İŞ KAZALARI DAVALARININ CAYDIRICILIĞI YOK
MANİSA faciayla sarsılan ilçesi Soma'daki maden ocağında yaşamını yitiren 301 madencinin ölümüyle ilgili 45 sanıklı iddianamenin eksikleri nedeniyle reddedilmesini Dev Maden Sen Sendikası üyeleri olumlu karşıladı. Yazılı açıklama yapan sendika; iş kazalarının görüldüğü davalardan çıkan sonuçların işverenleri caydırmadığını, 'ret' kararını olumlu karşılamalarına rağmen adaletin gecikmemesi için sanıkların biran önce yargılanmalarının gerektiği vurgulandı.
Geçen 11 Kasım'da Akhisar Cumhuriyet Savcılığı'na sunulan fezleke kabul edilip 8'i tutuklu 45 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunuldu. Olayın yaşandığı maden ocağında dumandan etkilenen 161 mağdur müşteki ve ölen madencilerin birinci derece yakınlarından oluşan 214 müşteki ve ifadelerine başvurulan, 425 kişinin de tanık olarak ismi bulunan iddianame çeşitli eksiklikler nedeniyle reddedildi.
'DAVALARIN CAYDIRICILIĞI YOK' YORUMU
Dev Maden Sen Yönetim Kurulu da konuyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Soma'nın iş kazaları konusunda şuan Dünya'nın en önemli davası olduğunun vurgulandığı açıklamada Dev Maden Sen Yönetim Kurulu üyeleri, "Türkiye'de iş kazaları ve işçi ölümlerindeki davalarda adalete ulaşılmadığı içindir ki iş cinayetleri ve işçi katliamları devam etmiştir. Örneğin 1992 yılında Kozlu'da meydana gelen ve 263 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasında. 1995 yılında Yozgat Sorgun'da 37 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasında. 2004 yılında Kastamonu Küre'de 19 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasında. 2006 yılında Balıkesir Dursunbey'de 17 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasında, 2008 yılında İstanbul Davutpaşa'da 20 işçinin hayatını kaybettiği patlamada ve daha iki ay önce İstanbul Mecidiyeköy'de 10 işçinin hayatını kaybettiği asansör faciasında sonuç hep aynı olmuştur. Bu işçi cinayetlerinin davaları görülürken esas sorumlular yargıdan kaçırılmış, davalar kan parası niyetine tazminatlarla sonuçlandırılmıştır. Yargılanan ve ceza alanlar orta ve daha çok alt kademedeki yöneticilerdir. Anlaşılan odur ki; işçi cinayetlerinin görüldüğü davalardan çıkan sonuçların işverenler açısından herhangi bir caydırıcılığı yoktur ve kamu vicdanı devreye girememiştir. Adaletin böyle işlemesi patronları daha çok cesaretlendirmektedir. Bundan dolayıdır ki, patronlar işçi sağlığı ve iş güvenliğine uymamaktadır. Bu cesaretledir ki, özelleştirme ve taşeronlaştırmanın yanı sıra üretim zorlaması yaparak, işçileri her türlü kölelik koşullarında çalıştırmaktadırlar. İşte Soma Kömürleri patronu tam da bu üretim zorlamasıyla 301 işçinin yaşamını yitirdiği katliama davetiye çıkarmıştır. Bu dava da Soma Kömürlerinin birinci derece de sahibi ve patronu Alp Gürkan, TKİ, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı yargılanmayacaksa, adalet nasıl yerini bulacaktır" dedi.
ZAMAN AŞIMI HATIRLATMASI
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nin iddianamenin eksikliklerinden dolayı reddetmesini olumlu karşıladıklarını belirten Dev Maden- Sen, "Ancak bu eksiklerin giderilmesi işlemi davanın uzamasının ve adaletin gecikmesinin nedeni olmamalıdır. Bilinir ki çok sayıda dava, bilirkişi raporlarının beklenilmesi ve mahkeme yazışmalarının uzaması gibi nedenlerle adaletin gecikmesine ya da zaman aşımına uğratılmıştır. 301 işçinin yaşamını yitirdiği, dünyanın gözü önünde yaşanan ve sorumlularının bu kadar çıplaklığıyla ortaya çıktığı bir olayda; aylardan beri hazırlanan iddianamenin böylesi eksikliklerle dolu olması da ayrıca düşündürücüdür. Dünyanın en büyük iş cinayeti davasında savcılığın iddianamesiyle dağ fare doğurmuştur. Soma'daki katliamın ve işçi cinayetlerinin esas faili AKP iktidarının özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarıdır. Kara odaklanmış, plansız, kanunsuz, denetimsiz ve sorumsuz üretim hırsıdır" denildi.
Davaya müdahil olmak için taleplerini mahkemeye yazılı ilettiklerini belirten sendika yönetimi açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Buradan adalet mekanizmasının bütün unsurlarına çağrımızdır. Bu dava sadece Soma'da işlenen işçi katliamının sorgulanacağı ve bir takım adli süreçlerle ve tazminat cezaları ile geçiştirilecek bir dava olmaktan ziyade bütün işçilerin öncelikle çalışma koşullarının, taşeronlaşma ve özelleştirmelerin, işçi sağlığı ve iş güvenliği sisteminin yargılanacağı dava olmalıdır. Bu davanın müdahilleri sadece Soma'da hayatını kaybeden işçilerin yakınları değil; Isparta Yalvaç'ta hayatına kastedilen tarım işçileri, İstanbul'da Torunlar inşaatta katledilen inşaat işçileri Afşin Elbistan'da toprağın altında bekleyen maden işçileri, bütün olarak işçi sınıfı ve işçi sendikaları olmalıdır. Bu dava da yargılaması gereken ise sadece bu katliamın sorumluları değil, bütün bir toplumu ucuz iş gücü olarak gören taşeron sisteminin, kömür havzalarında rödevans anlaşmaları ile gerçekleştirilen özelleştirmelerin, üretim zorlaması üzerine oturtulan enerji politikalarının, denetimsizliğin bir diğer biçimi olan patrona bağlı iş güvenliği uzmanlığının yargılanacağı davadır. Türkiye'de adalet mekanizmasının bir an evvel özellikle toplum vicdanını dikkate alan bir yerden davanın bütün süreçlerini şeffaf bir şekilde yürüterek mağdurların ya da şüphelilerin servetlerine, konumlarına, kariyerlerine bakmaksızın adil bir sorgulama yürütmesi gerekmektedir. Aksi durumda Soma'da yaşanan katliam daha önce yaşanan katliamlar gibi esas sorumluların yargılanmadığı yargılananların ise kan parası ödeyerek kurtulduğu bir aklama operasyonlarına dönüşecektir." dha
Yorumlar
Kalan Karakter: