Türkiye'de yenidoğan çetesi Skandalı: Ne Yaşandı, Nasıl Ortaya Çıktı?
Türkiye'nin gündemini ayağa kaldıran 'yenidoğan çetesine' ilişkin iddianamede belirtilen 47 şüpheliden 21'i tutuklandı. Başsavcılık tarafından hazırlanan iddiananemin detayları da ortaya çıktı. Peki, 12 bebeğin ölümüne neden olan yenidoğan çetesi olayı nedir?
Ne Yaşandı?
İddiaya göre; 112 Acil Servisindeki üyeleriyle birlikte hareket Yenidoğan Çetesi üyeleri hastanelerde doğan bebeklerin sağlık durumu iyi olmasına rağmen, sanki ciddi sağlık sorunları varmış gibi gösterilerek anlaşmalı oldukları Özel Hastanelerin yoğun bakım ünitelerine yönelendirmeye başladı. Çete, bu süreçte ailelerden yüksek miktarda para talep etti. Yeni doğan bebeklerin bakımı gibi hassas bir konuda, sağlık çalışanlarının etik dışı bu uygulamaları, kamuoyunda büyük bir tepkiye neden oldu. Bebeklerin gereksiz yere yoğun bakımda tutulduğu süreçlerde, bazılarının bakım yetersizliği nedeniyle hayatını kaybettiği iddiaları da olayın vahametini artırdı. Şuana kadar 12 bebeğin ihmal nedeniyle hayatını kaybettiği ortaya çıktı. Çete üyelerinin arasında, 112 Acil Servis elemanları, hastane çalışanları, başhekimler olduğu ortaya çıktı.
Nasıl Ortaya Çıktı?
Skandal, bazı ailelerin bebeklerinin gereksiz şekilde yoğun bakımda tutulduğunu fark ederek şikayette bulunmalarıyla başladı. Ailelerin bu şüpheleri üzerine yapılan detaylı araştırmalar, olayın ardındaki büyük çaplı suistimali açığa çıkardı. Telefon kayıtlarının medyaya sızdırılmasıyla birlikte olay daha geniş kitlelere ulaştı. Bu kayıtlar, çete üyelerinin bebeklerin sağlık durumu üzerinden yaptığı soğukkanlı konuşmaları ve bebek ölümlerine karşı kayıtsızlıklarını içeriyordu. Medyaya yansıyan bu detaylar, toplumda infial yarattı ve olayın geniş çaplı bir soruşturmaya dönüşmesini sağladı.
Bebekler Neden Öldü?
AA'nın ortaya çıkardığı iddianamede hayatını kaybeden bebeklerin 'her türlü enfeksiyona açık olan yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırıldığı', bu nedenle bazı bebeklerin enfeksiyon nedeniyle hayatını kaybettiği aktarıldı. Ayrıca uygun yöntemlerle tedavi olmayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verildiği de yer alan bilgiler arasındaydı. Şüphelilerin usulsüzce düşümünü yaptıkları ilaçlar ise hastaneden çıkarılıp satıldı ve bu sayede de maddi kazanç sağlandığı vurgulandı.
Son Durum Nedir?
Soruşturma derinleştikçe, birçok hastane ve sağlık çalışanı incelemeye alındı. Olayla bağlantılı olduğu tespit edilen doktorlar ve hemşireler gözaltına alınırken, bazıları tutuklandı. Sağlık Bakanlığı, olayın ortaya çıkmasından sonra harekete geçti ve tüm hastanelerde kapsamlı denetimlerin başladığını duyurdu. Özel hastaneler başta olmak üzere, Türkiye genelinde yoğun bakım ünitelerindeki uygulamaların sıkı takip altında olduğu açıklandı.
22 Kişi Tutuklandı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya yaptığı açıklamada: "İçişleri Bakanlığımızla birlikte üç bakanlığımız, haksız kazanç elde etmek için cennet kokulu bebeklerimizin hayatını hiçe sayan bu vicdansızlardan 47 şüpheli hakkında 16 Ekim 2024 tarihinde iddianame hazırlanmış ve 22'si tutuklu bulunan bu şüphelilerle ilgili yargılama süreci başlamış ve devam etmektedir." ifadelerine yer verdi.
Yenidoğan Çetesi skandalı, toplumun güvenini sarsan büyük bir sağlık krizi olarak kayıtlara geçti. Bu olay, Türkiye’de sağlık sisteminde daha sıkı denetimlerin gerekliliğini ve etik kuralların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Kamuoyunun baskısı ve süren soruşturmayla birlikte, bu tür olayların tekrarlanmaması için yeni düzenlemelerin yapılması bekleniyor.
Çete Lideri Olduğu İddia Edilen Fırat Sarı Kim?
İstanbul'da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak kasten ölmelerine neden olan çete hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.Mahkemenin iddianameyi inceleme süreci devam ederken örgüt liderlerinden Fırat Sarı'nın ifadesi ortaya çıktı.Reyap Hastanesi çalışanı ve Medisense şirketinin sahibi örgüt lideri Doktor Fırat Sarı ifadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemediğini söyleyerek,
PKK üyeliğinden 5 yıl cezaevinde yatmış
"Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldum. Tıp fakültesinde okuduğum zaman PKK örgüt üyeliğinden hüküm giyerek 5 yıl civarı cezaevinde yattım. Cezaevinden sonra okuluma tekrar dönerek okulumu bitirerek mezun oldum. Zorunlu hizmet süremi Bingöl Kiğı ilçesinde 3 yıl yaptıktan sonra İstanbul ilinde farklı farklı hastanelerde çalıştım. Medisense Sağlık Hizmetlerini yaklaşık 7-8 yıl önce kurdum. Yüzde 100 hisseli sahibiyim. Geçimimi doktorluk mesleğimi yaparak kazanıyorum" dedi.
Fırat Sarı kendisi hakkında suçlamalar hakkında ise, "Yenidoğan yoğun bakımında yetersiz sayıda hemşire çalıştırılması, bakımsızlıktan bebeklerin 'eks olması', dış nöbetçi hemşire görevlendirilmesi, hastanenin başka biriminde çalışırken yoğun bakımda görev alınıyor gibi liste düzenlenmesi olaylarının hiçbiri doğru değildir. İddia edildiği gibi bakımsızlıktan 'eks olan' bebek yoktur. Normalde yoğun bakımda 4 bebeğe 1 hemşire bakmalıdır. Tam zamanlı olarak bir doktor çalışmalıdır. Tam zamanlı doktor da benimdir. Her şey prosedüre uygundur" ifadelerini kullandı.
Fırat Sarı hesap hareketleri incelendiğinde gelen paralar hakkında ise, "Şirketim ve tarafımdan gönderilen paralar daha önce de açıkladığım gibi danışmanlık verdiğim hastanede çalışanlara gönderilen motivasyon amaçlı paralardır" dedi.
Sarı ifadesinde, "Benim hastanelerde çalışan doktor, hemşire veya herhangi bir sağlık çalışanına talimat vermem söz konusu değildir. Ben hiç kimseye entübe olmayan bir bebeği entübe gibi gösterilmesini, 1. Düzeyde olan bir bebeğin 2. veya 3. Düzeyde gösterilmesini, uygulanmayan tedavileri uygulandı gibi gösterilmesi gerektiğini, hastane muhasebeleri dahil kimseye söylemedim. Yine konuşma içeriklerinde çok sık geçen curosoft veya başka bir ilacın saklanması, hastaneden dışarı çıkarılması, dışarı satılması veya hastaya uygulandı gibi gösterilip uygulanmaması gibi bir talimat vermedim" şeklinde konuştu.
Hasan Deniz Çizmeci