TURGUTLU İSMİNİN KÖKENİ VE İLK TURGUTLULULAR
Hasancan Eralaca
Turgutlu günümüzde bulunduğu bölgenin en büyük ilçelerinden birisi olsa da esasında emsallerine göre geç kurulmuş bir yerleşim yeridir. Turgutlu’nun eşdeğeri denilebilecek merkezlerden olan Manisa, Kemalpaşa, Akhisar, Alaşehir gibi şehirler antik dönemlerden itibaren yerleşime sahne olan ve Türk fethinden sonra da bu özelliğini devam ettiren yerlerdir. Ancak Turgutlu, tahminen 15. yüzyılın başlarında küçük bir köy olarak kurulmuş olmalıdır; zira Turgutlu ismine rastlanan en eski tarihli arşiv belgesi 1456 yılına aittir.[1]
Hem bahsi geçen belgede hem de 17. asrın ortalarına kadar takip eden tarihlere ait olan tüm arşiv belgelerinde Turgutlu’nun isminin ‘Turudlu’ olarak geçtiği görülmektedir. Bu farklılık, bazı araştırmacıların Turudlu isminin bir Türkmen cemaatine ait olduğunu ve Turgutlu’yu da bu cemaatin kurduğunu söylemeye sevk etmiştir. Ancak Anadolu’da müstakil olarak “Turudlu” ismini taşıyan bir Türkmen cemaati bulunmamakta, yalnızca bazı bölgelerde ‘Turgut’ kelimesi ‘Turud’ olarak telaffuz edilmektedir. Dolayısıyla Turud ile Turgut’un esasen aynı kelimeler olduğu, farklı bölgelerde farklı telaffuzların ortaya çıktığı ve kelimelerin bazen bu tür değişimlere uğradıkları kabul edilen bir gerçektir. Öte yandan Turgutlu’nun ismine yönelik çalışmaların asıl amacı da zaten bu farklılığın nereden kaynaklandığını tartışmak değil, bu ismin etnik bir aidiyet belirtip belirtmediğini tespit edebilmektir.
Bilindiği üzere Turgutlu veya Turgutlular denilince akla ilk olarak Karamanoğulları beyliğinin askeri, demografik ve siyasi açıdan en etkili kitlesi olan ‘Turgutoğulları’ gelmektedir. Turgutlu’yu kuran ve buraya ilk yerleşen Türklerin Turgutoğulları ile bir alakasının olup olmadığı ise maalesef net olarak tespit edilebilmiş değildir. Ancak söz konusu varsayımı kabul edecek ve Turgutlu’yu kuranların Turgutoğullarına mensup olduğunu düşünecek olursak o halde bu kitlenin kökenlerini incelememiz gerekir. Turgutoğullarının kökenlerine dair çeşitli teoriler mevcut ise de “Timurlu tarihçisi Yezdî, Turgutlular’ı Türkmen (Camâat-i Türkmânân-ı Durgut) şeklinde tanımlar. Şikârî, Turgut Bey’in adını Bayburt Bey ile birlikte Karaman hânedanının tarih sahnesine çıktığı zamandan itibaren zikreder. Hatta Karamanoğlu Mehmed Bey’in fethettiği Ankara-Konya arasındaki geniş bozkırı ikiye bölüp yarısını Turgut, yarısını da Bayburt beylere verdiği söylenir.”[2]
Özellikle Karamanoğulları Beyliği’nde ve beyliğin Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra da Konya ve Karaman bölgesinde oldukça etkili olan Turgutluların kökenini Faruk Sümer, Oğuzlara bağlamakta ve onların Oğuz Türkü olduklarını ifade etmektedir. Ancak tarihte “Turgut” ismini taşıyan tek kitle burada bahsettiğimiz Turgutoğulları değildir. Esasında Turgutlar Batı Moğolistan ve Orta Asya’da yaşamış, tarihin belli dönemlerinde önemli işler yapmış bir Moğol-Türk boyudur. Dolayısıyla Turgutlu isminin kökenlerine inerken biraz daha geriye gitmeyi, söz konusu Turgutların kim olduklarını kısaca anlatmayı tercih etmeliyiz. Zira Turgutlu’yu kuranlar Turgutoğulları beyliğine mensuptur, Turgutoğulları da Oğuz Türküdür diyerek meseleyi tabiri caizse suya sabuna dokunmadan kapatmak belki de bilmediğimiz esas gerçeği görmemizi engelleyecektir.
Turgutlara dair ayrıntılı bilgilerin tarihi kaynaklara girmesi, onların 13. yüzyılın başlarında gerçekleştirdikleri önemli işler sayesinde olmuştur. Cengiz Han, 1207 yılında Hori Tumedler üzerine sefer hazırlığı yaparken Batı Moğolistan’ın en güçlü grubu olan Oyratların lideri Hutuga Beki Cengiz’e katılarak ordusu ile beraber onun yanında savaşmıştır.[3]Oyratlar Batı Moğolistan’da ve Çungarya bölgesinde yaşayan bir boy birliğidir ve bu birliğin en önemli unsuru Torgutlar’dır. Torgutlar, Merkidler ile beraber Oyrat birliğinin içerisinde yer alan, bazı teorilere göre Moğollaşmış bir Türk gurubudur ve Torgutlar güneybatı Moğolistan’da yaşayıp Cengiz Han’ın en büyük ve en güçlü müttefiki olan Keraitlerin[4] efsanevi hükümdarı Toril’in soyundan gelmektedir.[5]
Torgutlar ve Merkidler’in önemli bir kısmının Moğol ordusu ile beraber veya doğrudan ordunun bir parçası olarak, batıya doğru göç ettikleri ve Anadolu’nun Moğol hâkimiyetine girdiği dönemde burada önemli bir varlık gösterdikleri bilinmektedir. 13. yüzyılda ve 14. yüzyılın başlarında Anadolu’da Çungar/Çunkar/Çunkara, Tatar/Kara Tatar veya Kalmuk/Kalmık gibi isimlerle anılmaya başladılar. Çunkara ismi ile anılmaları esasen Çungarya bölgesinden geldikleri içindir. Kalmuk ismi ise günümüzde Moğolistan ve çevresindeki Oyratların dilinde “karışık, melez” manasına gelen ve halimag/kalimag/holimag şeklinde telaffuz edilen Moğolca bir kelimeden türemedir.[6] Oyratlar, Torgutlar, Merkidler, Dörbenler gibi, birden çok boyun birleşiminden meydana geldiği için bu şekilde anılmışlar, başlarda sadece Torgutlar için kullanılan Kalmuk ismi zamanla tüm Oyrat kabilelerinin hepsini tanımlar hale gelmiştir.[7]
Ayrıca Torgutların da dâhil olduğu bu kitlenin İslamiyet’e girmeyip Şaman inancından vazgeçmedikleri için ‘kal-mak’ fiilinden hareketle, Müslüman Türkler tarafından Kalmuk olarak adlandırıldıklarına yönelik bir teori de bulunmaktadır.[8] Hangisi doğru olursa olsun bizim için esas önemli olan nokta Torgutların Anadolu’ya geldikleri ve burada, buranın Müslüman Türk ahalisi tarafından tanınıp farklı şekillerde isimlendirilebilecek kadar, uzun süre kaldıkları bilinen bir gerçektir. Zira Çin ve Karadeniz’in kuzeyine gidenlerden başka, Çungarlardan bir kısmı Cengiz Han’ın torunu Hülagü ile birlikte batıya yönelerek İlhanlı Devleti’ni kurmuş ve Anadolu Selçuklularını Kösedağ Savaşı’nda yenerek Anadolu’ya yönelmiştir. Yoğun olarak Sivas, Amasya, Tokat, Çorum, Yozgat, Kayseri ve Kırşehir gibi Orta Anadolu bozkırlarına yerleşerek, Türkmen aşiretlerinin yanında ikinci bir unsur olarak yaylak ve kışlak hayatı yaşamışlardır.[9]
Zamanla Müslüman olarak “Tatar” ismini alan Moğol bakiyeleri olan bu grup, Moğol hâkimiyeti zayıfladıktan sonra Anadolu’daki muhtelif beyliklerin ve Osmanlı’nın hâkimiyeti altına girdi.[10] Ancak 1402 yılında meydana gelen Ankara savaşı sırasında Tatar ismi verilen bu grup, Timur’un saflarına katıldı. Osmanlı’nın fetret dönemine girdiği bu dönemde Timur tatarları yanında götürmeye karar verdi ve büyük kısmın Anadolu’dan giderken götürdü.[11] Timur onların tamamını götürmeyi başaramamış, bazıları bir yolunu bularak Anadolu’da kalmıştır. Keza geriye kalanlardan Çorum ve civarında yaşayan bir kısmı da Çelebi Mehmet tarafından Balkanlara sürülmüştür.[12]
Çungar, Kalmuk, Tatar veya Kerait gibi farklı isimlerle adlandırılan ancak esasında büyük kısmı Torgutlar ve Merkidlerden meydana gelen Oyrat kitlesinin uzun bir süre Anadolu’da varlık gösterdiği bilinmektedir. Her ne kadar Timur ve Çelebi Mehmet’in sürgün politikaları ile Anadolu’daki nüfusları büyük oranda azalmış olsa da muhakkak ki geride kalanlar veya tamamen İslamlaştıkları için yerel ahaliye karışmış olanlar olmalıdır. Kimse geride kalmasa dahi onların kurmuş oldukları yerleşim yerleri onlar gittikten sonra da aynı isimle varlığını devam ettirmiş olabilirler. Dolayısıyla başta da bahsettiğimiz gibi Turgutlu’yu kuranlar Turgutoğulları beyliğine mensuptur, Turgutoğulları da Oğuz Türküdür diyerek meseleyi tabiri caizse suya sabuna dokunmadan kapatmak yerine farklı teoriler ortaya atmak daha doğru olacaktır. Bu bağlamda Turgutoğulları ve Turgutlu’yu kuranlar aynı kişilerdir ve bunlar Oğuz kökenlidir de denilebilir, Turgutoğulları Oğuz değildir Kalmuk/Çungar/Tatar/Oyrat’tır da denilebilir. Veya bizim iddia ettiğimiz gibi Turgutoğulları ile Turgutlu’yu kuranlar arasında bağlantı kurmaya gerek duymaksızın ve bu ihtimali de göz ardı etmeksizin, Turgutlu’yu kuranlar Çungarya kökenli Türklerdir de denilebilir.
Burada esas önemli olan ise Turgutlu ve çevresinde bulunan yerleşim yerlerinin ve özellikle 16. yüzyıldaki yörük guruplarının isimleridir. Esasen “Turgutlu” ismi bile burayı kuranların ve dolayısıyla ilk yerleşenlerin kökenlerinin Turgutlarla yani Oyratlar/Kalmuklar/Çungarlar dediğimiz Batı Moğolistan kökenli Türklerle bağlantılı olduğunu iddia etmeye yeterlidir. Ancak 16. yüzyılda Turgutlu’nun yakın çevresinde bazı yerleşim yerleri bulunmakta, bazı yörük grupları konar-göçer olarak yaşamaya devam etmekteydi. Günümüzde Sarıbey köyünün bulunduğu yerin birkaç kilometre batısında “Karaitli” köyü bulunmaktaydı.[13] Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Turgutlar “Kerait” olarak adlandırılan bir topluluğa mensupturlar ve hatta efsanevi Kerait hükümdarı Toril’in soyundan gelmektedirler.[14] Turgutlu’nun hemen yakınında Karaitli/Keraitli isimli bir köyün bulunuyor olması bu teoriyi destekler nitelikte bir kanıttır. Bir diğer kanıt ise günümüzde Avşar köyünün bulunduğu yerin çok yakınlarında var olmuş ancak günümüze ulaşamamış olan “Melkid” köyüdür. Turgutlu tapu defterlerinde[15], bazı vakıf kayıtlarında ve yaşlıların hafızalarında o bölge hala Melkid ismiyle anılmaktadır. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Oyratları oluşturan kalabalık Türk gruplarından bir tanesi Turgutlar, diğeri ise Merkidler’dir. Dolayısıyla Turgutlu’nun üç kilometre kadar doğusunda ismini Merkidler’den alan bir köy bulunmaktaydı.
Raşidüddin, Keraitler’den bahsederken onları oluşturan alt gurupları saymakta ve “Karkın” isminde bir gurubun da Keraitlere mensup olduğunu söylemektedir.[16] Bilindiği üzere Turgutlu’nun kuzeybatısında Karkın isimli bir köy bulunmaktadır ve ayrıca Karkın aynı zamanda bir Oğuz boyunun ismidir. Ancak 2018 yılında Karkın köyünün mezarlığında yaptığımız bir çalışma sırasında 9 adet tamgalı mezartaşı tespit etmiştik. Bunların tamamı ulu bir meşe ağacının altına dairesel şekilde yapılmış mezarların başında bulunmaktaydı. Definler kıble esasına göre yapılmamış, mezarların başlarına dikilen basit taşların üzerinde ise Tatar tamgaları bulunmaktadır.[17] Bu durum da burada ifade ettiğimiz teoriyi güçlendirebilecek önemli bir kanıttır.
Turgutlu’nun on kilometre kadar doğusunda bulunan Akçapınar köyünün 16. yüzyıldaki kayıtlarına bakıldığında burada “Çonkara” ismi ile kayıtlı küçük bir yörük cemaatinin bulunduğu görülmektedir.[18]
Bununla beraber yine Turgutlu ve çevresinde “Tatar” namıyla anılan birçok yerleşim yeri bulunmaktaydı. Bahsini ettiğimiz topluluğun Anadolu’da “Tatar” tanımı altında isimlendirildiğinden bahsetmiştik. Günümüzde Ataköy ismini taşıyan ve Ahmetli’ye bağlı olan Tatarocağı köyü, 19. yüzyılın ilk yarısına kadar Sinirli köyünün iki kilometre kadar güneybatısında bulunan Tatar köyü[19], 16. yüzyılda Sinirli’nin üç kilometre kadar doğusunda bulunan Köşkpınarı köyündeki Tatar Hankahı[20], Urganlı’nın kuzeyinde bulunan Tatar mevkii, Koldere ile Gümülceli arasında bulunan Tatar Tepesi, Turgutlu ve çevresinde bulunan ve Tatar ismini taşıyan önemli yerlerdendir.
Buraya kadar aktardığımız bilgi, belge ve tespitler doğrultusunda Turgutlu’nun kurucularının Karamanoğulları egemenliğindeki Turgutoğulları ile bağlantısı olsun ya da olmasın bir Moğol-Türk boyundan gelme ihtimali olduğu ortaya çıkmaktadır. Ancak aradan geçen yüzlerce yıl sonrasında elimizde, en azından şu an için maalesef konuya dair herhangi bir açıklayıcı belge olmadığı için öne sürdüklerimiz, tamamen yoruma dayalıdır.
[1]HasancanEralaca, Turgutlu’nun Kaybolan Köyleri, Turgutlu Belediyesi Yay., Turgutlu 2021, s.12-13.
[2] Faruk Sümer, “Turgutlular”, TDVİA., C:41, İstanbul 2012, s.420.
[3] Cengiz Buyar, “Geçmişten günümüze Cangar destanı”, Milli Folklor Dergisi, 2016, S:109, s.117.
[4]https://web.archive.org/web/20150829235055/http://www.history.kz/Articles/kerey.php
[5] Cengiz Buyar, “Kırgızistan’da Bir Etnik Gurup: Sart Kalmaklar”, TurkishStudies, 8/9, Ankara 2013, s.821.
[6] Cengiz Buyar, a.g.m., s.822.
[7] Cengiz Buyar, a.g.m., s.821.
[8] Sadullah Gülten, “XVI. Yüzyıl Anadolusunda Moğol Bakiyeleri: Çungarlar”, HistoryStudies, Kasım 2017, 9/4, s.54.
[9] Gülten, a.g.m., s.54.
[10]Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, C. I, Ankara 1970, s. 18.
[11] İsmail Aka, Timurlular, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1995, s. 47.
[12] Gülten, a.g.m., s.55.
[13]Eralaca, a.g.e., s.114.
[14]https://web.archive.org/web/20150829235055/http://www.history.kz/Articles/kerey.php.
[15] Turgutlu tapu müdürlüğünde bulunan ancak 2 yıl önce genel müdürlüğe gönderilen 1875 tarihli ve 3 numaralı tapu tasarruf defterinde Melkid mevkii olarak geçen ve Lütfi Paşa vakfına ait olan araziler günümüzde Avşar köyünün bulunduğu yere denk gelmektedir.
[16]https://web.archive.org/web/20150829235055/http://www.history.kz/Articles/kerey.php.
[17] Bunun için bakınız; İlker Mümin Çağlar, HasancanEralaca, “Mezartaşlarının Göç ve İskan Tarihi Araştırmalarında Yardımcı Kaynak Olarak Kullanımı: Karkın ve Çobanisa Örneği”, 1.Türk-İslam Mezar Taşları Kongresi, Aydın, 2018, s.161-174.
[18] Sadullah Gülten, a.g.m., s.59.
[19]Eralaca, a.g.e., s.158-159.
[20] Feridun Emecen, XVI. Asırda Manisa Kazası, Türk Tarih Kurumu Yay., 2. Baskı, Ankara 2013, s.163.