Ali Şentürk’ün kaleminden KasabaAtatürk’ün Kasaba’ya gönderdiği telgrafATA, ağır hastadır. Durumunun gittikçe bozulması üzerine hastalığıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı tarafından 31 Mart 1938'de resmi bir bildiri yayımlanır. Bu bildirinin ardından Turgutlu şehir meclisi, Atatürk’ü bağlılıklarını bildiren bir yazı hazırlayıp kendilerine gönderirler. Ata bu yazıyı cevapsız bırakmaz. Bu tarihlerde Turgutlu Belediye Başkanı olan Cevdet Öktem’e 7 Nisan 1938 tarihinde kısa bir telgraf çektirtir. “Şehir meclisinin toplantısında bana karşı gösterilen temiz duygulara teşekkür ederim.” Gönderilen telgraf dönemin belediye meclisinde okunur. Bu telgraf, Atatürk’ün Kasaba ile ilgili son bağlantısıdır. Atatürk’ün ölüm haberi İçişleri Bakanlığı tarafından, 10 Kasım 1938 günü öğleden sonra radyo ile tüm Türkiye'ye duyurulur. Kasaba halkı Ata’nın ölüm haberini, eski belediye binasında bulunan Halkevi radyosundan öğrenir. Haber üzerine Turgutlu’da bir panik ve matem havası yaşanır. Ardından Halk Evi’nde, Turgutlu Kaymakamı’nın başkanlığında, Belediye Reisi Cevdet Öktem, Ticaret Odası Başkanı Hasan Şevki ve Kasaba müftüsü ile şehrin ileri gelenleri bir toplantı yaparlar. Gönderilen resmi bildirinin ardından Kasaba’da yapılacak matem töreni hazırlıklarına başlanır.
O, büyük adamdı!!!
İstanbul Hukuk Fakültesinde çalışan bir Alman Profesör Atatürk’ün ölüm haberi üzerine ağlayan, üzülen öğrencilerin durumunu görür ve çok şaşır.
Derse girsin mi, girmesin mi bir türlü karar veremez. Durumu anlatmak ve bilgi almak için rektörün yanına gider. Ona: “Efendim, ne yapacağımı bilemiyorum. Kararsızım. Derslere girmeli miyim acaba?” diye sorar.
Rektör: “Sizde böyle büyük bir adam ölünce ne yapılıyorsa onu yapın” yanıtını verir. Alman profesör, kollarını iki yana sarkıtarak: “Efendim, bizde bu kadar büyük bir adam ölmedi ki...” der. Ali Şentürk
O, büyük adamdı!!!
İstanbul Hukuk Fakültesinde çalışan bir Alman Profesör Atatürk’ün ölüm haberi üzerine ağlayan, üzülen öğrencilerin durumunu görür ve çok şaşır.
Derse girsin mi, girmesin mi bir türlü karar veremez. Durumu anlatmak ve bilgi almak için rektörün yanına gider. Ona: “Efendim, ne yapacağımı bilemiyorum. Kararsızım. Derslere girmeli miyim acaba?” diye sorar.
Rektör: “Sizde böyle büyük bir adam ölünce ne yapılıyorsa onu yapın” yanıtını verir. Alman profesör, kollarını iki yana sarkıtarak: “Efendim, bizde bu kadar büyük bir adam ölmedi ki...” der. Ali Şentürk