Merkez Bankasının faizi % 50' de tutmasının etkileri ekonomi çevreleri tarafından farklı açılardan değerlendiriliyor. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işın Çelebi, para politikasının şu anda tamamen ekonominin soğuması üzerine inşa edildiğini öne sürdü. Çelebi, faiz oranını yüzde 50 düzeyinde devam ettirmenin, ihracatı ve turizmi sıkıntıya sokarken işsizliği de artırdığını kaydetti.
Soğumanın özünde doğru olduğunu belirten Prof. Dr. Işın Çelebi, ancak maliye ve vergi politikalarıyla desteklenmediği sürece yeterince etkili olamayacağını savundu. Bunların bir bütünün parçaları olarak birlikte uygulanması gerektiğini hatırlatan Çelebi, kamu ürünlerinde düzenli maliyet-fiyat dengesi kurulması önerisinde bulunarak önemli uyarılarda bulundu:
"Bütçe açığı hızla artıyor. 844 milyar TL ve bunun yaklaşık 650 milyar TL'si faiz harcaması. Maliyet fiyat dengesi kurulamadığı sürece açık, hazineden karşılanacak ve enflasyonun artmasına sebep olacak. Döviz rezervini artırmanın yolu üretimi artırmaktan geçiyor. Sıcak para bir nevi kiracı gibi düşünülmelidir, havadan parasını alıp gitmektedir. Enflasyon üretim, verimlilik ve uluslararası rekabet gücü ile düşürülebilir. Enflasyon muhasebesinden öz kaynakları kuvvetli olan kuruluşlar pozitif etkilenir; banka kredileri kullananlar ise negatif etkilenir."
"Kamu mallarının fiyatlarını artırılması doğru"
Altınbaş Üniversitesinden Prof. Dr. Işın Çelebi, Enerji Bakanlığının doğalgaz ve petrol politikalarını ise doğru bulduğunu ifade etti. "Çünkü maliyet ve fiyat dengesi kurulmak zorunda. Doğalgaz fiyatını, petrol fiyatını, enerji fiyatlarını zamanında ayarlamamız gerekiyor ki maliyetine göre fiyat oluşturulsun" dedi. Çelebi, bunun biriktirilmesi halinde ciddi bir enflasyonist etki oluşturucağını söyleyerek, "Biriktirdiğiniz zaman o maliyet fiyat açığını, dengesizliğini hazineden ve bütçeden karşılıyorsunuz. Yani onun için bunu her ay bir merdiven usulü gibi maliyet arttıkça fiyatı dengelemek lazım. Aksi takdirde kamu açığı oluştuğu için hazine onu bir görev zararı olarak karşılıyor ve o para hazineden çıkıyor" değerlendirmesini yaptı.
Sıcak para politikasının artı ve eksi yönlerine de değinen Çelebi, artı yönünün Türkiye'nin döviz rezervlerini geliştirmek için kullanıldığını ancak negatif yönünün de göz ardı edilememesi uyarısında bulundu. Enflasyon ve faiz oranlarının %50 civarında olduğunu altını çizerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Merkez Bankası raporuna göre gelecek sene Temmuz ayında enflasyon beklentisi %28'e inecek. Yani faiz %50 iken enflasyon beklentisinin 28 olması demek yurt dışında %22 kaynak transfer ediyorsunuz demek. Real faiz, o zaman %22 gibi bir kaynak transferine yol açıyor. Bu çok önemli. Bu asgari ücretlilerden gidiyor. Dar gelirlilerden gidiyor. Türkiye'nin üretiminden ve ihracatından gidiyor. Turizm gelirlerinden gidiyor" dedi.
"Döviz rezervinin arttırması, Türkiye'nin üretimini ve verimliliğini arttırmasıyla sağlanır"
Işın Çelebi, döviz rezervlerinin artırılması konusuna da değindi. Türkiye'nin üretimini, verimliliğini ve uluslararası alanda rekabet gücünü arttırmasının çok önemli olduğunu vurguladı. Bunun için de ihracat ve turizm gelirlerini arttırması yani kendi öz kaynaklarıyla döviz rezervini artırması gerektiğini belirtti. Sıcak parayı geçici kiracıya benzeten Çelebi, "Kira geliyor, dolar bazında 100 dolar getiriyor, %50 faizle 100 dolara karşı 150 dolar alıyor gidiyor. Bu geçici bir para, kalıcı değil" diye konuştu.
"Ekonomide istikrar sağlamamız lazım"
Çelebi, "İstikrar sağlayamazsak, inandırıcılığı ve gelecek beklentileri belli olmayan bir yapıya devam edersek, enflasyonla mücadelede başarılı olamayız" uyarısında bulundu.
Yorumlar
Kalan Karakter: