Avcılıkta atıcılığa müdahale yokturAli Şentürk'ün kaleminden KasabaYAZALIM dedik. Bu defa Kasaba’nın avcılarını yazalım dedik. Konu Kasabalı avcılarsa git Sait Oğuz Köylüoğlu’na bul dediler. Bulduk, 80’lik genç avcıyı.. Sait Amca elinde baston karşısında ben. Zannettim ki çakar almazlardan başlayıp, ördeklerden, tavşanlardan çıkacağız. Salih Amcaya dedim ki: Gençlik yıllarımda gittiğim bir avcılar kulübünün duvarında aynen şöyle yazıyordu: “Avcılıkta atıcılığa müdahale yoktur!” “İhtiyar kaşlarını çattı, evlat palavramı dinlemeye geldin buraya” dedi.”
Ve başladı söze: “Eski Yunanlılar her şeyin bir Tanrısı olduğuna inanırlarmış. Onlara göre denizin, dağların, göklerin her şeyin bir tanrısı varmış. Bir söylenceye göre av hayvanlarının Tanrısı Efşati imiş. İnanışa göre bu tanrı en eski tanrılardanmış. Yüksek dağ zirvelerinde yaşar ve aşağıdaki av hayvanlarını kontrol altında tutarmış. Ancak Tanrı Avşati avda başarılı olmak için insanların dürüst olmalarını ister, aksi takdirde dualarını kabul etmezmiş. Yırtıcı hayvanların tanrısı ise Tutır’mış. Günleri, kışın soğuk günlerine rastladığı için mevsim gibi sert ve acımasızmış, kendisine yalvarılmasından hoşlanırmış.”
Dedik ki Kasabalı avcılar av için nerelere gider? Dedi ki: “Avcının gideceği yer belli değildir” Mesela Boz Dağlar dedik. “Sözün özü; vakti zamanında bu dağlarda, ala gözlü cerenler, çatal boynuzlu geyikler, kınalı keklikler, turaçlar cirit atarmış… Kekliğin "Keklik Kayası" geyiğin "Geyik Tepesi" varmış. Şimdilerde hepsi kaybolup gitti. Boz Dağlar dediğin dağlar uzaklardan bu yana uzayıp gelir. . Mübarek dağ değil, zulüm kalesidir. Bu dağlarda tepe çoktur. Yukarılara çıktığında sağına bakarsın tepe; soluna bakarsın tepe. Kıvrım kıvrımdır yolları. Bir yanından girilir dağın; döne döne tepesine gelinir. Yine döne döne inilir tepe aşağı doğru. Aslında maksat av değildir. Maksat spordur spor.”
Dedik, Gediz Ovası ya da ördek avı.?
“Ördek avını bilenler bilir, çok zahmetli avdır. Ördek avı; perişanlıktır, üşümektir, çamura bulanmaktır, ıslanmaktır. Doğaya meydan okumaktır. “Akıllı adam “ işi değildir. Güme de kıpırtısız ördek beklerken kendinle hesaplaşmaktır. Hele ördek avını Gediz’in o meşhur çamurunda yapıyorsan, tam bir eziyettir... Ama ördek avı diğer avlar gibi bir tutkudur.
Avcılık aslında bir tutkudur, bir sevdadır. Ava gitmeden önce bir sefere gider gibi her türlü ayrıntı masaya yatırılır. Alınan istihbaratlar değerlendirilir. Hava, su ve rüzgâr durumları konuşulur. Hangi tüfek alınacak, hangi marka ve kaç numara fişek olacak, kim kaç kutu getirecek, konuşulur ava öyle çıkılır. Tek başına çıkılan avcılık Kordon’da gezintiye benzer. Kısacası avcılar her tülü rezilliğe çekerler yine de avcılıktan vazgeçmezler”
Dedik ki Kasaba’nın eski meşhur avcıları?
“Çok eskileri bilmem. Bildiğim eski avcılar; Efe Dayı, Kireççi Ali Efendi, Kola Mehmet, Irlamazlı Halit, Erdoğan Köylüoğlu, Metin Durmuş, Ali İhsan Sorguç, Agâh Karata, Erdinç Kebabcı ve ismini hatırlayamadığım daha niceleri.”
Aman Allah’ım ne zormuş Kasabalı avcıları dillendirmek.
Kasaba’nın milli atıcıları yok mu ki dedik.
“Ooo” dedi. “Turgutlu’nun milli atıcıları çoktur. Ben bir kısmının ismini unuttum. Mesela Erdoğan Köylüoğlu 1984 Balkan Şampiyonudur. Önder Baycan ise Milli atıcılardandır.”
Turgutlu Avcılar Kulübü; İki katlı bir bina. Her köşesi adeta bir müze. Resimler, fotoğraflar ve de tüfekler. Bir tanesi var ki uğruna türküler yakılan tüfeklerden. Hani o Debreli Hasan’ın ateş edip dağları inlettiği ve sesini Drama mahpusunda yatan dostlarına dinlettiği veya Hekimoğlu isimli eşkıyanın kendi nesli için aynalısını yaptırdığı tüfeklerden. Üzerinde Sultan Abdülaziz Han’ın tuğrası bulunan modellerden. Aslında bu tüfeğin öyküsü Amerika’da başlayıp Rumeli’ye gelir, oradan Sibirya’ya ve oradan da Japonya’ya kadar uzanır.
Ali Şentürk
Ve başladı söze: “Eski Yunanlılar her şeyin bir Tanrısı olduğuna inanırlarmış. Onlara göre denizin, dağların, göklerin her şeyin bir tanrısı varmış. Bir söylenceye göre av hayvanlarının Tanrısı Efşati imiş. İnanışa göre bu tanrı en eski tanrılardanmış. Yüksek dağ zirvelerinde yaşar ve aşağıdaki av hayvanlarını kontrol altında tutarmış. Ancak Tanrı Avşati avda başarılı olmak için insanların dürüst olmalarını ister, aksi takdirde dualarını kabul etmezmiş. Yırtıcı hayvanların tanrısı ise Tutır’mış. Günleri, kışın soğuk günlerine rastladığı için mevsim gibi sert ve acımasızmış, kendisine yalvarılmasından hoşlanırmış.”
Dedik ki Kasabalı avcılar av için nerelere gider? Dedi ki: “Avcının gideceği yer belli değildir” Mesela Boz Dağlar dedik. “Sözün özü; vakti zamanında bu dağlarda, ala gözlü cerenler, çatal boynuzlu geyikler, kınalı keklikler, turaçlar cirit atarmış… Kekliğin "Keklik Kayası" geyiğin "Geyik Tepesi" varmış. Şimdilerde hepsi kaybolup gitti. Boz Dağlar dediğin dağlar uzaklardan bu yana uzayıp gelir. . Mübarek dağ değil, zulüm kalesidir. Bu dağlarda tepe çoktur. Yukarılara çıktığında sağına bakarsın tepe; soluna bakarsın tepe. Kıvrım kıvrımdır yolları. Bir yanından girilir dağın; döne döne tepesine gelinir. Yine döne döne inilir tepe aşağı doğru. Aslında maksat av değildir. Maksat spordur spor.”
Dedik, Gediz Ovası ya da ördek avı.?
“Ördek avını bilenler bilir, çok zahmetli avdır. Ördek avı; perişanlıktır, üşümektir, çamura bulanmaktır, ıslanmaktır. Doğaya meydan okumaktır. “Akıllı adam “ işi değildir. Güme de kıpırtısız ördek beklerken kendinle hesaplaşmaktır. Hele ördek avını Gediz’in o meşhur çamurunda yapıyorsan, tam bir eziyettir... Ama ördek avı diğer avlar gibi bir tutkudur.
Avcılık aslında bir tutkudur, bir sevdadır. Ava gitmeden önce bir sefere gider gibi her türlü ayrıntı masaya yatırılır. Alınan istihbaratlar değerlendirilir. Hava, su ve rüzgâr durumları konuşulur. Hangi tüfek alınacak, hangi marka ve kaç numara fişek olacak, kim kaç kutu getirecek, konuşulur ava öyle çıkılır. Tek başına çıkılan avcılık Kordon’da gezintiye benzer. Kısacası avcılar her tülü rezilliğe çekerler yine de avcılıktan vazgeçmezler”
Dedik ki Kasaba’nın eski meşhur avcıları?
“Çok eskileri bilmem. Bildiğim eski avcılar; Efe Dayı, Kireççi Ali Efendi, Kola Mehmet, Irlamazlı Halit, Erdoğan Köylüoğlu, Metin Durmuş, Ali İhsan Sorguç, Agâh Karata, Erdinç Kebabcı ve ismini hatırlayamadığım daha niceleri.”
Aman Allah’ım ne zormuş Kasabalı avcıları dillendirmek.
Kasaba’nın milli atıcıları yok mu ki dedik.
“Ooo” dedi. “Turgutlu’nun milli atıcıları çoktur. Ben bir kısmının ismini unuttum. Mesela Erdoğan Köylüoğlu 1984 Balkan Şampiyonudur. Önder Baycan ise Milli atıcılardandır.”
Turgutlu Avcılar Kulübü; İki katlı bir bina. Her köşesi adeta bir müze. Resimler, fotoğraflar ve de tüfekler. Bir tanesi var ki uğruna türküler yakılan tüfeklerden. Hani o Debreli Hasan’ın ateş edip dağları inlettiği ve sesini Drama mahpusunda yatan dostlarına dinlettiği veya Hekimoğlu isimli eşkıyanın kendi nesli için aynalısını yaptırdığı tüfeklerden. Üzerinde Sultan Abdülaziz Han’ın tuğrası bulunan modellerden. Aslında bu tüfeğin öyküsü Amerika’da başlayıp Rumeli’ye gelir, oradan Sibirya’ya ve oradan da Japonya’ya kadar uzanır.
Ali Şentürk