Çevre Mücadelesine Devam
Doğa Kültür ve Yaşam Derneği Girişimi gönüllüleri “Çevre Katliamına Hayır !” konulu paneldeydi. Karşıyaka Demokrasi Akademisi’nin düzenlediği “Çal Dağı’ndan Yırca’ya .Yırca’dan İzmir’e Çevre Sorunları” nın gündeme getirildiği panele CHP milletvekilleri ve bilim insanları konuşmacı olarak katıldı. Turgutlu’dan yaklaşık otuz kişilik bir grup halinde panele katılan gönüllüler panelistleri büyük bir ilgiyle ve dikkatle takip etti.
Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar yaptığı açılış
konuşmasında, çevreye ve insana verdiği önemi anlattı. Panelistlere emeklerinden ve çevreye duyarlılıklarından dolayı teşekkür etti. Mustafa Aydıngöz'ün yönettiği panelde, İlk panelist ,Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Ege ve İzmir’deki çevre felaketlerini anlattıktan sonra bu felaketlerle ortama salınan zehirli kimyasalların yaşamı nasıl olumsuz etkiledikleri, sinir sistemi bozukluklarından, kangren ve kansere nasıl sebep olduklarını anlattı. Çal Dağı’ndaki nikel madeninin çalışmasının çok tehlikeli olduğundan , Aliağa’daki çevresel sorunlardan söz etti
Daha sonra İzmir CHP Milletvekili Mustafa Balbay, İzmir ve yöresinin Vahşi madencilikle, RES’ lerle işgal edilmek istendiğini söyledi.
CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören ise, Yırca’da kesilen zeytin ağaçlarından başlayıp, sürüp giden vahşi madenciliği ve zararlarını anlattı. Turgutlu Çal Dağı’nda davaların hala sürdüğünü, madenin vereceği zararın Gediz ovasını bitireceğini, meclise pek çok defa soru önergesi verdiğini, ama sonuç alamadığını, yıllar önce, erozyonu önlesin diye dikilen ağaçların pek çoğunun bu gün kesildiğini. 70’li yıllarda , MTA’ın o bölgede madeni bulduğunu fakat madeni çıkarmak yerine, erozyonu önlesin diye o bölgeyi ağaçlandırarak madenden bu nedenle vazgeçildiğini, ama o dikilen ağaçları pek çoğunun madenin deneme çalışması için kesildiğini anlattı.
Geçen dönem Bornova Belediye Başkanlığı yapan Kamil Okyay Sındır, Çevre kıyımına geniş bir açıdan bakarak, doğal varlıkların (hava, su,toprak) tanımını ve önemini , kirlenmelerini ,buna bağlı olarak İzmir’deki çevresel tehlikeleri anlattı.
En son son söz alan Prof.Dr. Tayfun Özkaya, başka bir tarım şeklinin mümkün olduğunu, şu anda dünyamızda 9 milyar nüfusa yetecek gıda üretildiğini belirtti.2006’da çıkarılan tohumculuk yasası ile, çiftçinin yerel tohumdan mahrum edildiğini, tohum satışının yasaklandığını anlattı. Sertifikalı tohumların satıldığını, oysa köylünün yüz yıllardır ekip biçtiği tohumların çeşit sayılmadığını söyledi. Böylece tohum tekellerinin ülkemizi ele geçirdiğini, belli başlı 10 tane tohum şirketi olduğunu ve bu şirketlerin tohum üretimi ve pazarlaması yanında pestisit de ürettiklerini ve bununla kalmayıp, insanlar için de (kanser olurlarsa diye) ilaç üretimi de yaptıklarını anlattı.
Panelden sonra bir konuşma yapan Doğa , Kültür ve Yaşam Derneği Girişimi gönüllüsü ; “Konuşmalardan çok önemli kazanımlar çıkardıklarını ; kültürel ve tarihsel faaliyetlerin yanı sıra çevreci eylemlerde de ön planda yer alacaklarını , doğanın ve çevrenin en büyük savunucuları olacaklarını” belirtti .HABER MERKEZİ
Yorumlar
Kalan Karakter: