1 Ekim dünya yaşlılar günü
Turgutlu Huzurevi Müdürü Mehmet Atalay 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü nedeniyle bir mesaj yayınlayarak Dünya Yaşlılar Gününü kutladı.
Atalay yayınladığı mesajında şunları ifade etti.:
Birleşmiş Milletler Teşkilatınca 1999 yılının uluslararası yaşlılar yılı olarak kutlanmasına yönelik belirlenen ilkeler çerçevesinde gelecekte yaşlı nüfusun daha fazla olacağı varsayımının ağırlık kazandığı dünyamızda yaşlılara verilebilecek hizmetlerin gerek teknolojik gerekse (eğitim seviyesinin yükseltilmesiyle) eğitimli insan faktörüyle desteklenmesiyle en üst seviyede tutularak onların bilgi ve tecrübelerinin gelecek kuşağa kaynak teşkil etmesine imkanlar hazırlanmasına gelişmiş ülkelerde yaşlı insanlara gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerden daha fazla maddi ve Psiko-Sosyal yönden yaşlıyı mutlu kılacak koşullar oluşturulmaktadır.
Yukarıda belirtilen hususlar ve birleşmiş milletler Teşkilatınca belirlenen ilkeler göz önünde tutularak yaşlılar için ülkemiz gerçekleri dikkate alınarak bu ilkelerin açılımıyla neler yapılmalıdır.
BAĞIMSIZLIK
Yaşlı insan hayatının verimli dönemini geride bırakarak üretkenliği son bulduğu anda ekonomik olarak kendisinin ilk etapta Fizyolojik ihtiyaçlarını karşılayacak maddi imkanın olması buna paralel olarak Sosyal güvence altında Sağlık konusunda endişesinin olmaması onu ömrünün son yıllarında sefil bir şekilde ölme korkusundan arındırarak Psiko-Sosyal yönden rahatlatılmalıdır ki bilgi tecrübelerinden yararlanma şansının yakalamalıyız.
Diğer yandan çağımızda aile bireylerinin tümü iş hayatına katılmak ta olduğundan ev ortamında kalan bir yaşlı kendisine yardımcı olacak bir hizmet kuruluşunun gelir durumu öne çıkarılmadan sahipleneceğini ve yalnızlık çekmeyeceğini bilerek kendi çocuklarına ve yakın akrabalarına muhtaç ve bağımlı konumda olmamalıdır.
Çünkü kendilerine bağımlı olduğunu hisseden evlatlar aile büyükleri olan kişilerin bu konumundan yararlanarak gençlik devresinde edindiği maddi birikimlerini ellerinden almaya yöneldiği ve bunun yaşlı aile büyüğü üzerindeki etkisi sonucu ailede kopmalar ve dağılmalar olduğu ülkemizde gözle görünür bir gerçektir.
Her ne kadar dünyadaki diğer ülke yaşlılarının paralel sorunları bizi ilgilendirse de önce ülkemiz gerçeğini bilmeliyiz.
Ülkemiz insanları ata erkil bir toplum olması ve Cumhuriyet döneminin dahi büyük bir bölümünde ve günümüzde dahi kadının iş hayatına girmemesi nedeniyle evde aile büyüğü olan yaşlı dede ve ninelere hizmet verecek bir kadının oluşu ve ailede aynı evi baba ile oğulların paylaşması nedeniyle yaşlılar bağımlı olmalarına rağmen yalnız kalma korkusu taşımıyorlardı.
Günümüzde insanların daha iyi şartlarda yaşamak üretimi artırmak için ailede her kişi çalışma hayatındaki yerini alınca ailenin büyüğü olan dede ve nineler eşini kaybetmiş ve dul olarak yaşıyorsa tamamen yalnız kalmakta birde ekonomik sağlık yönünden evlatlara bağımlılık söz konusu olunca Psiko-Sosyal yönden çöküntü başlamaktadır. Bunun etkisiyle geçimsiz, hırçın bir kişiliğe doğru yöneldiği için aile içinde dışlanmaya mahkum edilmekte, oysa her insan o zamanı yaşayacaktır.
Diğer yandan ülkemizde çalışma şartlarının ağır ve zaman yönüyle uzun olmasından, yeterli beslenmenin yapılamaması yanında ülke nüfusunun büyük bir bölümü insan gücüne dayalı tarım işinde çalıştığı için sağlık sorunu bitmemekte ve aile içinde müzminleşme kronik rahatsızlıklar aile içinde huzursuz ve tedirgin bir ortamı doğurmakta olup, bütün bu olumsuzluklarının sebebi olarak kendisini gören aile büyüğü aileye yük olduğu saplantısıyla ölümü istemekte ve ailelerde ölümün sözü devamlı edildikçe mutsuz ve umutsuz bir aile ortaya çıkmaktadır.
Bütün bu konuları alt alta topladığımızda ailelerde mutlaka her ferdin sorumluluk yaşından sonra ekonomik olarak bağımsız olması hele hele çalışma gücü kaybolmuş yaşlının ileriye dönük hedefi de olamayacağı için mutlaka ekonomik bağımsızlığına ve güvenceye kavuşturulma zarureti vardır.
KATILIM
Yaşlı insanların toplumla bütünleşmesini sürdürerek kendilerini doğrudan etkileyecek faaliyetlere katılarak bilgi becerilerinin genç kuşaklara aktarılmasına zemin hazırlanmalıdır.
Gerek aile içinde yaşayan gerekse Huzurevi ve benzeri Sosyal Hizmet kuruluşlarında yaşayan yaşlılar gözlemlenerek ilgi ve yeteneklerine uygun dernek ve hizmet kuruluşlarda gönüllü olarak görevler verilerek toplumla iç içe yaşamalarını ve böylece bulundukları köy, kasaba,Şehir ve ülkesinin her türlü politikalarında söz söyleyip katılımda bulunması gerek yaşlığı mutlu kılarak hayata bağlanmasını ve olumlu düşüceler üreterek bilgi ve tecrübelerinden genç kuşağın yararlanmasına katkıda bulunmasına zemin hazırlayacaktır. Gerekse yalnızlık duygusundan kurtulup hırçın ve çimsiz olmayacaktır ki bu durumda ailelerde ve toplumda huzuru sağlayacaktır.
Bu nedenle toplumun içinde yaşayan yaşlıları planlanan işlerde ve verilecek kararlarda dinleyerek katılımlarını sağlamak zarureti vardır.
BAKIM
Her canlının hayatını devam ettirebilmesi için gerekli olan beslenme ihtiyacını karşılaması gerekir. Oysa insanın diğer canlılardan daha farklı ve üstünlük özelliği olan düşünme melekesine sahip olduğu için iyi beslenme fizyolojik ihtiyarı yanında zihinsel olarak iyi düşünmeyi sağlayacaktır.
Düşünme özelliğine sahip insan yaşlılıkta kuvvetten düştüğü için düzenli ve sağlıklı beslenmediği zaman hızlı bir şekilde yaşlanarak vücut biyolojik olarak ta çöküntüye düşmektedir.
Ancak; Beslenme düzenli ve sağlıklı olmadığı zaman yaşlıya fayda değil zarar verir. Bedensel sağlığın korunması doğru yaşam biçimi ve davranışların seçilmesiyle, yaşa bağlı olarak gelişebilecek kayıpların azaltılmasıyla sağlanabilir
Yaşlılıkta dildeki tat cisimciklerinin sayısının azalması, dilin tatlı ve tuzlu hissinin kaybolması, besinlerin kokularını alabilme yeteneğinin azalması ve sindirim güçlüğü nedeniyle beslenme daha fazla önem kazanmaktadır. Beslenme, insanın büyüme ve gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan besin öğelerinde her birini ihtiyaç duyulan miktar ve oranda olmasıdır.
Bu nedenle gerek evde bakılan gerekse Huzurevi ve yaşlılara hizmet veren kuruluşlarda barındırılan yaşlıların beslenmesinde:
Sindirim güçlüğünün önlenmesi için az ve sık yiyecek öğünleri artırılması.
Böbreklerin yükünü hafifletmek için sıvı miktarının artırılması.
Tuz miktarını azaltılması.
Boya uygun beden ağırlığının korunması.
Protein ve karbonhidrat tüketim dengesinin kurulması.
Kepekli tahıl ürünleri ve kuru baklagillerin bol bol tüketilmesi.
Yağ tüketiminin en aza indirilmesi.
Yeterli miktarda kalsiyum tüketilmesi.
Yemeklerin haşlama, ızgara ve fırında pişirilen türlerinin tercih edilmesi.
Yağsız et ve posalı yiyeceklerin yumuşak ve sulu yemeklerin, süt, sebze ve meyve tüketilmesine ağırlık verilmesi ve yaşlı diyeti konusunda eğitmelidir. Yaşlının sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için.
Tavuk, hindi,balık, dana eti.
Makarna, Pirinç, şehriye ,bulgur.
Sıvı yağlı hazırlanmış ev yapımı kurabiye.
C vitamini yönünden zengin çiğ lahana, domates, kavun, greyfurt, portakal, mandalina.
A vitamini yönünden zengin havuç, ıspanak, fasulye, pancar, patates, bezelye.
Ayçiçeği yağı, soya yağı, mısırözü yağı, susam yağı,pamuk yağı.
Bolca su ( Günde 2 litre).
Sütlü tatlı ve komposto.
Yoğurt.
Ihlamur, taze meyve suyu, ayran tüketmelidir.
SAĞLIĞINA ZARARLI OLAN
Kızartma.
Aşırı şeker.(aşırı çay, kahve ve alkol)
Fabrika ve pastane ürünü kurabiye ve kek.
Sakatat ve şarküteri ürünlerinden, tereyağı, eritme gram yer ve kaşar peyniri.
Dondurma, kakao gibi yağlı süt ürünleri.
Nişastalı sebzelerin tüketiminden.
Kuruyemiş ve çerez.
Katı yağ.
Yumurta sarısı.
Hamur tatlısı ve hamur işleri.
Aşırı baharat, turşu ve meşrubat.
Tüketiminden kaçınmalıdır.
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME
Yaşlı insanlar birikimlerini gerçekleştirecek fırsatları araya bilmesi, eğitim ve kültür kaynaklarından yararlanabilmelidir.
Yaşlının bulundu topluma Psikolojik ve Sosyal uyum sağlayabilmesi için yaratıcı çabalarda bulunması, eğlendirici faaliyetlerde ve boş zamanlarının değerlendirilmesi ile mümkün olduğundan kendiri gerçekleştirebilmesine olanak hazırlamak amacıyla mesleği dışındaki ilgilerin, özel meraklarını, uzun yılların küllendirdiği yeteneklerini meydana çıkarmak için gereken araştırmalar yapılmalıdır.
Belli hiçbir mesleği ve sanatı bulunmayan yaşlının fizik ve akli yeteneğine ve arzusuna uygun yeni ilgilerin uyanmasına ve yeni bir hayat tarzının gelişmesine olanak sağlanmalıdır.
Bahse konu eğlendirici ve boş zamanların değerlendirilmesi esnasında yaşlının kendisini gerçekleştirmesine yönelik hazırlanabilecek olanakların;
Yapılan işin yaşlığı doyurucu nitelikte olması.
Yaşlının kişiliğini meydan çıkarması ve kendisini tanımasına yönelik olması.
Arkadaşlıklara vesile olması.
Yaşlıda topluma yararlı olduğu, toplumu geliştirdiği kanısını uyandırması.
Kendisine başarı duygusunu yaratması.
Serbestçe işe eğilme duygu ve hevesini uyandırması.
Sağlığa zarar verici özellikte olmaması.
Ruhsal tatmin ihtiyacına cevap vermesi.
Önemsiz bile olsa maddi tatmine olanak yaratmasına yönelik olması gerekir.
SAYGINLIK
Toplumda aile yapısı her geçen gün değişiklik göstermektedir. Sanayileşme ve kentleşmeyle ortaya çıkan çekirdek aile , büyük aile görüntüsünü azaltmaya başladığı çağımızda ana erkil olarak gençlik yıllarını yaşamış olan ve çekirdek aile kavramının içine bir anda düşen günümüz yaşlıları kendi gençlik dönemlerinde yaşlı insanlara aileden gelen eğitim ve kültürün etkisiyle gösterdikleri saygı ve itibarı görmek istemekte, bunun gerçekleşmemesi durumunda yaşlı psikolojik olarak etkilenmekte ve kendi kabuğuna çekilmektedir.
Günümüzde çekirdek aile içinde yetişmiş olan genç nesil tarafından yaşlıların duygu ve düşüncelerinin istismar edilerek sömürüldüğü, alay edildiği gözle görünür oranda artış göstermekte olduğundan yaşlı saygınlığının yitirildiğini hissetmekte ve geçimsiz, hırçın ve çevresindeki kişilerden uzaklaşmaya yönelmektedir.
Sanayileşme ve kentleşmeyle birlikte teknolojik gelişmeler yenilikleri beraberinde getirmekte ve genç nesil bu duruma kısa sürede adapte olmakta ise de yaşlı insan uzun yılların kendisine kazandırdığı bazı kültür değerlerine sıkı sıkıya sarılınca ister istemez nesiller arasında çatışma ortaya çıkmakta, eğer gerek genç nesil yaşlısına bir gün kendisisinde yaşlanacağı gerçeğinden hareketle saygılı davranır yaşlıda genç kuşağı severse sorunlar en aza indirgenir.
Bütün bunların olabilmesi insan denen varlığın ilk önce kendisini sevmesine bağlıdır.
Dede, Nine, Anne, Baba gibi aile büyüklerine gereken saygıyı göstermeyenin kendisi yaşlandığında çocukları ve torunlarından saygı beklememesi gerçeğini genç kuşağın devamlı hatırda bulundurması karşılaştığı veya beraber yaşadığı yaşlı insana bu gerçeği bilerek bir tutum ve davranışta bulunması gerekmektedir.
Yaşlılarımız Hayat deneyimleri ile geçen süre içerisinde tanıklık ettikleri ve kazandıkları tecrübeleri ile genç kuşaklara ışık tutan değerlerimizdir. Kültürümüzün taşıyıcısı olan yaşlılarımıza hak ettikleri saygı ve sevgiyi göstermek hepimizin görevidir. Toplumumuzu bu günlere ulaştıran büyüklerimize olan bağlılık duygularımızın yalnızca bu günle sınırlı olmadığının, yılın her gününde onlarla birlikte olduğumuzun unutulmaması dileğiyle tüm yaşlılarımızın Dünya Yaşlılar Gününü kutluyor, sağlık, esenlik ve mutluluk diliyorum.” HABER MERKEZİ
Yorumlar
Kalan Karakter: