Geçen hafta yapılması planlanan Spil tırmanışı kötü hava koşulları nedeniyle bu haftaya ertelenmişti. TURDAK kulübünün doğa sevdalısı sporcuları ile biz de bir haftalık gecikmeyle tırmanış için belediye eski binası önünde toplandık. Sporcuların hepsinde Spil’in 1503 metrelik zirvesine çıkacak olmanın heyecanı gözlenmekte. Bu sert parkurda zorlanacaklarını biliyorlar ama hiçbirinin gözünde ne bir yılgınlık ne bir ümitsizlik var. Otobüse doluyoruz. Saat 07.35’te yürüyüşün başlayacağı Manisa – Turgutlu yolu üzerindeki “Hamalınkırı / TİGEM noktasındayız. Soğuk iyiden iyiye kendini hissettiriyor. Yürüyüşe hemen başlıyoruz. Yağmur da hafiften başlamış durumda. Güneye, Spil dağı yönüne yöneliyoruz. Kimi yerler bodur çalılarla kapanmış. Gideceğimiz yönü seçmemiz zorlaşıyor. Patika kıvrıla kıvrıla bizi yükseklere doğru götürüyor. Başkan Celalettin Hoca yolu bildiği için en önde. Grup onu takip ediyor. Aşağıda Sırtlangöçüğü denilen uçurumlu bir dere var.
Patikada bazen kayalıkların arasından devam ediyor. Daha önce bu patikaları kullanan dağcılar “Biz buradan geçtik!” der gibi kayalara adlarını yazmışlar. Zorlu patika nerdeyse bir buçuk saat sürüyor. Şimdi bir düzlükteyiz. Aslında düzlük değil ama biraz önce çıkılan sert patikaya gör öyle nitelendirilebilir. Çam, meşe ağaçlarının arasından bir süre daha yürüyoruz. Birden önümüze yaz mevsiminin aşırı sıcağından küçülmüş Sülüklügöl çıkıyor. Bu benzersiz doğa manzarasını ilk defa görenler büyülenmiş bir halde. Ormanların arasına saklanmış bu şirin göl onları kendinden geçiriyor. Bir kısım yürüyüşçü fotoğraf çekmek ve çektirmekle meşgulken kimi de yağışlar sonunda bolca bulacağını düşündüğü mantarları aramakta. Herkes halinden memnun olduğu halde yine de fazla beklemeden yola devam ediyoruz. Sert bir yokuş çıkıyor karşımıza. Yürüyüşçüler zaman zaman zorlanıyor. Geride kalanlara daha iyi durumda olanlar yardım ediyor. Başkanın söylediğine göre parkurun en zor ve tehlikeli yerine geldik. Soğançukuru denilen yerden, üzerinden yüksek gerilim hattı geçtiği için ağaçların kesildiği alandan tepeye çıkmaya başlıyoruz. Neredeyse emekleyerek çıkıyoruz.
Enerjik olanlar zorlananların çantalarını aldı. Kimisi bazı noktalarda iplerle arkadaşlarına destek sağlıyor. Nihayet yokuşun bitiminde Ayvacık köyü görünüyor. Durmak yok. Köyün altındaki, suyunun şifalı olduğu anlatılan “Açöldüren Çeşmesi” mola yerimiz. Saat 11.00’da ulaşıyoruz çeşmeye. Bir kayanın dibine hem ısınmak hem ıslanmış giysilerimizi kurutmak için küçük bir ateş yakıyoruz. Herkes çantasındaki yiyeceği çıkarıyor. Kimi zeytin, peynir getirmiş kimi poğaça, börek… Kimi de sabah fırından aldığı simitle katılıyor meydan sofrasına. Bu kadar yorgunluktan sonra ne yense tatlı geliyor insana. Yemek molası otuz dakika. Mola bitiminde çöpler köydeki çöp kutusuna atılmak üzere toplanıyor.
Ayvacık köyü dağların, ormanların arasına sıkışmış küçük bir köy. Ancak yirmi kadar ev var. Bol oksijenli havasıyla, şifalı suyuyla gazetelerde, televizyonlarda sıkça boy gösteren bir köy. Yakalandığı amansız hastalıktan burada kurtulan Öğretim görevlisi Nursel hanımı( hanımağa’yı) ziyaret edip çayını içtikten sonra At Alanı denilen bölgeye yöneliyoruz. Grup ilk kez bu yolu deneyecek. Alana çıkan patikayı sınama yanılma yoluyla buluyoruz. Aslında takip ettiğimiz yol çevredeki keçi sürülerinin geçtiği yerler. Yine tırmanış başlıyor. Hedefimize kısa sürede ulaşıyoruz. Burası piknik alanı olarak kullanılan koyu gölgeli düz bir alan. Özel İdare’nin yaptığı taş binalar ve hemen yanı başlarındaki kır kahvesi dikkat çekici. Bir grup buradan 1503 rakımlı Spil zirvesine çıkmak için hemen hareket ediyor. Diğerleri kahvede bekleyecek. Biz de zirve yapacak gruba katılıyoruz. Zirveye orman yangın gözetleme kulesi için açılan yoldan giderek ulaşıyoruz. Umduğumuzdan kolay oluyor. Bir tarafta Manisa diğer tarafta Kemalpaşa sanki ayaklarımızın altında. İzmir bile net olarak görünüyor. Bir anı fotoğrafı çektirdikten sonra dönüşe geçiyoruz. Zirveye çıkış ve iniş iki saatten fazla zamanımızı alıyor. Dönüşümüzle bizi bekleyen arkadaşlarımızın sabırlı bekleyişi de son buluyor.
Otobüsümüze doluşarak Beşpınar (Sütçüler) yönüne hareket ediyoruz. Saat 16.00’da Turgutlu’dayız.
Turgutlu Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü (TURDAK) üyeleriyle 23 Ekim Pazar günü Salihli Gölcük- Sart arasındaki parkurda buluşmak üzere sözleşerek ayrılıyoruz. (Haber Merkezi)
Yorumlar
Kalan Karakter: