Turdakla Çatalköprü Karavuz Kanyonunda Yaz da Kışı Yaşadık.
ETKİNLİKLERİNE katılmaktan oldukça keyif aldığım TURDAK Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübünün 2013-2014 sezonunu kapatmasının ardından “Bu yaz sıcaklarında serin kanyonlara girip temiz, soğuk sularda deniz keyfi yapalım” önerisi üzerine başkanımızın tasarlamasıyla önce Çatalköprü, Karakız (Karavuz) kanyonuna girmeye karar verdik.Kulüp sporcuları daha önce iki kez bu dereye girmişler hatta birisinde Bekir arkadaşımız kayadan düşerek kaburgalarını kırmıştı. Dikkat edilmezse tehlikesi olan bir etkinlik olacaktı.
Yaz sıcağında akan dere içinde yürümeyi merak ediyordum, katılmaya karar verdim. Yürüyüşe katılan arkadaşlarla Çatalköprü Köyüne özel araçlarla geldik. Köy kahvesinde az oturup yan taraftan dereye indik. Su şırıl şırıl akıyordu ve çok ta soğuktu. Başlangıç çok güzeldi . Taştan taşa, kayadan kayaya atlayarak suyun bir bu tarafına, bir öbür tarafına geçerek yürüyorduk . Aslında yürümüyorduk kimi yerde sıçrama kimi yerde atlama, asılma hareketleri yapıyorduk sanki. Ben fotoğraf makinem elimde güzel kareler yakalamaya çalışıyordum . Güzellikleri kaçırmadan izliyordum bir yandan...Taştan taşa atlamak , ıslanmaktan sakınmak hiç de kolay değildi . Hayat öğretiyor tabii . Sonunda ayağım kaydı ve belime kadar suya düştüm. Fotoğraf makinem cebimde ıslandı . Ne öğrendiğime gelince; Islanmaktan sakınınca mutlaka düşüyorsun ve her yerin ıslanıyor, en iyisi ayakları feda etmek Ve dibi görünen yerlerde düm düz yürüyerek geçtim sudan. Bu arada bana gülen arkadaşlarım da teker teker düşerek ıslandılar :)
Ağaçların altında, güneşi pek görmeden, serin serin yürümek epey keyifliydi. Güneş yukarılarda bir yerdeydi zaman zaman bir bohça büyüklüğünde kimi yerlere serilmişti. Fakat çok uzun sürünce yorulmaya ve sıkılmaya ve de üşümeye başladım . Çocuklar gibi sızlanıyordum arada. Ne zaman bitecek? Islanmak istemiyorum artık. Mola yerini kararlaştırıp taş ocak arasında ateş yakıldı . Getirilen sucuklar Çöp şişlere dizildi Arada oturup dinlenmek ve yemek keyfimizi geri getirdi .Tok karnına yürümek zorladı tabi . Çıkış ve derede ıslanmak devam ediyordu. Bir yerde sarkan sarmaşıkları görünce tutunup sallanmak eğlenceli oldu. Çevredeki güzellikleri görmeye çalışıyorum ama basacağım yeri kontrol etmekten epey şeyi kaçırıyorum, bu ayrıca gruptan geri kalmama neden oluyor .Derken nihayet yukarı tırmanış başladı,dereden ayrıldık . Epey sevinmiştim ama sevincim kısa sürdü . Üzerimizdeki ağaçtan şemsiyeler artık yoktu , öğle sıcağı çökmüştü . Neredeyse az önce yürümekte zorlandığımız dere ile buranın arasında en az10 derecelik ısı farkı vardı. Biraz önce üşüyorduk şimdi terlemeye başlamıştık. Yine mızmızlanıyordum ,tek tesellim arada topladığım kır çiçekleriydi . Suyumuz da bitmişti . Bir çeşme bulduğumuzda serin suyundan kana kana içtik,elimizi yüzümüzü yıkadık . Oradaki mola her şeye değerdi . Yüzümüze mutlu bir tebessüm yerleşivermişti . Uzaktan Çatalköprü Köyü görünüyordu, adım adım yaklaşırken gücümün sonunu harcadım sanki. Köy kahvesine kendimizi atıp çayımızı elimize aldığımızda bizden mutlusu yoktu . Bir Turdak yürüyüşünü daha böylece bitirmiştik. Gelecek Pazar, daha sonraki pazarlar değişik kanyonlara girmeye karar vererek ayrıldık.
(Perihan HASERGİN-TURDAK)
Yorumlar
Kalan Karakter: