EGEÇEP 7. Kurultay Sonuç Bildirgesi açıklandı:Umudumuz da isyanımız da büyüyorEGE Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) 7. Kurultayı 1 Mart 2014 tarihinde “Bugün dünden daha umutluyuz” vurgusuyla gerçekleştirildi. Ekoloji mücadelesinin örgütlenme araçlarının tartışıldığı ve Platform bileşenlerinin mücadele deneyimlerinin paylaşıldığı Kurultay’da, tüm olumsuzluklara ve yaşam alanlarımızda artan saldırılara rağmen umudun ve mücadele kararlılığının altı bir kez daha çizildi.EGEÇEP olarak, hırsızlıkların, yolsuzlukların, yağma ve talanın kol gezdiği memleketimizde ekmek almaya giderken çocukların ölmediği bir ülke özlemiyle; tüm emek-demokrasi güçlerine ve yaşam savunucularına “umudu ve dayanışmayı büyütme” çağrısında bulunuyoruz.Yeni dönemde çalışma konuları olarak “ekolojinin siyaseti” “çevre hukuku, halkın katılımı, ihtiyat ilkesi” ve “Aliağa kaynaklı çevre kirliliği ve İzmir’e etkileri”nin ele alınması kararlaştırılmış, örgütlenme araçlarının geliştirilmesi ve iletişimin yaygınlaştırılarak kullanılması gereğinin altı çizilmiştir. ALÇEP, MAYADER ve Salihli Çevre Derneği Bileşen olarak, Armutlu ise aday üye olarak EGEÇEP ailesine katılarak, yeni dönemde gücümüzü artırmışlardır.Prof.Dr. Ali Osman Karababa ve Çevre Mühendisi Burçak Karaman Uysal’ın Eş Sözcü olarak yeniden görev aldığı EGEÇEP’te Av. Berrin Esin Kaya, Hülya Yılmaz, Burcu Ovacık, Özer Akdemir, Seçil Önder, Cemil Özkan, Mustafa Erkalkan, Metin Sert, Sedat Özcan, Yasemin Sağlam ve Turgut İnel yeni dönem yürütme kurulunda görev almışlardır.BUGÜN DÜNDEN DAHA UMUTLUYUZHayır, yaşam alanlarımıza dönük saldırılarda bir azalma yok, aksine artıyor.Hayır, derelerimiz HES işgallerinden kurtulmadı. Aksine en yetkili ağızların "HES'lerde hata yaptık" sözlerine rağmen yeni yeni projelerle sularımıza el konulmasının hesapları yapılıyor.Hayır, topraklarımız, havamız, ormanlarımız vahşi madencilik faaliyetleri ile kirletilmekten kurtarılmadı henüz. Aksine, Turgutlu'da, Gördes'te, Kazdağlarında, Kozak Yaylasında, İzmir Ödemiş'te, Gümüşhane’de, Erzincan İliç'te hala altın ve nikel madenciliği ve maden işletmeciliği zehrini yaşama akıtmaya devam ediyor.Hayır, termik santrallerin yapımı durmadı, 'bunlar yaşam alanlarının katilidir' diye yasaklanmadı. Aksine, Foça'da, Karabiga'da, Lapseki'de, Erzin'de, Çan'da, Yenice’de onlarca termik santral bacası yükseliyor. Göğümüzü bir yudum nefesimize kasteden kara dumanlar sarıyor.Hayır, nükleer santraller Fukişima'daki felaketin ardından uyanan birçok ülkenin yaptığı gibi ülkemizde tarihin çöplüğüne gönderilmiyor? Aksine, Sinop'ta, Mersin'de ve ülkemizin 5 farklı yerinde nükleer santral kurulması için çalışmalar devam ediyor.Hayır, tarım alanlarımız sanayi, konut gibi her türlü yapılaşmanın önüne geçilerek korunmadı. Gıda ürünlerimiz GDO'lardan, hibrit tohumlardan arındırılmadı. Aksine, Aliağa'da olduğu gibi son tarım alanlarımıza cüruf dökülüyor. Dünyanın tohum tekelleri Avrupa’dan kovulduktan sonra ülkemizi yeni üsleri yapmak istiyorlar.Hayır, doğal ve kültürel değerlerimizin korunması, sağlam bir biçimde geleceğe taşınması için çalışmalar yapılmıyor. Aksine sanata 'ucube' diyen, Osmanlı'nın öncesindeki Anadolu uygarlıklarını ortak kültürümüz olarak görmeyen siyasi iktidar tarafından enerji, sanayi, maden ve ulaşım politikaları uğruna doğal ve kültürel varlıklarımız yok ediliyor. Bayramiç Kurşunlu’da antik Skepsis kentine komşu işletilen felspat madeni hem antik kenti hem de kesilen binlerce ağaçla yöreyi tehdit ediyor.Hayır, kentlerimizde tüm halk kesimlerine eşit planlı ve insanca yaşam alanları sunan şehircilik uygulamaları götürülmüyor. Kentlerimiz sermayenin yeni rant alanları haline getirilmek için "kentsel dönüşüm" adı altında el değiştiriyor.Evet, tüm bu sorunlar, yaşam alanlarımıza saldırılar, talan ve yıkımlar bizim umutlarımızı dün de kırmadı, bugün de kıramıyor. Aksine mücadele azmimizi artırıyor, dayanışmayı büyütüyor. Biliyoruz ki direnmekten başka çaremiz yok ve direniştir gelecek güzel günlerin müjdecisi...İşte bu yüzden; Umutluyuz;"Üç-beş ağaç kesmekle birşey olmaz" diyenlere, bu ülkenin dört bir yanından ummadıkları bir itiraz geldi; "Bir ağaç ölürse bir halk uyanır".Umutluyuz, geçtiğimiz yıl Haziran'da Gezi Parkındaki ağaçların kesilmesi girişimine karşı başlayan Gezi Direnişi ve sonrasında ODTÜ ormanının korunması mücadelesi bu ülkenin umut yolculuğunun ilk adımları oldu.Umutluyuz, yıllardır ülke kaynaklarını yandaşlarıyla birlikte sömürmek için koalisyon kuran gerici güçlerin ittifakı çatırdıyor. Yönetenlerin paylaşımdaki sorunlar nedeniyle birbirine düşmeleri, halkın gözünün önüne çekilen perdeyi de araladı. Ayakkabı kutuları, para sayma makineleri, oğullar-babalar, eniştelerin yağması, yandaşların talanı derken sermaye iktidarlarının ülkeye talan, yağma ve yoksulluktan başka verecek bir şeyleri olmadığını açıkça gösteriyor.Umutluyuz, halkımız yılmıyor, direniyor, kazanıyor. Yuvarlakçay'da, Gerze'de, Ayvalıkta saldırılar püskürtülüyor.Umutluyuz, Bergama köylülerinin attığı tohum büyüyor. Gezi'de fidan oldu.Tüm canlıların eşit, özgür ve doğayla barışık bir yaşam sürdüğü gelecek güzel günlerin özlemiyle doluyuz.Aynı özlemleri paylaştığımız herkesle umudumuzu da isyanımızı da birlikte büyüteceğiz...EGEÇEP YÜRÜTME KURULU
SİYASET
20 Mart 2014 - 08:48
Umudumuz da isyanımız da büyüyor
EGEÇEP 7. Kurultay Sonuç Bildirgesi açıklandı:
SİYASET
20 Mart 2014 - 08:48
İlginizi Çekebilir