Kasabalı çocukların futbol aşkıAli Şentürk'ün Kaleminden KasabaİZMİR’in işgaline kadar ve hatta Kurtuluş Savaşı bitimine kadar Kasabalı gençlerin, Turgutlu’da spor yapması ve futbol oynaması muhafazakârların tutumu nedeniyle hemen hemen olanaksız gibidir. Spor yapanlar o dönemde pederşahi bir zihniyetle ayıplanırdı. Oysa İzmirli gençler futbolla 1913 yılında tanışmışlardır. 1913 yılı sonunda İzmir'e gelen Celal Bayar, spor yapan Altaylı gençleri bir araya toplayıp 16 Ocak 1914 tarihinde Altay Kulübü’nü kurdurmuş, kulübü para yardımında bulunarak Altay’ın güçlenmesini sağlamıştır. Bu tarihlerde İzmir’de futbol oyunu ise Rumların tekelindedir. Onların en güçlü takımları da Panionios ve Apollon spor kulübüdür. Bu kulüplerin maçlarına, İzmir Rum metropoliti Hiristostomos’da çoğu zaman konuğu olur. Rum kolonisi ise İzmir'deki maçların devamlı seyircileridirler. Maçlar, şimdiki Alsancak Stadı’nın bulunduğu yerde yapılmaktadır ve stat o zamanki Panainios kulübünün sahasıdır.
Rumlar, Altay kulübü ile yapılan her maça, İzmir metropoliti Hiristostomos’u çağırıp Rum Evangelidis okulunun bandosunu da alıp gelirler. Öyle ki Rum metropoliti Hiristostomos, maçların şeref konuğu olup, Rum seyirciler ortalığa ayağa kaldırırlar.1914 yılında Birinci Dünya Savaşı patlak verince Altay'ın maçları, Rum takımlarına karşı Türk'ün bir anlamda gurur maçları olmaya başlar. Metropolit Hiristosmos'un da karşılaşmaları izlemesi, Rum ve diğer yabancı azınlığı kışkırtması anlamında çok önem kazanır. Altay’ın her maçını izleyen dönemin İzmir Valisi Rahmi Bey ise milliyetçilik ruhu ile hamurlaşmış ve Türkçülük hareketinin büyük öncülerinden birisidir. Ayni düşüncede olan bir başkası daha vardır, oda İzmir’in dini lideri Kasabalı genç müftü Ahmet Hamdi Bey’dir. Aslında Turgutlu halkı onun asıl adını bilmezler. Onların bildiği Kasabalı Cüher Hoca’dır. Bir süre sonra İzmir Valisi Rahmi Bey ve Müslümanların dini lideri, Müftü Ahmet Hamdi Bey’de Altay’ın maçlarına askeri bandoyu da alıp beraber giderler.
Kurtuluş Savaşı öncesi Vali Rahmi Bey, İngilizler tarafından tutuklanıp Malta Adası’na gönderilir. Müftü Cevheri zade Ahmet Hamdi (Öztarhan) ise 16 Ocak 1919 tarihinde, şeyhülislamlık emri ile görevden alınır. Cevheri zade Ahmet Hamdi Bey olarak da tanıdığımız Kasabalıların Cüher Hocası memleketi Turgutlu’ya gelerek Hacı Muharrem Camii’nde vaaz vermeye başlarlar.
Cumhuriyet sonrasında, Cüher Hoca’nın sporu teşvik eden vaazları ile beraber Kasaba’nın güneşte yanmış kara kuru çocukları ilk defa top ile tanışırlar. Gediz Ovası’nın yakıcı kumlarından erken kaçıp mahalle aralarında o sihirli yuvarlağın peşinde koşmaya başlarlar. Ardından Kasaba Gençlik Yurdu’nu kurarlar.
Aslında Cüher Hoca, bir tiyatro tutkunudur da. İzmir’de görev yaptığı dönemde tiyatro faaliyetlerine de maddi ve manevi destekte bulunur. Sahne-i Osmanî Heveskaran Heyeti’ne, Süleyman Ferit Eczacıbaşı, Salih Akalın ve Cevheri zade Şükrü Bey ile beraber sahip çıkarlar. Bu tiyatro topluluğuna himayelerine alıp, yardımda bulunurlar. Onun tiyatro tutkunluğu Kasabalı esnafa da bulaşır… Daha Cumhuriyet’in ilk yıllarında Turgutlu’da bir tiyatro topluluğu kurulur.
Şimdilerde Turgutlu Spor’un başına böyle bir müftü bulabilsek. Belki de…
Ali Şentürk
Rumlar, Altay kulübü ile yapılan her maça, İzmir metropoliti Hiristostomos’u çağırıp Rum Evangelidis okulunun bandosunu da alıp gelirler. Öyle ki Rum metropoliti Hiristostomos, maçların şeref konuğu olup, Rum seyirciler ortalığa ayağa kaldırırlar.1914 yılında Birinci Dünya Savaşı patlak verince Altay'ın maçları, Rum takımlarına karşı Türk'ün bir anlamda gurur maçları olmaya başlar. Metropolit Hiristosmos'un da karşılaşmaları izlemesi, Rum ve diğer yabancı azınlığı kışkırtması anlamında çok önem kazanır. Altay’ın her maçını izleyen dönemin İzmir Valisi Rahmi Bey ise milliyetçilik ruhu ile hamurlaşmış ve Türkçülük hareketinin büyük öncülerinden birisidir. Ayni düşüncede olan bir başkası daha vardır, oda İzmir’in dini lideri Kasabalı genç müftü Ahmet Hamdi Bey’dir. Aslında Turgutlu halkı onun asıl adını bilmezler. Onların bildiği Kasabalı Cüher Hoca’dır. Bir süre sonra İzmir Valisi Rahmi Bey ve Müslümanların dini lideri, Müftü Ahmet Hamdi Bey’de Altay’ın maçlarına askeri bandoyu da alıp beraber giderler.
Kurtuluş Savaşı öncesi Vali Rahmi Bey, İngilizler tarafından tutuklanıp Malta Adası’na gönderilir. Müftü Cevheri zade Ahmet Hamdi (Öztarhan) ise 16 Ocak 1919 tarihinde, şeyhülislamlık emri ile görevden alınır. Cevheri zade Ahmet Hamdi Bey olarak da tanıdığımız Kasabalıların Cüher Hocası memleketi Turgutlu’ya gelerek Hacı Muharrem Camii’nde vaaz vermeye başlarlar.
Cumhuriyet sonrasında, Cüher Hoca’nın sporu teşvik eden vaazları ile beraber Kasaba’nın güneşte yanmış kara kuru çocukları ilk defa top ile tanışırlar. Gediz Ovası’nın yakıcı kumlarından erken kaçıp mahalle aralarında o sihirli yuvarlağın peşinde koşmaya başlarlar. Ardından Kasaba Gençlik Yurdu’nu kurarlar.
Aslında Cüher Hoca, bir tiyatro tutkunudur da. İzmir’de görev yaptığı dönemde tiyatro faaliyetlerine de maddi ve manevi destekte bulunur. Sahne-i Osmanî Heveskaran Heyeti’ne, Süleyman Ferit Eczacıbaşı, Salih Akalın ve Cevheri zade Şükrü Bey ile beraber sahip çıkarlar. Bu tiyatro topluluğuna himayelerine alıp, yardımda bulunurlar. Onun tiyatro tutkunluğu Kasabalı esnafa da bulaşır… Daha Cumhuriyet’in ilk yıllarında Turgutlu’da bir tiyatro topluluğu kurulur.
Şimdilerde Turgutlu Spor’un başına böyle bir müftü bulabilsek. Belki de…
Ali Şentürk