Kamp Günlükleri-6
TURGUTLU Zirve Dağcılık ve Spor Kulübü sporcusu Semih Çolak, 29.Geleneksel Sütdonduran Şenliği ve Erciyes zirve tırmanışı etkinliğini gazetemize anlattı.
Çolak yaptığı açıklamada: “İç Anadolu’nun zirvesinde 20 milyon yaşında bir volkan, eteklerinde zirveye tutunabilme ümidiyle uzanan dağcılar.
Eveeeettt, hedefe emin adımlarla ilerliyorum.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılı şerefine gerçekleştirmeyi planladığım Ağrı Dağı tırmanışı öncesi, son yüksek dağ tırmanışım olan İç Anadolu’nun zirvesi; görkemli duruşuyla herkesi kendine hayran bırakan 3917 metrelik Erciyes Dağı tırmanışımı geçtiğimiz hafta 22-23 Temmuz tarihlerinde başarıyla tamamladım.
Zor olacağını biliyordum ama HADAK ‘ ın organizasyonunda gerçekleştirilecek 29. Geleneksel Sütdonduran Şenliği ve Erciyes zirve tırmanışını kaçırmaya hiç niyetim yok. Çünkü Erciyes’e çıkacaksanız HADAK’la çıkmalısınız...Sebebini de okudukça anlayacaksınız.
Gelelim ekibimize.
Yüksek dağlardaki yeni yol arkadaşım İsmail Gökçe, bu faaliyette bize lojistik destek sağlayacak olan Yılmaz Kartal ve Kudret Ulutaş. Her zaman olduğu gibi cumadan çıkıyoruz yola.Ancak bu sefer yol epey uzun,yaklaşık 800 km.Dönüşümlü olarak kullanıyoruz arabayı.Sohbet derin.Çıkılan ve çıkılacak dağlar konuşuluyor.Ama öncelikli konu tabi ki Erciyes. Daha önce birisi bu rotadan ( Kar- Buz Rotası )birisi Şeytan’dan olmak üzere iki zirve tecrübem olduğu için arkadaşlarımı bilgilendiriyorum.Umarım birlikte de zirve mutluluğunu yaşayabiliriz.Anadolu’nun uçsuz bucaksız bozkırlarında gece boyu ilerledik.Afyon,Akşehir,Konya,Aksaray,Nevşehir derken sonunda Kayseri’ye ve ardından Hacılar’a ulaştık.Oldukça yorgunuz.Oturduğumuz tesisin kahvaltısı hepimize iyi gelecek.Yakın zamanda geldiğim için biliyorum burayı.Faaliyetin sorumlusu ve aynı zamanda rehberi olan Yusuf Hakan Özdemir ile görüştüm ve Hacılar’a ulaştığımızın bilgisini verdim. Herkes burada toplanacakmış. İzmir’den gelen dostlar Cemalettin Abi ,Büşra ve Aylin’le de buluşmak iyi geldi.Sosyal medyadan birbirimizi tanıdığımız ancak gerçek hayatta karşılaşamamış olduğumuz dağcı arkadaşlarımızla biraraya gelmek de gayet güzel.Çeşidin çok olduğu bir kahvaltının ve bolca çayın ardından kamp malzemeleriyle beraber dağcıları taşıyan kamyon önden biz arkadan Sütdonduran Yaylası’na doğru yola çıkıyoruz.İsmail Gökçe yolun bozuk olduğunu öğrenince direksiyona beni atıyor ve gülüşüyoruz.Antalya’dan tecrübeliyim ne de olsa...Görkemli Erciyes manzarası eşliğinde çukurlara gire çıka yaylaya ulaşıyoruz. Çadırlarımız için düz bir alan bulup Erciyes’in eteklerine kuruyoruz kampımızı. Düşünsenize çadırınızın fermuarını bir açıyorsunuz karşınızda 20 milyon yıllık bir dağ duruyor.Evet Erciyes Dağı yaklaşık 20 milyon yaşında bir yanardağ ve son patlaması da 2 milyon yıl önce gerçekleşmiş. Eriyen kar sularının oluşturduğu dereyi seyre dalıyorum.Belki de 200 300 başlık bir sürüyü görüyorum dağın eteklerinde. Bir yandan da yarınki rotaya, kar buz rotasına bakıyorum.Bu arada ekip arkadaşlarım da çadırlarına yerleştiler. Kahve eşliğinde tekrar bir sohbete koyulduk. Bir de baktım ki kamp alanındaki dağevinin oradan bir dost; İmge ve eşi Ahmet bana doğru geliyorlar.4 sene önce bu şenliğin 25.sinde tanışmıştık İmge’yle.Hasret giderdik , eşiyle tanıştık ve bolca sohbet ettik.Ekiple birlikte dağevine geçtik , HADAK’ın ikramlarından atıştırdık ve çadırlarımıza çekildik. Uzun yol bizi yormuş, bir saat kadar uyku hepimize iyi geldi. Saat 19:00 gibi Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan da kamp alanına geldi ve şenlik konuşmasını yaptı.Başkan spora ve sporcuya değer veriyor gerçekten.Kendisiyle kısa bir sohbet imkanı da buldum.Önceki yıllarda burada bir zirve de yapmış.Dağcıları seviyor.Hemen arkasından biz dağcılar için getirilen kavurmamızı yiyerek çaylarımızı içiyoruz.Gün batmak üzere,muhteşem günbatımı fotoğrafları yakalıyorum. Şenliğe katılan dağcılar için her şey düşünülmüş, iletişim sorunu yaşamayalım diye gezici baz istasyonu bile getirilmiş.Sevdiklerimize keyifli ve huzurlu olduğumuzun haberini verip teknik toplantı için dağ evine giriyoruz.
Deneyimli rehberlerimiz Yusuf Hakan Özdemir ve Ahmet Duran gerekli bilgilendirmeleri yapıyorlar.Rotamız oldukça zor bir rota olan kar-buz rotası. Şakaya gelmez, malzeme eksiği kabul etmez.Zirve yapacaklar isimlerimizi yazdırıyoruz ve hareket saatinde buluşmak üzere çadırlarımıza çekiliyoruz.Saat 02:00 de uyanmak üzere sözleşip bol yıldızlı bir gecede sessizliğe bürünüyoruz. Çadırın içinde sessizce son hazırlıklarımı yapıyorum. Kask , kazma , krampon ve diğer malzemeler de tamam. Gözlerim kapanıyor,22 Temmuz akşamı için hava epey serin ; polar battaniyeme sarınıp uyku tulumuna giriyorum. Saaat 02:00 de alarm sesiyle uyanıyorum.Ekip arkadaşlarım da uyanmışlar.Hazırlanıp dağ evine çıkıyoruz.Peynirli tostumuz,kahvaltımız ve çayımız hazır.Şaşkınlık içerisindeyiz. Bir güzel karnımı doyurup, termosuma sıcak suyumu doldurduktan sonra fındık,gofret,kraker,kek ve meyve suyundan oluşundan zirve kumanyamı alıyorum.Muvafakatnamelerimizi imzalayıp kafa lambalarımızın ışığında rehberimizi bekliyoruz.Yusuf Hoca son hatırlatmaları yapıyor ve tırmanışa başlıyoruz.İsmail Abi ve Kudret benden ilerde yürüyorlar.Tempoları oldukça güzel görünüyor.Bense artçılıktan kalma alışkanlık olsa gerek,yine arkalardayım.Çağıldayan kar suları gecenin karanlığında daha bir heyecan veriyor insana.Kısa nefes ve su molaları veriyoruz. Yolumuz epey uzun,enerjimizi kontrollü şekilde kullanmalıyız.Karanlıkta nasıl dik yerlerden geçtiğimizi farkedemesek de dönüşte buraları görünce şaşıracağız tabi ki.Öyleki eğim yer yer 70, bazen de 80 derece oluyor.Sanki düz bir duvara tırmanıyormuş hissi uyanıyor insanda, inanılır gibi değil.
İlk uzun molamızı veriyoruz.Kahveler benden;ekip arkadaşlarım oldukça formdalar.Kendilerini ara ara gözlemliyorum.Kahveyi gerçekten hakettiler.Diğer dağcılarla da kısa kısa sohbet ediyoruz molalarda.Herkes oldukça heyecanlı. Yavaş ama emin adımlarla ilerliyoruz.3400-3500 metrelere geldiğimizde gün ağarıyor.Mola veriyoruz.Ekibin artçıları da deneyimli dağcılar.Bizi girdiğimiz kar buz kulvarı hakkında bilgilendiriyorlar.Hava ısındıkça ( ki bi ara bana eldiven taktıracak kadar serindi) kayalar parçalanıyor ve küçük parçacıklar yuvarlanıyor.Gerçekten inanılmaz...Attığımız her adıma dikkat etmek zorundayız.Bu çarşak zeminde kopan küçücük taş parçaları bile bu yüksek eğimde hızlandıkça mermi etkisi yaratabilir.Rehberimiz her molada daha dikkatli ve sakin olmamız konusunda bizleri uyarıyor.Dinleniyoruz.Çok az yolumuz kaldı, 3900 metredeki mağara, zirve öcesindeki son durağımız.Son bir gayretle mağaradan da geçip saat 09:30’da 3917 metrelik zirveye ulaşıyoruz.Manzara muhteşem.Zirvede olmanın keyfini doyasıya çıkarıyorum.Turgutlu Zirve Dağcılık Spor Kulübü flamamızı ve Türk Bayrağımızı dalgalandırıyorum.Ekip arkadaşlarımı tebrik ediyorum.Çayları yine ben ısmarlıyorum zirvede...Fotoğraflar , videolar , canlı yayınlar derken 33 sporcu toplanıyoruz.Rehberimizin koordinesinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimizin anısına saygı duruşunda bulunup İstiklal Marşımızı söylerek zirvemizi taçlandırıyoruz.
Yaklaşık bir saatlik keyfin ardından inişe geçiyoruz.İniş her zaman olduğu gibi çıkıştan daha zor ve tehlikeli.İki kat fazla dikkat etmek zorundayız.İndiğimiz eğimi görünce “biz buralardan mı çıktık “ sorularını ve arkadaşlar arasındaki şaşkınlık gülüşmelerini duyuyorum... Güneşin etkisiyle oldukça ısınan kayalar daha çok kopma ve parçalanma eğilimi içinde oluyorlar.Hepimizin arzusu bir an önce , sağlıkla dağ evine ulaşabilmek.Tehlikeyi azaltmak için önce bir grup inip, emniyetli alana geçiyor; ardından diğer grup iniyor.Böyle böyle inişin tehlike ve zorluk içeren etaplarını geçiyoruz.Herkeste yorgunluk belirtisi gözlemliyorum.Genelde yorgun insan hata yapar ama Allah’tan kimse yorgunluğun tuzağına düşmüyor.Nihayet düzlüğe ulaşıyoruz.Burada biraz rehavete kapılsak da son sporcu faaliyeti tamamlayana kadar birlikten ve disiplinden ödün vermiyoruz.Saat 17:00 de sağlıkla, yorgun ama eksiksiz bir şekilde faaliyetimizi sonlandırıyoruz.
Çadırlara uğramadan direk dağ evine gidiyorum , biliyorum ki burada ikramlar bitmeyecek. Bir de bakıyorum öğlen yemeğimiz, kavun ve karpuzumuz hazır.Hiç şaşırmıyorum. Yılmaz Abi ve faaliyet sorumlularıyla genel değerlendirme yapıyoruz.Kudret’i ve İsmal Abi’yi tekrar tebrik edip çadırıma gidiyorum. Tahmin ettiğimden fazla yorulmuşum.Kolay kolay toparlanamadım, arkadaşlarımın yardımıyla eşyalarımı arabaya yükleyebildim.Hepsinin yüzünde büyük bir yorgunluk ve haklı bir gurur var.Ancak aklımız dönüş yolunda. Tam 800 km... Öncesinde dağ yolunun şoförlüğü yine bana ait tabi.Hacılar’a geldiğimizde direksiyonu emin elimiz Yılmaz Abi’ye bırakarak dönüş yolunda uygun bir yerde uyandırılmak üzere derin bir uykuya geçiyorum...
Sütdonduran Yaylası’dan yeni dostluklar edinip unutulmaz anılarla ayrılıyorum.
Bu tırmanışa katılmamı her anlamda destekleyen aileme buradan da bir teşekkür göndermek isterim.
Ardından; olabilecek tüm ihtiyaçlarımızı düşünerek bir dağcılık şenliğinin nasıl eksiksiz yapılacağını bizlere gösteren HADAK’a , HADAK yönetimine,rehberlerine ve sporcularına; spora ve sporcuya değer veren Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan’a, bu faaliyete ülkemizin her yerinden çeşitli il ve kulüplerden katılıp uyum içinde tamamlayan tüm sporculara , tırmanışımızı her anlamda destekleyen Turgutlu Zirve Dağcılık Spor Kulübümüz’e , ekip arkadaşlarım İsmail Gökçe’ye,Kudret Ulutaş’a,gizli kahramanımız Yılmaz Kartal’a ve zirvesine dokunmamıza izin verdiği için Erciyes’e teşekkürlerimi iletiyorum.
Bir dahaki Kamp Günlükleri’nde buluşmak üzere.
Hoşçakalın, zirvede kalın...
Haber Merkezi