Turdak Dağcılık ve Doğa yürüyüşleri sezonu Çatalköprü Kanyonunda Açtı
Turgutlu İlçesi'nin etkin Dağcılık Kulübü Turdak 2014-2015 etkinlik sezonunu Çatalköprü köyüne inen girilmesi ve çıkılması oldukça zor Karavuz Kanyonuna girerek açtı.
Turdak Kulübünün yetkin sporcularından Perihan Hasergin, Kanyon yürüyüşü / geçişi ile iligi gazetemize yaptığı açıklamada “Etkinlik paylaşıldığında sezonun Çatalköprü Karavuz kanyonu ile başlayacağını okudum. Temmuz başında yürümüş ve kanyon yürüyüşünü pek sevmemiştim aslında. Islanmak pek bana göre değildi ...Etkinliği incelediğimde önerdiğim gibi önce dağ yolundan yürüyüp sonra kanyona girecektik. Bir de bunu deneyeyim dedim ve "katılıyorum" dedim.
Pazar sabahı 6.30 'da uyanmak epey zor gelse de hemen hazırlanıp çıktım . Turdak ekibi ve otobüsümüz hazırdı. Heyecanla günaydın deyip eller sıkıldı. Otobüse atlayıp yola koyulduk. Çatalköprü'de ilk kahvede çaylarımızı içtik.Su deposuna kadar araçla çıktık. Orada inip yürümeye başladık. Bu arada Manisa-Anemon Dağcılıktan iki arkadaşımız da bizimle yürüyecekti. Sabah serinliğinde keyifli bir yürüyüş başladı. Sohbet ede ede yol alıyor, bir tırmanıp bir inişe geçiyorduk. Nihayet büyük bir kestane ağacı ve dibindeki çeşmeye ulaştık. Celalettin Hocamız "buradaki sudan alın,başka yerde su yok " dedi. Bu çeşme ve ağaç gölgesi daha önceki yürüyüşte kendimizi yere atıp mutlulukla dinlendiğimiz yerdi. Burada grup fotomuzu çekildik Yavuz ve Salim arkadaşlar tarafından. Çünkü hiç birimiz fotoğraf makinesi getirmemişiz ...
Yola devam ettik yine. Bir noktada ana yoldan ayrılıp kanyona inen patikaya girdik. Yanda kıyısında ceviz ağaçları olan bir kirazlık vardı. kısa bir yürüyüşten sonra kanyona indik. Dev çınar ağaçları altında koyu gölgede deremiz şırıl şırıl akıyordu.
Burada da fotoğraflar çekildi,bir taraftan da üst baş,ayakkabı değişikliği yapıldı. Dere boyunca iniş aşağı yürümeye başladık.Taştan taşa sekerek,bazen dereye paralel yürüyerek biz de dereyle bir akıyorduk. Yerlerde mevsimin ilk siklamenlerini görünce çok mutlu oldum. Bin bir zahmetle arada sırt çantamdan telefonumu çıkarıp fotoğraf çekmeye çalışıyordum. İkinci sürpriz de olgunlaşmış olan kızılcıklar yani “Güren”lerdi. Tüm ekip toplayıp yedik, bu “C” vitamini deposu orman meyvesinden.
"Bakalım ilk kim milli olacak " diye suya ilk düşecek olanı da merak ediyorduk.Deneyim çok önemliymiş.Islanmaktan sakınmadan yürüyünce düşülmüyormuş. Deniz ayakkabılarıyla suyun içinden yürüyüp geçince düşmekten kurtulmuş oldum.
Mola yerimiz seçilince bulduğumuz yerlere oturduk. Suyun kenarına kontrollü bir ateş yakıldı. Odunlar közleşirken kesilen sucuklar ızgaralara yerleştirildi, ekmekler hazırlandı. Acıkan karnımızı doyurmak, yiyeceklerimizi , içeceklerimizi paylaşmak çok keyifliydi. Celalettin Baba'nın "Son beş dakika" demesiyle toparlanıp tekrar yola koyulduk. Geçit ve yürüme durumuna göre taştan taşa derenin bir o yanına bir bu yanına geçerek yürüyorduk. Ben daha önce geçtiğimiz yerlere dikkat etmeye çalışıyordum. Zor geçitlerde yardımlaşıyor arkadaşların yardımını kabul ediyorduk.
Bir yerde dere kıyısından geçiş olmayınca kıyıdaki patikadan yürüdük. Bir de baktık ki kanyon aşağılarda kalmış. Bir süre güneş altında yürüdük, Köy de artık görünüyordu. Bir çeşmeden elimizi yüzümüzü yıkayıp serinledik, mataralarımızı doldurduk. Yine aşağı inip köylünün bahçe yolu olan patikalardan yürüyünce ana yola çıktık ve köye ulaştık. Köy kahvesinde biraz dinlendik. Düğün yemeği yeme planımız suya düştü çünkü geç kalmıştık,gelin alayı gitmişti. Aracımıza bindik ve oturunca ne kadar yorulduğumuzu daha iyi anladık ama yüzümüzde mutlu bir gülümseme vardı.” dedi. Haber Merkezi
Yorumlar
Kalan Karakter: