Soma Tutuklularından Çarpıcı Açıklamalar!
CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel’in Soma Tutukuluları İle Yapılan Görüşmeye İlişkin Tespit Ve Notları
27.09.2014
Aliağa 1 ve 2 Nolu T Tipi Cezaevi
CHP Manisa Milletvekili, Soma Araştırma Komisyonu Üyesi Özgür Özel’in Soma Faciasının tutukluları ile yapılan görüşmeye ilişkin görüş ve tespitleri aşağıdaki gibidir:
Soma Araştırma Komisyonu üyeleri ile birlikte 27 Eylül 2014 tarihinde Aliağa 1 Nolu ve 2 Nolu T Tipi cezaevlerinde; Can Gürkan (Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı), Ramazan Doğru (Soma Holding Maden İşletmeleri Genel Müdürü), Akın Çelik (Soma Eynez İşletme Müdürü), İsmail Adalı (Vardiya Amiri), Ertan Ersoy (Maden Mühendisi), Hilmi Kazık (Vardiya Amiri), Mehmet Ali Günay Çelik (Emniyet Tekn.), Yasin Kurnaz (Vardiya Amiri) ile görüşülmüştür.
Komisyonumuz Aliağa 1 Nolu T tipi cezaevinde Ramazan Doğru, Akın Çelik ve Ertan Ersoy ile; 2 Nolu T tipi cezaevinde Can Gürkan, İsmail Adalı, Hilmi Kazık, Mehmet Ali Günay Çelik ve Yasin Kurnaz ile görüşmüştür.
ŞİRKET YÖNETİCİLERİ TEK BİR AĞIZDAN KONUŞUYOR
Can Gürkan, Ramazan Doğru ve Akın Çelik’in ziyaret sırasında söyledikleri ortak husus şu olmuştur: “Biz her türlü tedbiri almıştık. Bu kazanın olması bizi şaşırttı” Örneğin kazanın olduğu andan bu yana tartışma konusu olan sensörlerin neden değiştirilmediği sorusuna, şirket yetkilileri kendilerinde hata olmadığını belirten cevaplar vermiş ve “zaten el cihazlarımız doğru ölçüyordu’ diyerek yanıtlamışlardır.
RAMAZAN DOĞRU: “SABOTAJ DÜŞÜK BİR İHTİMAL”
Can Gürkan sabotaj ihmali de düşünülmeli derken, diğer görüştüğümüz şirket yöneticilerinden Ramazan Doğru sabotaj ihtimaline ilişkin tezin tüm olasılıklar ortaya konduğunda çöktüğünü söylemektedir. Ramazan Doğru, kazanın neden yaşandığına ilişkin 7-8 tez üzerinde durduklarını ancak her bir tezin antitezi olduğunu ve sabotaj ihtimalini de düşündüklerini ama bu ihtimali yakın bulmadıklarını belirtmiştir.
ŞİRKET YETKİLİLERİ BİLİRKİŞİ RAPORUNDAN RAHATSIZ OLMUŞ
Görüştüğümüz şirket yöneticileri bilirkişi raporunun kendilerinde hayal kırıklığı yarattığını, olayı çözeceğini düşündüklerini ama olayı çözmediğini ifade etmektedir. Ani bir patlama ve yanma ile degaj tarzında üfürerek gelen bir alev topu ve basınçtan bahseden yöneticiler, “İçin için yanma olsa idi biz bunu bilirdik. Bizim Soma’da madencilik yangınla mücadeledir ama bu yangın başka bir yangın!” şeklinde kendilerini savunmuşlardır.
Örneğin Ramazan Doğru konuyla ilgili şunları söylemiştir: “Eski çalıştığımız panolarda, olayın olduğu yerde, örneğin C panosunun üst tarafı kapatılmadı. O boşluklara metan ve çeşitli gazlar birikmiş olabilir. İşte o boşluk bir anda çöktü ve orada biriken gazları basınçla olayın yaşandığı yere doğru püskürttü. Bilirkişi raporu bizi hayal kırıklığına uğrattı çünkü her şeyden bizi sorumlu tutuyor. İşveren ve işveren vekilini suçlu tutuyor.’ diyerek facianın meydana geliş şekline ilişkin tezini ve bilirkişi raporuna itirazını belirtmiştir.
Yöneticiler, Can Gürkan, Ramazan Doğru ve Akın Çelik bu meselenin çok büyük bir depremle, tektonik bir hareketle olmuş büyük bir olay olduğunu ve eğer kazanın meydana geliş nedeni çözülürse madencilik tarihi için de önemli sonuçları olabilir demektedirler.
KİŞİSEL TESPİT ve YORUM: Bu konuda şirketin avukatlarının tutuklu herkesle konuşarak tek bir sebep üzerinde ağız birliği yaptırdığı ve bu olayın önlenemez olduğu, doğal bir nedenle meydana geldiği ve şirketin kusurlu olmadığı yönünde bir savunma içinde oldukları görülmüştür.
CAN GÜRKAN (Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı)
Can Gürkan ile yaptığımız görüşmede kendisi Ramazan Doğru’ya yetki devrine ilişkin soruları şu şekilde cevaplandırmıştır: “Ben finansçıyım. Amerika’da okudum. Babam 75 yaşına geldi. Babam bir gün bana dedi ki, 2013 Aralık ayıydı, ‘bu işleri artık sana devredeceğim’ Öyle deyince, ben de finansçı olduğum için madenci olmadığım için, ‘riskler var, bu riskleri devredecek bir yazı hazırlayın’ dedim. Ramazan Doğru’ya devrettik. Bu konuda bir karar aldık ve imzaya yolladık.”
“RAMAZAN DOĞRU 50-60 BİN TL MAAŞ ALIYOR”
Yine Can Gürkan “Ramazan Doğru’nun çok yüksek maaşlar aldığı doğru mu?’ sorusuna ise şu cevabı vermiştir: ‘Bugün Türkiye’de üst düzey yöneticiler arasında en iyi maaşı alanlardan biridir. Net maaşı 35 bin TL. Üzerine prim ve çok farklı ödemelerle bu rakam 50-60 bini buluyor.”
Kendisine, Ramazan Doğru’ya bu yetkilerin devredilmesinden sonra maaşının arttığı doğru mu? diye sorulduğunda ise “Zaten iyi maaş alıyordu, sorumluluğun onda olması gerekiyordu.” şeklinde cevap vermiştir.
Ramazan Doğru adına atıldığı iddia edilen yetki belgesindeki sahte imza sorularında ise Can Gürkan kendisini şöyle savunmuştur: “Savcılığa bile bile sahte imzalı bir kağıdı vermezsiniz. Biz yazıyı ona kurye ile yolladık. Ama iki ihtimal var. Belki de bizim yolladığımız kurye üşenip yolda kendisi atıp geri dönmüştür! Bilemiyorum.”
“ŞİRKET İÇİ YOLSUZLUKTAN ŞÜPHELENDİK AMA SONUÇLANDIRAMADIK”
Ramazan Doğru ile hala görüştüğünü de ekleyen Can Gürkan; Ramazan Doğru ile ilgili şirket içi yolsuzluk iddialarına ve aralarındaki uyuşmazlığa yönelik sorusuna ise şunları söylemiştir:
“Büyük bir yolsuzluk olduğunu düşündük gerçekten. Çünkü aniden maiyetlerimiz çok artmıştı. Ben istatistik insanıyım. Maliyetleri dikkatli izlerim. İstatistiklerde ciddi bir sapma vardı. Bu işin üstüne eğildik. Ama sonuçlandıramadık.”
“RAMAZAN DOĞRU MADENLE İLGİLİ İŞLERE BENİ KARIŞTIRMAZDI”
Maden ocağındaki eksiklilerle ilgili sorularımıza ise Can Gürkan bu işte Ramazan Doğru’nun tek söz sahibi olduğunu şu şekilde açıklamıştır:
“Ramazan Doğru şöyle bir adamdır: Örneğin bir altındaki kişiye doğrudan telefon açsam arayıp tavır koyar. Beni aşıp neden görüşüyorsun der. Madenle ilgili hiçbir şeye beni karıştırmazdı.”
“O GÜNLERDE ŞİRKETİMİZİN YAPTIĞI BASIN TOPLANTISI BÜYÜK HATA İDİ!”
Can Gürkan, Soma Holding’in 16 Mayıs 2014 tarihinde yaptığı basın toplantısının büyük bir hata olduğunu belirtmiş ve şunları söylemiştir: “Baştan sona bu sürecin yönetiminde en büyük hatamız babamın da katıldığı o basın toplantısı idi. Olayın sebebi bilinmiyor, çıktılar oraya çok zor durumda kaldılar. Kamuoyunda Soma AŞ ile ilgili bu kadar kötü algı varsa o başarısız, lüzumsuz basın toplantısındandır. Babam, 13 Mayıs gün Türkiye’nin en itibarlı madencisi idi, şimdi dünyanın en itibarsız madencisi haline geldi.”
RAMAZAN DOĞRU (Soma Holding Maden İşletmeleri Genel Müdürü)
“ŞİRKETİN AVUKATLARINA GÜVENMEDİM”
Ramazan Doğru sahte imza iddiaları ile ilgili olarak, imzanın sahte olduğunun ve zaten kendisine ait olmadığının ortaya çıktığını söylemiş ve sahte imza meselesine ilişkin şunları söylemiştir:
“Ben orda yaralı kurtarmaya uğraşıyorum, bir yandan da bu işin adli boyutu ne olur diye soruyordum. Bana o sırada şirket seni feda ediyor dediler. Gözaltılar başlamadan daha şirketin avukatlarının gelip bütün yetki sorumluluk Ramazan Doğru’da dediği bir durum çıkmış. Kelimenin tam anlamıyla şoke oldum. Biz insanları kurtarmaya uğraşıyoruz, birileri evrak ibraz ediyor. Bu şartlarda da ben şirket avukatlarına güvenmedim, kendim avukat tuttum. Beni tek suçlu gösteren birilerine niye güveneyim? Ama Alp Gürkan ile avukatları aracılığı ile görüşmeye devam ediyoruz.”
YOLSUZLUK İDDİALARINA CEVAP VERMEDİ
Ramazan Doğru hakkındaki şirket içi yolsuzluk iddialarına cevap vermemiş ancak bu iddiayı da doğrudan reddetmemiştir.
“BU ŞARTLAR ALTINDA MADENİN AÇILMASI HATA OLUR!”
Ramazan Doğru yaptığı değerlendirmelerde “Bunun onda biri kadar bir olay yaşanacağını bilsem bu madeni kapattırırdım” demiştir. Kendisine, madenin yeniden açılmak istendiği hatırladığında ise; “Şu anda bu olay kesin bir şekilde çözülüp sebepleri ortaya çıkmadan bu madeni çalıştırmak hata olur” şeklinde konuşmuştur. Ramazan Doğru “Tahliye olursanız yeniden madencilik yapar mısınız? sorusuna ise; ‘Evet yaparım’ demiştir.
Ramazan Doğru’nun kazaya ilişkin diğer değerlendirmeleri şu şekildedir: “Dünyanın en riskli ve en tehlikeli işini eğitim seviyesi en düşük kişilerle yapıyoruz. Yaşam odası bir çözüm değildi. Ama maske değişim istasyonları, oksijen maskeleri olsa idi, işçimize iyi eğitim verebilseydik, o zaman bir şeyler fark ederdi.”
“MEVZUATTA YOK!”
Ramazan Doğru’ya anlattığı önlemleri neden almadığı sorulduğunda ise “mevzuatta yok” cevabını vermiştir.
“TAŞERON SİSTEMİ DAYIBAŞILAR İLE İLLEGAL DEVAM ETTİ”
Taşeron yönteminin 2008’e kadar olduğunu belirten Doğru, 2008 yılındaki kanun değişikliğinden sonra bu kişileri kadroya aldıklarını ama sistemin fiilen olarak dayıbaşılar ile sürdüğünü belirtmiştir.
“ÖZÜR DİLİYORUM”
Ramazan Doğru tüm değerlendirmelerinin en başında: “Böyle bir faciayı yaşattığımız için şehit ailelerinden ve sizlerden özür diliyorum.” demiştir.
SORULAR KOMİSYON ÜYELERİ ARASINDA GERGİNLİK YARATTI
Komisyonumuzun cezaevi ziyaretinde Soma tutuklularına yönelttiği bazı sorular AKP milletvekilleri ile muhalefet milletvekilleri arasında da gerginlik olmasına neden oldu. “Aldığınız maaş, mal varlığınız, eşinizin AKP’den belediye meclis üyesi adaylığı, işçilerin zorla AKP mitingine götürülmesi” gibi sorular görüşme sırasında gerginlik yarattı.
AKP’LİLER MİTİNG SORUSUNDAN RAHATSIZ OLDU
Özellikle işçilerin zorla AKP mitingine götürülmesi, kararı kimin verdiği, ya da bunu kimin talep ettiği sorularına, AKP’liler itiraz ederek, bu soruya cevap vermek zorunda değil, biz araştırma Komisyonuyuz denilerek engel olunmak istendi.
CAN GÜRKAN VE RAMAZAN DOĞRU ARASINDA GEÇİCİ ATEŞKES!
KİŞİSEL TESPİT ve YORUM: Can Gürkan ve Ramazan Doğru arasında “sahte imza” tartışmaları nedeniyle şimdilik geçici bir ateş ilan edilmiş durumda. Şu an avukatlar mekik diplomasisi ile kriz yönetimi yapıyorlar ve meseleden en az hasarla çıkmaya çalışıyorlar. Şirketin üst düzey yönetimi savunmasını; “kazanın önlenemez bir kaza olduğu, şirketin sorumluluğu olmadığı” üzerinden yapıyor. Görüşmelerimiz boyunca iktidar partisi milletvekilleri dahil olmak üzere hemen herkes “hiç mi kendinizde kusur görmüyorsunuz?” sorusunu yöneltti, ancak verdikleri cevaplar kendilerinde kusur görmedikleri gibi bir algı oluştu. Kendilerindeki kusuru kabul edecek hiçbir şey söylemediler.
AKIN ÇELİK (Soma Eynez İşletme Müdürü)
Soma Eynez İşletme Müdürü Akın Çelik, bu sektöre işçi olarak başladığını ve maden mühendisi olduğunu belirterek, olayın yaşandığı ilk günlerde ortaya atılan “içeride yüzlerce işçi var, Suriyeliler var, üzerlerine beton dökülüyor” gibi asılsız iddialar yüzünden ailelerin tepkileri ile karşılaştığını, bu tip provokasyonların kendisini çok üzdüğünü, orada kimseyi bırakmamak için yemin ettiğini ve ölümü pahasına da olsa kimseyi orada bırakmadığını belirtmiştir.
“FİLLER TEPİŞİYOR BİZ EZİLİYORUZ”
Görüştüğümüz İsmail Adalı (Vardiya Amiri), Ertan Ersoy (Maden Mühendisi), Hilmi Kazık (Vardiya Amiri), Mehmet Ali Günay Çelik (Emniyet Tekn.), Yasin Kurnaz (Vardiya Amiri) ise en büyük korkularının bu işin sonunda parası olanın, güçlü olanın, siyasi bağlantısı olanın kurtulacağı ve suçun tek başına kendi üzerlerine kalacağı yönündedir. Görüştüğümüz işçiler: “Biz yılarca burada kalacağız. Biz diplomalı işiyiz. Biz her gün o madene bembeyaz girip kapkara çıkıyoruz. Bizim gibi 5 arkadaşımız öldü. Filler tepişiyor biz eziliyoruz.” demişlerdir.
“ARKADAŞLARIMIZI MEZARA YOLLADIK. BİZİ BURAYA GÖMDÜLER”
Görüştüğümüz işçiler kazaya ilişkin şunları söylemişlerdir:
“5 gün orada mücadele ettik. Arkadaşlarımızı mezara yolladık, bizi de buraya gömdüler. Biz günah keçisi olduk. Oysa biz bize öğretildiği gibi işi devraldığımız gibi yaptık. Biz engel olabilirmişiz gibi yaklaşılıyor şu anda. Oysa biz emir kuluyuz. Biz bir işçinin 2 katı maaş alan işçileriz. Ama bu iş bizi götürecek.”
KİŞİSEL TESPİT ve YORUM: Görüştüğümüz mühendis, tekniker ve işçilerin birçoğunun çocuğu var. Büyük bir ıstırap çektikleri ise aşikardı. Doğrudan madenin sahibi değiller, kritik kararların altında imzaları yok ve aslında sadece uygulayıcılar. Kusurları varsa da elbette yargılanacaklar ancak tüm suçun bu kişilere yıkılması ve böyle bir vebalin altında tek suçlu gibi bırakılmaları adil değil! HABER MERKEZİ
Yorumlar
Kalan Karakter: