinden kurtulan Turgutlu, takip eden yıllarda bambaşka bir nüfus yapısıyla ve yeni bir devlet düzeniyle en baştan inşa edilecektir.
[1] Yay. Haz.: Dr. Erkan Serçe, İzmir ve Çevresi Nüfus İstatistiği 1917, Akademi Kitabevi Yayınları, İzmir 1998.
[2] Yay. Haz.: Dr. Erkan Serçe, İzmir ve Çevresi Resmî, Özel Binalar İstatistiği, Akademi Kitabevi Yayınları, İzmir 1998.
[3] Turgutlu’nun Şehitleri, Turgutlu Belediyesi Yayınları, Turgutlu 2015.
[4] Yay. Haz.: Dr. Erkan Serçe, İzmir ve Çevresi Nüfus İstatistiği 1917, Akademi Kitabevi Yayınları, İzmir 1998, s. 6-7.
[5] A.g.e., s. 10.
[6] Aydın Vilayeti Salnamesi, 1326, s. 662-663.
[7] Yay. Haz.: Dr. Erkan Serçe, İzmir ve Çevresi Resmî, Özel Binalar İstatistiği, Akademi Kitabevi Yayınları, İzmir 1998, s. 5. Binalarla ilgili bundan sonraki veriler de bu kitaptan alınmıştır fakat dipnotlarda karmaşa yaşanmaması için her birine ayrı dipnot verilmeyecektir.