TURDAK Çaldağı’na tırmandı
TURGUTLU ilçemizde Dağcılık ve Doğa Yürüyüşleri etkinliği yapan TURDAK (Turgutlu Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü) sporcuları sezonun onuncu etkinliğini Turgutlu Çaldağı’na tırmanarak gerçekleştirdi.
Bizim de içinde olduğumuz yürüyüş grubu 07.00’da kendilerini Çaldağı’na götürecek otobüse binip hareket etti. 60 kilometre çapında bir alanda yoğun çevre felaketi yaşatacağı bilim insanlarınca sürekli anlatılan nikel madeni işletme alanını geçtikten sonra arabadan inildi ve yürüyüş başladı. Saat henüz 07.40. Yürüyüş başlar başlamaz da Sinekli Çeşmesi’ne giden yangın yolunun çevresindeki çam ormanının yaydığı güzel koku ve oksijen bolluğu bir anda herkesi büyüledi. Sakarkaya’ya tırmanırken zorlanmamak için bir kilometre kadar yüründükten sonra kısa bir germe-açma hareketleri yapıldı. Burada grup yetkin ve yavaş olmak üzere ikiye ayrıldı. Biz yetkin gruba katıldık. Bu grup “Zeybekkayası” mevkisinden başlayan patikada sık sık molalar vererek ilerledi. Gerilerden gelen seslerden diğer grubun yürüyüşünün daha sakin acelesiz olduğu anlaşılıyordu.
Saat 08.30. Sakarkaya’nın güney yamacında yaz kış sıcak buhar çıkan mağaramsı delik herkesin dikkatini çekiyor.
Her yıl buralara yürüyüşler düzenleyen ve çevreyi çok iyi bilen TURDAK başkanına göre bu buharın kaynağı kuş uçumu 7-8 kilometre doğudaki Urganlı Kaplıcaları. Büyük bir olasılıkla Sakarkaya da termal suların bıraktığı kireçten oluşmuş. Buhar deliğini incelerken de biraz dinleniyoruz. Daha yavaş hareket eden diğer grup da yetişmek üzereyken hareket ediyoruz. 30 dakika sonra çevre köylülerce “Sakarbaşı” adı verilen kayalığın zirvesindeyiz. Artık “Kurtkayası” sırtına değin tırmanma bitti. Nikel madenini işlemek için kesilecek yemyeşil orman denizi hemen dibimizde. Belki de bu ormanı bir daha göremeyeceğimiz. Geniş ormanlık alana bir sevdiğimize bakar gibi bakıyoruz. Tüm Turgutlu Ovası adeta ayaklarımızın altında.
Ovaya tepeden bakmak daha bir hoş oluyor. Birkaç resim aldıktan sonra Çal zirvesine doğru yürüyüşümüzü sürdürüyoruz. Parkurun en sert yerine vardık. Sol yanımız Domuz Deresi. Diğer grup buradan Sinekli Çeşmesi’ne inecek. Belirli yerlere İşaretler koyuyoruz. Taşlardan yön belirttikten sonra oldukça dik Kurtkayası sırtından açılmış yangın önleme yolundan kimi yerlerde kayarak, zorlanarak ve arada verilen kısa molalarla 50 dakikada tırmanışımız gerçekleşiyor.
Artık fazla zorlanılmadan Çal zirvesine doğru yürüyebiliriz. Nikel işletmesinin aldığı maden cevheriyle çevrenin delik deşik olmuş halini görüp üzülüyoruz. Zirveye yakın yerde çam koruluğunun içindeki çeşmede toplanma molası veriliyor. Öğrendiğime göre bu grup bu gün yemek molası vermeyecekmiş. Çantalardan çıkarılan meyveler yürüyüş sırasında yeniyor. Kimi arkadaşlar daha kahvaltı bile yapmamış. Meyveler kahvaltı yerine sayılıyor. Zirveye yakın yerde her zaman akan çeşmenin bile suyunun kuruduğunu üzülerek görüyoruz. Her yana açılan su sondajları bu küçücük çeşmeyi de kurutmuş.
Saat 10.45. Çaldağı’nın zirvesine ulaşıyoruz. Çaldağı, iki yüksek tepeden oluşuyor. Birincisi 1034 metre rakımlı “Kabaktepe”. Diğeri biraz daha az rakımlı “Aysekizi tepesi”. Gerçekten Kabaktepe’nin zirvesindeki pınar ve meşeler bile kurumuş. Tepe, adına uygun bir şekilde kabak gibi kel olmuş. Kabaktepe’de TV vericileri, baz istasyon direği ve radar istasyonu var. Bir arkadaşımız, ‘Bu direklerden yayılan radyasyonun bitkileri kurutmuş olabileceğini’ söylüyor. Her gelişimizde gördüğümüz orman yangın gözetleme kulesinde iki çocuklu ailenin -yangın mevsiminin geçtiğinden -göçmen kuşlar gibi buraları terk ettiğini anlıyoruz.
Saat 11.00. Dönüşe geçiyoruz. Zirvenin kuzeyinden inip sonra güneye yöneldik. Kabaktepe ile Aysekizi arasındaki “Kartalderesi /kartalçeşmesi” mevkisinden, patika ve orman yangın yollarından dönüyoruz. Grup oldukça neşeli görünüyor. Durmadan nara, kahkaya atıyor. Geçen yıl buradan geçerken Nurettin Filizkaya arkadaşımızın koyduğu ‘Kahkaha’ deresindeki patikadan nerdeyse koşarak geçiyoruz. Kimi yerde aşağıya iniş çıkıştan daha zor ve yorucu oluyor. Kel, kıraç yerlerdeki küçük taşlar üzerinde kayıp düşmek işten bile değil. Yaralanan olmasa da kayıp düşenler oluyor.
Saat12.15. Son nokta Sinekli Çeşmesi’ndeyiz. Burada hatıra fotoğrafı çektiriyoruz! Yazık ki nikel madeni işletmeye tam açıldığında burada hiçbir canlının yaşam alanı kalmayacak. Ormanlar kesilecek, bitek topraklar satılacak. Diğer grup arkadaşlarımızı ve bizi Turgutlu’ya getirecek otobüs orada. Artık etkinliğimiz sona erdi.
Saat 13.00. Artık Turgutlu’dayız. Gelecek pazara SPİL dağındayız. Sancaklıbozköyden başlayıp Ayvacık köyü- Sancaklı Çeşmebaşı’ndan Çobanisa köyüne inmek üzere sözleşerek ayrılıyoruz. (Haber Merkezi)
Yorumlar
Kalan Karakter: